Hafta içi Twitter denilen sosyal medyada benim de dâhil olduğum çok yararlı
bir tartışma yaşandı. Tartışmayı hem konunun önemi nedeniyle hem de farklı
düşünen gazetecilerin mevcut iklimin aksine birbirini tehdit etmeden de
tartışabileceğini göstermek için size de aktarmak istiyorum.
YERLİKAYA’NIN KİTABI
Oldukça başarılı haberlere attığı imzalar nedeniyle sosyal medyada da
izlediğim Radikal gazetesinden İsmail Saymaz, hafta içinde yeni
çıkan bir kitabı tanıtıyordu. TRTTürk’ün Erbil temsilcisi Simla
Yerlikaya’nın Cemaate yakın Timaş Yayınları’ndan çıkan “Yeni Komşumuz
Kürdistan” isimli kitabıydı tanıttığı…
Saymaz sosyal medyada şunları yazıyordu kitapla ilgili: “Simla
Yerlikaya bir yıllık gazetecilik deneyimi sonrası kaleme aldığı kitabında
bize Irak Kürdistanı’nı insani ve siyasi boyutuyla resmetmiş. Simla
kitabında Türkmenlerin kurtuluşunun ve kalkınmasının Kürdistan’a bağlanmakla
mümkün olabileceğini ifade ediyor. İsabetli bir öneri. Kaldı ki orta ve uzak
vadede, Kürdistan ve Türkiye arasında gelişebilecek bir Türk-Kürt
federasyonundan dahi söz edebiliriz. Neden olmasın?”
SAYMAZ-GÜLLER TARTIŞMASI
Normalde yazılanlara pek yanıt vermem ancak hem solcu olduğu için doğal bir
yakınlık hissettiğim hem de gazeteciliğini takdir ettiğim bir meslektaşımın
komşu bir ülkenin bölünmesinden olağan ve normal bir şekilde bahsetmesini
yadırgadım.
Ve Saymaz’a “ülke bölmenin normal ve olağan olmadığını” anlatabilmek
için şu örneği verdim: “Iraklı bir gazeteci de Türkiye’nin Güneydoğusu’nu
kastederek Arap-Kürt federasyonu istese?”
Ardından Saymaz’ın yazdığı yanıt ile aramızda bir tartışma başladı ve
şu şekilde ilerledi:
Saymaz: “İsteyebilir fakat bu yetmiyor. Kaldı ki benim önerimin
gerçekleşmesi için dahi Türkiye’nin kendi Kürdüyle barışması gerekiyor.”
Güller: “Türkiye’nin kendi Kürt’üyle barışması başka, Irak’ın
Kürt’üyle federasyon kurup komşusunu bölmesi başka. Arada kalın duvar var.
Saymaz: “Farkında değilsiniz, komşumuz zaten Kürdistan…”
Güller: “Farkında olduğum gerçek, Kürdistan’ın Irak’ın özerk bölgesi
olduğu, Türkiye’nin değil! Hiçbir ülkenin bölünmesine gerek kalmadan
Türk-Kürt-Arap-Fars’ı Batı Asya Birliği içinde birleştirmek olmalı hedef!”
Saymaz: “Böyle garip ve gerçekdışı bir öneri görmedim. Turan ideali
bile daha gerçekçidir. Ermeni’nin, Gürcü’nün ne günahı var?”
Güller: “Irak’ı bölüp bir parçasını Türkiye’ye katmak istemeniz
gerçekçi de bölge ülkelerinin bölünmeden ittifak yapması mı gerçekçi değil!”
Saymaz: “Görüşlerimiz taban tabana zıt. Siz devletler, bense halklar
düzeyinde bir öneri getiriyoruz.”
Güller: “Devletleri bölerek bulacağımız bir çözüm halkların yararına
olamaz çünkü halklar birbirini boğazlar Yugoslavya’daki gibi.”
SAYMAZ-BURSALI TARTIŞMASI
İsmail Saymaz’la bu ölçülü ve yararlı tartışma böyle tamamlandı. Başka
yanıt gelmeyince bilgisayarı kapatıp uyudum. Sabah uyandığımda Cumhuriyet
gazetesi köşe yazarı Orhan Bursalı ağabeyin de gece tartışmaya dâhil
olduğunu ve dahası Bursalı ile Saymaz arasında yine çok yararlı
bir tartışma yaşandığını gördüm. O tartışmayı da sizlere aktarmalıyım:
Bursalı: “Bölge ülkelere hegemonya politikalarının sonuçları üzerinden
millet, mal mülk devşirmeye kalkışmak: Hangi Sol? Bu görüş,
Özal/RTE-Davutoğlu’nun Yeni Osmanlı görüşü. Temelinde 1) ‘Biz Kürt
parçamızı kaptıracağımıza, hepsini kapalım’ ve 2) Şu Irak Kürt petrollerine de
böylece ortak olma ve ‘petrol sorunumuzu halletme’ görüşü yatar.. Yani ne desem!
Ayrıca bu Türk-Kürt federasyonunun diğer bir yüzü de, Türkiye’ye kestirmeden
Kürdistan kurdurma projesidir… Güneydoğu dâhil.”
Saymaz: “Ben toprak alsam işleyemem, petrole konsam tüketemem; böyle
bir hesap kitapla ilgim yok. Gidişat, Türkiye’nin idari sınırlarından evvel
insani sınırlarını tahrip etti; ruhen bölünmüşüz esasen. Birilerinin toprağında
ne gözüm ne de herhangi bir toprak adına söylenecek sözüm var. Ama bir realite
var: Kürdistan. Türklerle Kürtler eşit federatif bir yapıyı neden düşünmesinler?
Bu emperyal bir tahayyül değil ki.”
Bursalı: “Osmanlı Tarihi, Davutoglu ve RTE’nin tezleri…
Sırada Balkanlar ve Kuzey Afrika var. Biz ‘sıradan’ vatandaşın böyle bir hesabı
zaten olamaz ki. Bu hesaplar bize ait değildir hiç bir zaman.”
Orhan Bursalı ve İsmail Saymaz, tanışıyorlar olsa gerek, konuyu
yüz yüze tartışmaya karar vererek kapatmışlar.
Tartışmayı nasıl sürdürdükleri ve konuyu nereye bağladıkları sosyal medyaya
yansırsa ya da bize ulaşırsa, biz de size aktarırız…
Yorum Gönder