Cumhuriyet Okuru - Ali Sirmen

Sevgili,
Önce, yetmiş yıllık Cumhuriyet okurundan aldığım iletiyi birlikte okuyalım:
Bugün sevgi dolu yazınızı (10 Şubat 2013), aynı duygu ile okudum. Üniversite yıllarımızda Ankarada tiyatro biz talebelerin olmazsa olmazı idi. Ben de Macide Tanırı ADTde zevkle izledim: Nur içinde yatsın!
Yazınızın diğer bölümünde yazar okur tanımlamanız beni düşündürdü ve bu maili yazmaya itti. Cumhuriyet okuruyla yazarı iletişimlerinin fevkalade iyi olmadığını söylesem bilmem bana hak verir misiniz?
Benim Cumhuriyet okurluğum sizden biraz evveldir dersem, herhalde doğrudur. 1945 - 46 yıllarında babam gözlerinde yorgunluk olduğundan Cumhuriyette bazı makaleleri bana okuturdu.
Gazetenizin en çok alınıp okunduğu site Bodrum Ak-Tur sitesidir. Bazen merkeze inenler, 4-5 gazete alırlar ve çay molası yaptıkları masada unutmuş gibi bırakırlar.
İletişime gelince: Yazarların e-maillerinin hepsi kapalıdır. Hadi müspet menfi bir cevap beklemiyorlar öyle ise bu e- mail adreslerini niye koyuyorlar?
Sayın Sirmen, durum sizin yazınızda belirttiğiniz gibi maalesef değil dersem lütfen inanınız. Edep dahilinde iletilmiş de olsa her okuyucuya cevap verme imkânları ve ihtiyacı olmayabilir. Ama mesajınızı aldım dememenin ve adresleri okuyucuya kapamanın bir mazereti olduğunu düşünemiyorum...
***
Sevgili okurum Dr. Gündüz Baytok’un burada yayımladığım mektubunun salt okunmuş olması dahi yakınmalarının tümünün haklı olmadığının kanıtı.
Tabii ki, bütün eleştirileri de haksız demiyorum.
Yalnız zaman oluyor, iletişim kopukluğu elde olmayan nedenlerden kaynaklanıyor.
Yoksa gelen e-maillerin hepsini okuyup, çoğunu yanıtladığım gibi, gazetedeki arkadaşlarıma telefonla ulaşmak isteyenleri de bağlamalarını rica ediyorum. Sanıyorum, öbür yazar arkadaşlarım da, aynını yapıyorlar. Hatta kimileri daha gelişmiş iletişim yöntemlerini kullanıyorlar.
Ama bu kadar eski ve candan bir okur olan Gündüz Baytok’un eleştirilerini de, hepimizin dikkate alacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
Cumhuriyet gazetesi kendine özgü bir kurumdur.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarının çoğu büyük bedeller ödemişler, hapislerde çürümüş, işsiz kalmış, işkence görmüş, canlarını vermişlerdir.
Aynı olgu Cumhuriyet’in okuru için de geçerlidir. O da sokaklarda, cebinde Cumhuriyet taşıdığı için saldırıya uğramış, yaralanmış, Cumhuriyet okuduğu için dövülmüş, öldürülmüş, işsiz kalmış, sürülmüş, baskıya maruz bırakılmıştır.
***
1979 baharında, artık ikisi de sonsuzluğa göçmüş bulunan iki can dostum, Erim ve Mine (Karaören) Gözen’in nikâh şahidiydim. Benim de 15 yıl önce aynı mevsimde evlendiğim Kadıköy Evlendirme Dairesi’ne gittiğimde, Cumhuriyet okuru olduğunu öğrendiğim, nikâh memuru hanımefendi neredeyse yanaklarımdan öpecekti.
Önce hal hatır sordu, sonra Nadir Bey’in İlhan Abi’nin diğer arkadaşların nasıl olduklarını öğrendi, ardından sabahları gazeteyi kolay bulamadığını anlattı, en nihayet sıra eleştiri ve dileklere geldi.
Bir ara baktık ki, kendileri de Cumhuriyet okurları olan Erim ve Mine de sohbete katılmışlar. Az kalsın, hep birlikte, nikâhı unutayazdık.
Sonradan bu olaya ne kadar gülmüştük.
Geçen pazar yazımın başlığının, Cumhuriyet Okuru Macide Tanır, olması tesadüf değildi. Macide Hanım Cumhuriyet yazarı ama daha önemlisi okuruydu.
Cumhuriyet’in en üst rütbesi yazarlığı değil, okurluğuydu.
Bu çilesi çekilmiş, anlamı kavranmış, bedeli ödenmiş bir rütbedir.
Ve sanırım ki, Cumhuriyet yazarlarının hepsi, karşısındaki okurun kim olduğunun, hangi niteliklere sahip bulunduğunun farkındadırlar.
Zaten bu gazetenin yazarı onun da farkında olmadığı zaman iş bitmiştir.
Evet, işte o zaman Cumhuriyet’in işi bitmiştir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget