Eşsiz Mustafa Kemal Türkiye için tam zamanında gelmişti; ama bize benzeyen
topluluklar için erkendi. Asya ve Afrika neredeyse tüm sömürge, Latin Amerika ve
Çin de yarı sömürge. Ama Kemalizmin uluslararası anlamı o zaman da vardı, şimdi
de var.
Biri “Çok şükür Kemalizmden kurtulduk” buyurmuş. Önce de bir başkası
“1923’lerde yabancı işgali olsaydı da din serbestliğine kavuşsaydık” demişti.
Dürrizade Abdullah türünden bu yana başkaları da var. Irak’ta az bilinenleri
özetleyip konuyu yukarıdaki sözlere bağlayalım.
ABD yönetiminin uydurmalarıyla Irak’a saldırıp işgal eden askerlerin
Bağdat’ta ilk eylemleri, petrol kuyusu haritalarına el koymak ve ünlü müzeyi
soymaktı. Irak ve Hazar çevresi petrol dolu; Dicle - Fırat suları da var; üs
olanakları hazır; gir ve iktidarını kur! Bağdat Müzesi’nden çalınan parmak
büyüklüğünde 5 bin antika mühürden biri bile New York’ta yaklaşık 750.000 dolara
satıldı. Küçük bir aslan heykeli de 57.2 milyon dolara. Ya ötekiler? Yalnız bu
talan üstüne kitaplar yazılır.
Irak’ta olanlar
O kadar mı? Asıl, eğitim düzenine yabancıların bilinçli zararını özetleyelim.
Amaç Irak’ın kişiliğini öldürmek. Üniversite gibi kurumlardaki yazanaklar,
belgeler, çalışma araçları yok edildi. Iraklı bilimciler, üniversite ve
ortaöğretim üyeleri ile seçkinlerin adları, iş ve ev yerleri saptanarak
öldürüldüler; askerler laboratuvarları makinelilerle taradılar, 30 bin
bilgisayarın parçası kalmadı. Brüksel Mahkemesi’ndeki belgeye göre 30 Ocak
2012’ye değin öldürülmüş olan üniversite hocalarının sayısı 467. İlk ABD genel
yöneticisi Paul Bremer 15 bin araştırmacı, bilimci ve öğretmeni işten atmıştı.
20 bin öğretmen ve orta sınıfın yüzde 40’ı ülkeden kaçtı. Gidenlerin emeklilik
hakları silindi. İşgalci daha başında Andrew Erdmann adlı hiç ders vermemiş,
okullarda yöneticilik yapmamış, Arapça da bilmeyen birini eğitim bakanlığı
başdanışmanı yaptı. Önceki bakan tutuklandığından bu Amerikalı fiilen bakandı.
Bütçe, atamalar, programlar ve ders kitapları onun elindeydi.
UNESCO’nun yazanağı
UNESCO’nun 28 Mart 2003 tarihli yazanağı diyor ki: “İlköğretimde yüzde 100
yazılma olan Irak’ta eğitim çöktü.” Okuma yazma oranı 25 yıl öncesine geriledi.
Özellikle okullar, kültür kurumları bombalandı, yakıldı, soyuldu. Irak’ın eski
övünç kaynağı Bağdat Üniversitesi şimdi üst sıradaki 12 bin dünya
üniversitesinin arasına bile giremiyor. Mustansıniyye Üniversitesi’ndeki kıyım
Saddam’ın düştüğü 9 Nisan 2003 gününde yaşandı. Binlerce öğrenci, hele kızların
yüzde 75’i okulları bıraktı. Okulların yüzde 80’i kullanılamaz durumda.
Kuzeydeki Kürt yönetiminde Arapça eğitimi geçmişte kaldı. Ayrıca, 2 bin doktor,
yüzlerce hukukçu, 376 gazeteci ve binlerce meslek sahibi planlı biçimde
öldürüldüler
BM istatistikleri
Irak özellikle çocukların cehennemi. UNICEF’e göre çoğu açlık çekiyor,
kaçırılıyor, satılıyor, öldürülüyor, uyuşturucu satıcılığına zorlanıyor ve küçük
kızlar kiralanıyor. Anasız-babasız çocuklar beş milyon. 500 bini sokakta yaşıyor
ve dileniyor. Ülke içinde göçmüş ailelerin 93 bin 500 çocuğundan haber yok.
Ruhsal hastalıklar yaygın, ama hiçbir ruhsal bakım merkezi yok. Irak’ın
geleceğini bu kuşaklar mı kuracak? ABD’nin ambargodan bu yana hazırlığı buydu.
Bu yazdıklarım Birleşmiş Milletler istatistiklerine ve yazanaklarına dayalıdır.
Kimi bölümlerini hazırlayan uluslararası örgütün 1976’dan bu yana merkez
yöneticilerindenim.
Sahte diplomalılar
Irak’taki sözde İslamcıların bir bölümü işgalcilerle birlik oldu. İslamcı
partiden sonraki yerli Eğitim Bakanı Ali El-Edip ABD işgalinin başında umutlarla
Irak’a döndü. İlgili müdürden medrese çıktılarının doktora diploması sayılmasını
istedi. Reddeden Davut Salman Rahim 31 Temmuz 2011’de öldürüldü. Bu cinayetten
sonra medrese eğitimi doktora sayıldı. Boşalan yerleri birtakım sahte
diplomalılar doldurdular. Bakan Edip’in diplomasının da sahteliği üstüne BM
belgesinde iddia var. Paul Wolfowitz 2003’te ne demişti: “Irak’ta devlete son
vereceğiz!” İşgalciler toplumsal yapıyı, birliği, eğitim ve sağlık düzenini
bilerek yıktılar. Bir ABD’li keskin nişancı CNN’de “Dün 146 kişiyi öldürdüm”
diye övünmüştü. Bu yabanıllık antlaşmalara, din öğretilerine ve insanlık
ölçülerine aykırı. Bunları yapanlara sıradan Iraklılar şu adı takmış:
“Harami!”
Eşsiz Mustafa Kemal Türkiye için tam zamanında gelmişti; ama bize
benzeyen topluluklar için erkendi. Asya ve Afrika neredeyse tüm sömürge, Latin
Amerika ve Çin de yarı sömürge. Ama Kemalizmin uluslararası anlamı o zaman da
vardı, şimdi de var. Keşke oralarda da Atatürk gibileri olsaydı, Güney Kore’de
Rhee, İran’da Zahidi, Lübnan’da Çamun, Mısır’da Mübarek yerine. Onun olmadığı,
ama yabancı işgalcilerin girdikleri yerlerde güney sınır komşumuz Irak’takine
benzer acıların yaşanacağı, örneklerle iyi bilinmelidir.
Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV
Yorum Gönder