Necip Fazıl İnönü-Menderes - Rıza Zelyut

Bugün size bir belgeden bölümler aktaracağım. Bu belge ünlü İslamcı şair Necip Fazıl'ın çıkarmış olduğu 11 Mayıs 1951 tarihli Büyükdoğu Dergisi'nden alınma. Cumartesi günü bu dergiyi Star Gazetesi ek olarak verdi. Bulabilen oradan tümünü okuyabilir.
Bu belge; Demokrat Parti'yi ve  1960 askeri müdahalesinden sonra asılan Başbakan Adnan Menderes'i tanımamız açısından çok ilginçtir. Bilindiği gibi Necip Fazıl; koyu bir İsmet İnönü düşmanıdır. Öyle ki bu dergide; rahmetli Mevhibe İnönü gibi bir hanımefendiye bile edepsizce dil uzatılmıştır. CHP küfür partisi olarak anlatılmıştır; yerden yere vurulmuştur. Necip Fazıl gibilerin sıkı  desteği ile 14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti, "demokrasi ve özgürlük vaat ederek"  iktidara gelmiştir. Adnan Menderes başbakandır; Celal Bayar ise cumhurbaşkanı. Aradan bir yıl geçtikten sonra Necip Fazıl; kendi deyişi ile istemeden olsa bile İsmet İnönü'yü övmek zorunda kalmış ve onunla ittifak yapmak istediğini de yazmıştır. Şimdi o methiyenin can alıcı noktalarını okuyalım:
(...)
"Evet, Sayın İnönü! (...) arada bütün aykırılık ve düşmanlık kutupları yerli yerinde kalmak şartiyle, sizinle belli başlı bir hedef üzerinde ittifak arayışımdaki mânayı sezer ve bütün gücünüz ve şevkinizle bu mânaya doğru koşarsınız.  

TESİR ALTINDA KALMADINIZ
(...)
1- Siz ve Partiniz, nazarımda, simsiyah bir dalâlet ve nasipsizliğin devamlı mümessili oldunuz! Buna rağmen siz ve Partiniz, en mutlak mahrumiyet ve en bâtıl zihniyet içinde, Türk kalmak, Türk çocuklarından ibaret bulunmak hassasını kaybetmediniz. Fenaydınız; fakat Türkün sağlam kumaşına ve mayasına rağmen, yine Türktünüz. Masonluğun, Dönmeliğin, Yahudiliğin, kozmopolitliğin günlük tesiri altında kalmadınız. (...)

2- Kimseyi, mâna sahasında arkasından vurmak, yalan ve dolanlarla çürütmeğe çalışmak gibi bir hale asla düşmediniz. Beni, ister uğramak ihtimalim bulunsun, ister bulunmasın, meyhanede, umumhanede, kumarhanede ve daha bilmem hangi rezalethanede yakalatmak ve Müslümanların gözünden düşürmek için bundan başka bir çareye malik bulunmamak gibi bir metoda asla yanaşmadınız.

3- Zalim kanunlarınız vardı; fakat bunlar açık ve samimi idi. Bir neşir suçu, ancak neşir vâki olduktan sonra cürüm teşkil etmek gibi hukuki bir umde haysiyeti belirtiyordu. (...) Bir neşir vâkıasında ağır cezalı bir suç isnadı, mutlaka ve her hal ve kârda mevkufluğu mecburî kılıyordu. Bunlar yanlıştı, fakat böyleydi; ve bunların böyle olduğu açıktı, malûmdu.
Hiç siz, Matbuat Kanununu değiştirip, (...) vücut bulmamış bir suçu vâki göstermek, üstelik suç sahibini imzası bulunmadığı için kanun nazarında Aksaraylı Pembe Hanım kadar mesuliyetsiz olmasına rağmen imtiyaz sahibi diye tâyin etmek, üstelik yazılara hayalen dahi münakaşası imkânsız mânalar atfetmek, üstelik mevkufiyeti kaldıran bir Adalet taahhüdüne rağmen onu zindana atmak gibi bir muameleye razı olabilir miydiniz? Asla!.. Bu bakımdan sizi, devrinizi ve kanun anlayışınızı kat'i olarak tenzih ederim!"
Necip Fazıl; son bölümde, Demokrat Parti'nin; basına özgürlük vaat etmesine karşın; yayımlanmamış yazılar yüzünden bile ceza vermeye kalkışmasını eleştiriliyor. Tıpkı; 2012'de, daha basılmamış kitaba ceza verilmesi gibi... DP ile AKP dönemini nasıl da benzeşiyor.
Beyoğlu'ndaki bir kumarhanede basılıp gözaltına alınmasını; kendisine kurulmuş bir tuzak olarak gören ve bunu  CHP'nin asla yapmayacağını itiraf eden Necip Fazıl'dan umarım ki İsmet İnönü'nün günümüzdeki yeminli düşmanları bir ders çıkarırlar.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget