Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kendilerine bir soru sorsalar ve deseler ki:
Önce Kandil’e gitseydik.
PKK ile konuşsaydık.
Onları silah bırakmaya….
Türkiye’ye dönmeye…
Gelip teslim olmaya…
Razı etseydik…
Bu süreci de basın yoluyla bütün Türkiye’ye duyursaydık. Sonra da kalkıp Karadeniz’e gidip; “Ey Karadenizliler barış günüdür. Kardeşlik zamanıdır. Birlik ve Kardeşlik Projemizi birlikte yapma vaktidir.
İşte size geldik.
Neler istediğimizi anlatacağız” deseydik, acaba
Sinop’ta ve sonra Samsun’da bizi taşla sopayla değil de çiçeklerle
karşılayıp horan ve halay çekerek kucaklamazlar mıydı?”
Xxx
Toplum bu kestirilemez.
Ama tahmin yapılabilir.
Mutlaka sizin için “ne kadar iyi insanlar” denilecekti. 30 yıldır süren terörü bitirmeyi öne almış toplumcular diye karşılanacaktınız.
Çaylar ve kahveler içilecekti.
Pür dikkat olacaklardı.
Sizleri dinleyeceklerdi.
Sizin “bölücülükten yana değil birlikten bütünlükten yana olduğunuzu” birbirlerine anlatıp sözlerinize güvenilmesi gerektiği ortak yargısına varacaklardı.
Gördünüz böyle olmadı.
Size “bölücü” gibi davrandılar.
Seçilmiş milletvekilimizidir. Kalkıp kentimize kadar gelmişler.
Onları onaylasak da dışlasak da dinlememiz gerekir diye hissetmediler.
Xxx
Onlara hak verin!
Nasıl hissetsinler.
PKK Kandil’de duruyor. ABD ve Barzani Türk Ordusu’nun Kandil’e girip PKK’yı temizlemesine geçit vermiyor.
Silahlar gömülmemiş.
PKK teslim olmamış.
Türkiye’nin Başbakanı, terör örgütü silahını bırakıp teslim olmadan; “dün bebek katili dediği” Abdulah Öcalan ile “bugün Sayın Öcalan görüşmeleri” yapıyor.
Ve üstelik!
Her türlü riski göze aldım.
Gerekirse zehir içerim.
Milliyetçiliği çiğner geçerim.
Konuşmaları patlatıyor.
Sinop’da, Samsun’da sizi dinlemeden geri Ankara’ya dönmeye zorlayan insanlar da Başbakan “zehir içerim” türü biberli konuşmalar yaptığına göre “Vatanın birliği ile bütünlüğü konusunda bizim bilmediğimiz bir pazarlık var” diye düşünüyorlardır.
Xxx
Siz okumuş insanlarsınız.
Aydın ve bilgili…
Sinopluyu anlamanız gerekir.
Onlara; “Biz vatanı bölmeye ve kardeşliği yok etmeye
çalışmıyoruz. Tam tersine birlik ve beraberlik projesi yapmaya
uğraşıyoruz. Sinop’a gelmeden önce Kandil dağı’na gittik. PKK’yı
silahları bırakıp teslim olmaya ikna ettik.” diyebilecek bir samimiyet belgeniz olması gerekirdi.
Siz ve partiniz BDP.
Başbakan ve partisi AKP.
Hem böyle bir belgeniz yok.
Hem son hedefiniz karanlık.
Tamam; ağzınızdan bal akıyor.
Analar ağlamasın.
Barış gelsin.
Savaş lortları kahrolsun.
Xxx
Kahrolsunlar!
Fakat son resim nedir?
Ne alınacak, ne verilecek, kimden alınacak, kime verilecek de; hem
Türkiye’nin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve hem PKK’nın kurucu önderi
Abdullah Öcalan ile Kandil, Londra, Paris, Almanya kolları ile
Diyarbakır kanadı birlikte mutlu olacaklar?
En son çıkacak resim!
Siz biliyor musunuz?
Sayın milletvekillerimiz Ertuğrul Kürkçü Bey ile Sırrı Süreyya Önder Bey, siz “barışın sonunda ortaya çıkacak tablonun resmini bir çizin” şu topluma bir gösterin.
Sinoplu bilgilensin.
Samsunlu değerlendirsin.
Başbakan ile Abdullah Öcalan’ın “neyi görüştüklerini” Sinoplu ile Samsunludan gizleyerek; “Karadeniz’e kardeşlik horonu oynamaya ve birlik halayı çekmeye geldik” diyorsunuz.
Vallahi ben ne diyeyim!
Samimiyet şeffaftır.
Yorum Gönder