Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, İmralı pazarlığının “Ver padişahlığı, al özerkliği” şeklinde geliştiğini söyledi…
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na aday olan Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, devlet-PKK
arasındaki görüşmelerin “ver padişahlığı, al özerkliği” şeklinde
geliştiğini ve ülkemizde rejim değişikliği yaşanmaya
başlandığını söyledi. Eski Ankara Hukuk Fakültesi Dekanı da olan
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, SÖZCÜ’nün güncel olaylarla ilgili
sorularını şöyle cevaplandırdı:
Başkanlık değil,
padişahlık
“Getirilmek istenen ‘Türk tipi başkanlık sistemi’
değil, Türk tipi padişahlıktır. Türk tipi başkan, bir taraftan
içinden çıktığı siyasi partinin başkanı olmaya devam edecek, genel
başkanı olduğu partinin milletvekili seçimlerine girecek olan
aday listelerini belirlemede yetkili olacak. Yani sözde
kendisini denetleyecek, dengeleyecek yasama organını da eline
kalemi kağıdı alıp oluşturacak. Yasama organı üyeleri de bir
sonraki seçimlerde tekrar milletvekili olabilmek için başkanın
himmetine muhtaç olacaklar. O yüzden başkanı kızdırmamak adına
başkanı hiçbir şekilde denetlemeyecekler.
Kürt sorunu
çözülmeyecek
Özgürlüklerden, insan haklarından, hukuk
devletinden uzaklaşmış bir düşüncenin Türkiye’de Kürt sorununu
çözme ihtimali yoktur. Özerkliğin de Türkiye’de sorun
çözebileceğine inanmıyorum. Tam aksine içinden nesiller boyu
çıkamayacağımız çok dipsiz bir kuyuya bizi düşüreceği
kanaatindeyim. Sadece bölgeyle sınırlı bir kaosun içine girmekle
kalmayız, tüm Türkiye’de bütün şehirlerimizde, geri
döndüremeyeceğimiz olayları tetikleriz.
Dikkatli olmamız
gereken çok önemli bir husus var. BDP’li milletvekillerinin,
siyasetçilerinin Türkiye’de gittikleri şehirlerde, linç
edilmeye çalışılmaları Kürt sorununu uluslararası düzleme
taşıyacaktır. Büyük tehlike budur.
Asıl niyet özerklik
Eğer,
‘Türkiye’de Kürt siyasetçilerin bölge dışında serbestçe
düşüncelerini açıklama imkanı yok’ dedirtirsek, o zaman bu konu
Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkıp, uluslararası kuruluşların,
BM’nin, Avrupa Konseyi’nin, AB’nin müdahale etme yetkisini
kendilerinde görmelerine başlayacakları bir soruna
dönüşecektir. İşte o kuruluşlar bize uluslararası hukuk
standartlarını da göstererek, ‘Kürtlerin güven içerisinde
yaşayabilmelerinin ön şartı özerklik ilanıdır’ noktasına
geleceklerdir. Yani, eline sopayı, taşı bilinçsizce alan,
ilkelliğe başvuran kişiler, aslında Türkiye’nin bölünmesine
hizmet ettiklerin farkında değiller. BDP’li siyasetçilere atılan
her taş, özerklik ilanının ulusal ve uluslararası gerekçesini
oluşturur. Buna karşı herkesin uyanık olması gereklidir.”
Yorum Gönder