Başkan Baba Anayasası! - Orhan Birgit

Partisinin İl Başkanları toplantısında  konuşan Erdoğan, yeni Anayasa için süren çalışmaların gecikmesinden ötürü şikayetlerini sıralıyor:

“ Bu Meclis sivil bir Anayasa  yapacak güce sahiptir. Biz uzlaşmanın ittifakın tarafı olduk” diyor ve  1982 Anayasası’nın bir darbe yasası olduğu için değişmesi gerektiğini söylüyor.

1982 Anayasası’nın 12 Eylül askeri darbesinden sonra oluşturulmuş bir Danışma Meclisi’nce hazırlandığı ve o dönemin Kurucu İradesinin görüşlerini yansıttığı doğrudur.

Ancak daha sonra özgür genel seçimlerle yeniden faaliyete geçen TBMM’de yanlış anımsamıyorsam 17 kez gerçekleştirilmiş görüşmeler sonunda bu anayasanın 102 maddesi yeniden ele alınmış ve değiştirilmiş değil midir?

Bu değişikliklerde elbette çoğunluk partisinin yani AKP’li milletvekillerinin düşünceleri de oyları da bugünkü anayasamızın biçimlenmesine yansımıştır.

Yine ancak AKP Genel Başkanı’nın  baştan aşağı yeniden yazılmasını istediği ve kendi partisinin dışında CHP, MHP , BDP’li üyelerle bağımsızların da karşı çıkmadığı “Uzlaşma Komisyonu”nda  Erdoğan’ın da kabul ettiği gibi 26 maddelik pakette de görüş birliği sağlanmıştır.

Başbakanın çalışmaların mart ayı sonuna kadar tamamlanmasını isteyen önerisine karşın   nisan sonuna sarkacağı da tahmin ediliyor.

İyi de Erdoğan’ın, komisyonun CHP ve MHP’li üyelerinden daha hızlı çalışmalarını istemesinin ve bu yüzden düne kadar şiddetle eleştirdiği BDP'lilerle bugün İmralı için de büyük ödünler vererek kol kola girmiş olmasının altında  yatan nedir?

Başbakanın Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, geceleri rüyalarından çıkmadığı anlaşılan  ve  Sayın Abdullah Gül’ü ekarte ederek Çankaya’ya çıkmak, dahası tüm yetkileri elinde toplamış bir Başkan olmak düşüncesi, önlenemez bir hırsa dönüşmüştür.

Erdoğan’ın istediği anayasanın, var olan anayasamızın 1 , 2 ve 3 maddelerindeki “değiştirilemez” hükümlerini  bay pass etmek, dolayısıyla Atatürk’ün adını ve ilkelerini yok saymak için 330 oyu bulmaktır.

Oysa Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bir içtihat kararı gereğince Atatürk milliyetçiliği, bu topraklar üzerindeki halkın bir arada yaşama kararının ifadesidir. Erdoğan’ın Cumhuriyetin kurucusundan niçin Atatürk adını telaffuz etmeyerek Gazi Mustafa Kemal demekle yetindiğini bir başka yazıya bırakarak Anayasa Mahkemesi içtihatlarının, gerçek hukuk devletlerinde hangi anlama geldiğini hatırlatmak isterim.

Daha dün, ABD Senatosu’nda Başkan Obama’nın Savunma Bakanlığı’na getirmek istediği Chuck Hager’in göreve başlayabilmesi için  gerekli oyun sağlanamadığını Sayın Başbakanın da bilmesi ve dolayısıyla CHP ile MHP’li parlamenterlerin tutumları karşısında hiddetlenmekten vaz geçmesi gerekmiyor mu?

 Başkan Obama’nın Savunma Bakanlığı için yaptığı atama, ABD yasalarına göre hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’nun onaylaması koşuna bağlıdır.

Senato’nun Silahlı Hizmetler Komitesi’nde bu atama 11’e karşı 14 oyla kabul edilmiş ancak bu kararın yürürlüğe girmesi için 100 üyelik  Senato’nun Genel Kurulu’nda  Demokratların sahip oldukları 56 oyluk çoğunluğa karşın, gereken 60 oy sağlanamamıştır.

Obama’nın gerekli o beş oyu bulmak için nasıl çabaladığı dün ABD kamuoyunun birincil gündemiydi. Başkanın sadece Savunma Bakanı’nın atanması ile sınırlı kalmayan sıkıntılı durumu yeni CIA Başkanı’nın görev izni alması için aynı prosedürün gerekmesi karşısında daha da büyümektedir.

Tanrım, ABD’deki böylesine yasal ve doğal bir kriz karşısında Başkan Obama’ya verdiğin sabrın ve sükûnetin hiç değilse yarısını da bizim Başkan Baba olmak isteyen adayımızdan esirgeme!

                                                                             ***

NOT: 18 Şubat gecesi saat 21.30 da Başkent TV’de Can Cem Bektaş’ın konuğu olarak Evvel Zaman İçinde adlı kitabım üzerinde konuşacağız.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget