Geçtiğimiz Aralık ayında Ege’nin en başarılı sanayicilerinin ödüllendirildiği bir tören yapılmıştı
Orada bulunan Devlet Bakanı Ali Babacan, Dünya'yı saran ekonomik krize bakıldığında “Zor bir konjonktürdeyiz. Türkiye'de geldiğimiz nokta gıpta ile kıskançlıkla bakılacak bir noktadır” diyerek yaldızlı sözler söylemişti.
Ogün BMC, En Yüksek Üretim, En Fazla İstihdam, Başarılı Ar- Ge Çalışmaları, Başarılı İnovasyon Çalışmaları, Başarılı Marka Yurtdışı Satış, Her Meslek Grubunda En Yüksek İhracat dallarında ödüle layık görülerek 6 ödül birden almıştı.
Buraya kadar her şey bir güzel rüya gibidir.
Aradan henüz birkaç ay geçti.
Ne oldu da üretim durduruldu?
6 ödüle layık görülen BMC ’in İzmir Bornova İlçesi Pınarbaşı fabrikasında çalışan 1500 işçi 10 aydır aylık ücretlerini alamadılar ve yollara düştüler?
Sayın bakana sormak gerek;
Hani, Türkiye'de geldiğimiz nokta gıpta ile kıskançlıkla bakılacak bir noktadaydı.
Bu tören niye yapılmıştı? Neden ödüller verilmişti?
Sadece ihaleleri alan yandaş iş adamlarına bir teşekkür, minnet borcu için miydi?
****
253 firmanın ödüllendirildiği törende, farklı kriterlerde 6 ayrı ödülün sahibi olan BMC, 1989 yılından beri Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biri olan Çukurova Holding tarafından alınmış.
Bu büyük Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı ilk şahsi şirketini 1966 yılında 100 bin lira sermaye ile kurmuş. Bugün Tükceel ve Dijitürk’ün iki bankanın, Akşam Grubu'nu Ilıcak ailesinden, Show Tv'yi ise Erol Aksoy'dan satın alan birçok şirket ve kuruluşun sahibi olan Mehmet Emin Karamehmet’tir. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’nin en büyük iş adamlarından tekidir.
Sadece Türkcell’in 3 milyar dolarlık yatırımına karşın bugün için 17 milyar dolara ulaşan değeri ile dünyanın dev şirketleri arasına girmeyi başardığı söyleniyor.
Allah ya kulum yürü demiş, şahıs yürümüş. Kimsenin parasında pulunda gözümüz olmaz asla. Allah artırsın diyelim.
Benim derdim 1500 işçinin 10 aydır maaşlarını alamamaları ve karda, kışta evlerinden, ailelerinden uzaklarda yollara düşüp hak aramalarıdır. Bu emekçilere gerek bakanlığın gerek işverenin duyarsız kalmaları, ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim etmeyi taahhüt ettiği askeri araçları da bundan ötürü üretemiyor olmalarıdır.
Törenler, yaldızlı sözler, alınan ödüller maalesef karın doyurmuyor.
Askerimize bir darbe Ergenekon ile ikinci darbe de bence mayına dayanıklı araçların (Kirpiler)üretiminin durdurulmasıdır. (Bizler barış marış ayakları ile terörün biteceğine inanmayalım. Su uyur düşman uyumaz derler.)
PKK tarafından haince yollara döşenen mayınlar ile kaç şehit verdik, kaç fidanımız kolsuz, bacaksız sakat kaldılar düşünelim.
İnsanın yüreği sızlıyor.
Askerlerimizi koruyacak böyle bir imkân varken bu üretimin durdurulması altında ben başka şeyler arıyor ve şiddetle protesto ediyorum.
*****
Şimdi diyorum ki;
Ey! Vicdanlarını cüzdanlarına bağlayan kara medya ey! Kürt sorunu ile yatıp, Kürt sorunu ile kalkar olduk sayenizde.
Neymiş efendim, analar ağlamasın, barış olsun muş.
Ne barışı yahu? Adamlar almışlar emperyalistleri arkalarına Türkiye’yi paramparça yapmak istiyorlar.
Barış demek sizce bu mudur?
Bakın burada Sabahattin Önkibar’ın Aydınlık Gazetesinde yazdığı yazıdan alıntı yapıyorum. Yazarın yazdığı şu birkaç can alıcı sözler her şeyi anlatıyor. .Arif olan anlar.
Kürtçü isen demokratsın, Türkçü isen ırkçı faşist. Apo’cu isen özgürlükçüsün, Atatürkçü isen kafatasçı!
KCK lı isen mazlumsun, TSK lı isen zalim!
Öcalan posterlerini taşımak çoğulculuk. Türk Bayrağını sahiplenmek bölücülük.
Kürtçünün özerklik talebi hak. Türkün bütünlük ısrarı ceberrutluk.
PKK’ın başkaldırısı demokrasi, Türk’ün başkaldırıya itirazı teröristlik. Kürtçü katiller özgürlük savaşçısı, Türk’ün şehitleri ölüm makinası.
Peki, bu bakışlar nerede mi egemen kılınmaya çalışıyor? Tarumar edilmeye çalışılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde.
Bu sözleri anlamamak için ya geri zekâlı ya da vatan haini olmalıdır insan.
Evet, işte siz kara vicdanlılar sayesinde Türkiye bu noktaya geldi. Halktan gerçekleri ne zaman kadar gizleyebileceksiniz? İleride çocuklarınızın, torunlarınızın yüzlerine nasıl bakacaksınız?
****
Bugün Ulusal Kanalda tekrarlanan (iyi ki tekrarlanmış zira ilkini izleyememiştim.)Haber Arası programını, Aydınlık Gazetesi yazarı Mehmet Akkaya’nın yönetiminde hak arayan BMC işçilerini dinledim.
Orada 500 den fazla işçi vardı.
Diyorlar ki, KİRPİ araçlarının yapımından devlet büyüklerimiz övgü ile bahsediyorlar ama onları yapan bizler açız. Aylardır maaş alamadığımızdan evimize ekmek götüremiyoruz.
Bir başkası, saçlarına karlar yağmış 30 yıllık emekçi. Eskişehir’den katılmış, yanındaki genç öğrenci oğlu.
Babasına destek için gelmiş.
Mehmet Akkaya yaşlı babaya soruyor.
--Oğlunun yanında olması nasıl bir duygu?
---Bana güç verdi, yorgunluğumu aldı.
Ahmet Kaya isimli işçi-23 yıldır çalışıyorum, böyle bir şey görmedim.10 aydır mücadele ediyoruz, başbakan ve yetkililer duymuyor. Hakkımı helal etmiyorum.
İsmini alamadığım bir diğer işçi yüreklerimizi paralayan sözleri söyledi.
Evime 5 lira bıraktım. Ekmek zeytin yiyorlar ve ben günlerdir yollardayım.
Bir diğeri Karamehmet’e sesleniyor sesimizi duy artık.4 gündür 1600 işçi yollardayız. Binali Yıldırım bir kez olsun gelip derdimizi sormadı. Bu kadar duyarsız kalmalarına şaşırıyorum.
Bir başka işçi, evinin elektriğinin kesik olduğunu ve mum ışığında oturduklarını söyledi. Kahroldum!
(Romantizm için değil elbette işçimizi bu hallere düşürenler utanmalıdırlar. Yere batsın böyle ileri demokrasi.)
Diğer bir kişi— Ulusal Kanaldan başka bir tek televizyon kanalı bizimle ilgilenmiyor. Bizim eylem yaptığımız yerin karşısına ATV geldi bir kamyona doldurulmuş danaları çekti, bizlere bakmadı bile. Bu memlekette hayvanlar kadar haklarımız yok. (Yuh olsun böyle medyaya yuh!)
Evet, sevgili okurlarım çoğunu üzülerek dinledim. Keşke elimden bir şey gelse diyorum. Ancak tüm işçi kardeşlerimi çok sevmişimdir daima. Kadın Kolu Başkanlığım sırasında tüm yürekli kadın arkadaşlarım ile onların eylemlerine çoğu kez katıldım. Mahkemelerini takip ettim. Dün yanlarındaydım bugün de tüm kalbimle onları destekliyorum.
Çıkartılan 4 C yasası ile işçilerimiz köleleştirilmiştir adeta. CHP önceki Genel Başkanı Baykal, ''Terörde kullanılan, suikastlarda kullanılan C4'ü 4-C yaptılar, ekonomik sosyal haklarını ortadan kaldırarak işçilerin başında patlattılar'' demişti ne kadar haklıymış. Bu sözlerini şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. Haklarını arayan işçilerimizin sıkıntıları aslında hepimizin olmalıdır. Evine ekmek götüremeyen, çocuğuna harçlık veremeyen bir babanın psikolojisini düşünün lütfen.
Nerede HALK TV.? Nerede diğer ulusalcı geçinen öbürleri? İzmir’de 24 Milletvekilinin olduğunu söyleyen emekçilerimiz sadece CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun destek verdiğini söylediler.
Yeterli mi bu? Elbette değil, Ana Muhalefet partisi CHP ‘in duyarlı vekillerinin bu konuya ivedilikle el atması gerekir. Bu soğuk kış günlerinde emeklerinin karşılığı olan paralarını alabilmek, tekrar işlerine dönmek isteyen işçilerimize tüm işçi kesiminden büyük destek ve birlikteliğin olması sevindiricidir.
İşbirlikçiler barış isterlerken, başbakan hazretleri milletleri ayaklar altına alırken, sorsunlar bakalım milyonlarca işçimizin kaçı Kürt, kaçı Türk ve daha niceleri ayrı etnik kökendenmiş.
Onlar kardeşçe bir araya gelmişler ve dertleri sadece evlerine ekmek götürebilmek. Kimsenin etnik kimlikle sıkıntısı yok. Onlar tek yumruk tek can olmuşlar. Hep birlikte bağırıyorlar.
Mustafa Kemalin askerleriyiz.
Duyun bu sesleri ey gafiller, duyun ve titreyin. Mustafa Kemalin askerleri bitmez ve bitmeyecektir. Hak bir gün mutlaka yerini bulacak ve bu günleri bizlere yaşatanlar cezalarını bulacaklardır.
Not: Mehmet Akkaya arkadaşıma her zaman işçinin yanında olmasından ötürü ve bizlere onların seslerini duyurduğu için Ulusal Kanal’la, Aydınlık Gazetesi İzmir Muhabiri olarak günlerdir işçilerimizle birlikte aynı karavanadan yiyen ve birlikte yol alan bayan yoldaşıma gönülden teşekkür ederim.
Sevgiyle kalın
Yorum Gönder