Başbakan Erdoğan’ın “görüşüyoruz ama masaya oturmuyoruz” diyerek, AK
medyanın “barış ve çözüm” diyerek, medyanın akil adam ilan ettiği isimlerin de
“sorunun bir şekilde bitmesi” diyerek Türkiye’yi içine soktukları süreç
barış değil savaş sürecidir!
Her üç ifade de savaşı perdeleme argümanlarıdır.
AKP’NİN 4 DÜĞMELİ DELİ GÖMLEĞİ
AKP’nin hiç taviz vermeden şu dört aşamalı “barış planını” PKK’ye dayattığı
işlenmektedir: 1. PKK önce çatışmasızlık ilan edecek. 2. Ardından
PKK sınır dışına çekilecek. 3. PKK silahlı mücadeleyi bıraktığını ilan
edecek. 4. PKK silahları tamamen bırakacak.
Bu dört madde, AKP’nin Türk milletine giydirmek istediği 4 düğmeli deli
gömleğidir. Hükümet kamuoyunu müzakereye ikna etmek ve “asıl planı” hayata
geçirmek için yılbaşından beri bu “4 düğmeli deli gömleğini” vitrinde
sergilemektedir. AK medya her gün bu deli gömleğinin reklamını yapmaktadır.
Oysa PKK’nin üst düzey yöneticileri bırakın silah bırakmayı, gerçekte
sınırları bile terk etmeyeceklerini ilan etmektedirler.
MASADAKİ ASIL PLAN
Başbakan Erdoğan’ın “görüşüyoruz ama masaya oturmuyoruz” diyerek
perdelediği ve masada olan “asıl plan” ise şudur:
1. KCK tutukluları kamuoyunu rahatsız etmeyecek şekilde parça parça
serbest bırakılacak. Kaldı ki bu sözün daha Oslo sürecinde PKK’ye verildiği
görülüyor. Oslo’da Hakan Fidan’ın karşısında masada oturan Zübeyir
Aydar, “görüşmelerde KCK operasyonlarının gündeme geldiğini, kendilerine ‘bu
hükümetin tavrı değildir, bazı savcıların kendi başlarına yaptıklarıdır, kısa
sürede bırakılacaklardır’ dendiği” belirtiyor.
KCK tutuklularının serbest bırakıldığı koşullarda PKK fiili çatışmasızlık
sağlayarak AKP hükümetinin kamuoyu nezdinde elini güçlendirecek.
Toplumda “barış” havası estirilmesi için, örgütün elinde rehin tutulan 16
kişi adım adım ve PKK’ye resmiyet ve itibar kazandıracak şekilde teslim
edilecek.
Bu süreçte medyada “barış” ve bunun ekonomiye olumlu etkisi işlenecek.
2. PKK’nin alt örgütlerine siyaset yapma alanı açılacak. Bunun için
hem seçim yasalarında kimi düzenlemelere gidilecek hem de Kürt siyasetçilerine
açılmış davalar adım adım düşürülecek.
Bu aşamada Avrupa’da olan yönetici düzeyindeki kimi Kürt siyasetçiler
Türkiye’ye getirilecek ve “kardeşlik rüzgârları” estirilecek.
3. Anadil meselesi çözülecek. İki dilli eğitim modeli hayata
geçirilecek.
4. Adım adım “demokratik özerkliğe” gidecek bir yerel yönetimler
reformunda mutabakat sağlanacak. “Bölge belediyeler birliği merkezi” türünden
yapılarla Diyarbakır’a merkez olma özelliği sağlanacak.
5. Vatandaşlık formülüyle ve AKP-BDP mutabakatıyla Anayasa süreci
tamamlanacak. Başkanlık modeli ile demokratik özerklik arasındaki bağa dayalı
bir konsensüs sağlanacak.
6. Tüm bu aşamaların gerçekleşmesinin karşılığı olarak Öcalan’a
özgürlük verilecek. Çünkü kamuoyu, ancak “barış” geldiğinde Öcalan’ın
özgürlüğüne evet diyebilecektir. Bu aşamaya kadar MİT’in yönlendireceği bir
kampanyayla Öcalan adım adım “teröristlikten”, “barışı getiren adama”
dönüştürülecek. Medyada Öcalan’ın İmralı’daki günlerinden aşama aşama
“insanlık portreleri” çıkarılacak. Kuş ve çiçek sevgisi türünden objeler
kullanılacak.
BARIŞ DEĞİL SAVAŞ!
Başta belirttik: Bu bir barış değil savaş planıdır. Çünkü hedef, Kürt
meselesi üzerinden sınırların değiştirilmesi ve haritaların yeniden
çizilmesidir.
Sonuçlarına bakarak artık daha da net gözükmektedir ki, ABD “Kürt sorunu”
yaratmak üzere Irak’a 1991’de ve bu sorunu bölgeselleştirmek üzere 2003’te
saldırmıştır. 2011’den itibaren Suriye’de aranan “demokrasi” de bölgeselleşmiş
Kürt meselesini Akdeniz’e açma harekâtıdır. 2009’da Türkiye’de başlatılan “Kürt
harekâtı” ise aslında PKK’yi bölgede iktidar yapma hamlesidir. 2013’te
başlatılan “İran Kürtleri uyanıyor” kampanyası ise Tahran’ın direnişini kırma
operasyonudur.
Ancak ne İran, ne Irak ne Suriye ne de Türk milleti “haritaların yeniden
çizilmesine” teslim olmayacaktır!
O nedenle AKP’nin estirdiği barış rüzgârı, aslında bir bölgesel savaş çıkarma
adımıdır.
Yorum Gönder