SİLİVRİ- “Her şeye kendimce çare buluyorum da, hasrete bulamıyorum... Bu mahpushane geceleri alçak bir canavara dönüşüyor...”
Bu sözler Tuncay Özkan’a ait... Onun “hasret” dediklerinden biri kızı Nazlıcan... Bizden önce o da babasıyla görüştü...
Özkan,
Silivri Cezaevi’nde yaptığımız açık görüşe o kadar neşeli geldi ki,
şaşırttı hepimizi... Sağlığı yerindeymiş ama “Balbay yüzünden kilo
aldım” diye espri yaptı.
O da Balbay gibi içeride bir tiyatro oyunu
yazmış. Bir de şiir kitabı... Yazmak dışında demir parmaklıklara ya da
açık hava alanına konan kuşlarla ilgileniyormuş. “Mesela” diyor “Bir
baykuş dadandı pencereye, gecem onunla aydınlandı. Serçeler yuva
yapıyor, iki yavruyu büyütüp uçurduk.”
Tuncay Özkan 23 Eylül’de
zindanda beşinci yılını dolduracak... Suçunu bile bilmeden esaret
çekmekten yakınıyor ve ne yazık ki, “2015’e kadar çıkamayacakları”na
inanıyor!.. Nedenini ise şöyle anlatıyor:
“Mahpushane umut yeri... O
yüzden kimsenin umudunu kırmak istemem ama bu davalar politiktir, hukuki
değil... Politik bir süreç işliyor. Türkiye’nin hukuk sorunu yok,
siyaset sorunu var. Artık cumhuriyetin hukuku da kirletilmiştir. Ancak
ben hep hukukun yanında yer aldım. Bu yüzden ben günahkar değilim, suçlu
değilim... Ne tövbe ederim ne aman dilerim. Burada toprak olurum ama
ayaklara paspas olmam. Af dilemem... Bizim buradan çıkışımız da toplumla
olur. Halk buradaki yanlışlara inanır işte o zaman olur... 18
Şubat’taki duruşmaya herkesi çağırıyorum.”
Hücrede büyüyen ‘Deniz!..
Aydınlık dergisinin eski genel yayın yönetmeni Deniz Yıldırım da 3
haberin karşılığında 4 yıldır hapis... Erdoğan’ın Remzi Gür’le yaptığı
ünlü telefon görüşmesini yayımladığı için zindanda...
Genç yaşta ak düşmüş saçlarına ama mücadele azmi ve umut onu daha da dirençli bir hale getirmiş.
Hapiste
ama hakkında yeni davalar da açılıyor. Örneğin, “Zalimlerden af
dilemiyorum. Gizli tanıklar çapsız” dediği için de hakim karşısına
çıkacak!.. “İnsanlar savunmalarındaki konuşmaları nedeniyle 20 yıllık
hapis cezalarına bile çarptırılıyor. Bu nasıl hukuk” diye isyan ediyor.
Deniz’e
yapılan haksızlık bununla da sınırlı değil... O basın suçundan içeride
ama “Üçüncü yargı paketi”nde basın suçlarının beş yıl ertelenmesi
maddesinden nedense yararlandırılmıyor!..
Yani tüm medyaya giden bir
ses kaydını yayımlama cesaretini gösterdiği için genç yaşında ömrü
tüketiliyor... Gazeteciler ve medyanın köhnemiş örgütleri bunu nedense
görmüyor!..
Yani dünyadaki etkili basın örgütlerinin acilen bu olaya el koyması gerekiyor...
Zindan’da solmayan ‘Çiçek!.’
25 Mart 2008’den bu yana cezaevinde olan Hikmet Çiçek’in durumu da
bir o kadar vahim!.. Düşünebiliyor musunuz; TCK’nın “devletin gizli
belgelerini ele geçirme” suçunu düzenleyen 326. maddesinden hakkında
ceza istenmiyormuş ama örgüt üyeliğini düzenleyen TCK’nın 314/2
maddesinden ise tutuklu değilmiş!.. Tam bir komedi!..
Çiçek,
“Dördüncü yargı paketi”nin “İmralı sürecinin bir parçası” olduğuna
dikkat çekiyor... Diyor ki, “Ergenekon cemaat tarafından imal edildi.
Ergenekon davasına damgasını vuran gizli tanıklardır. PKK itirafçıları
Ergenekon’da gizli tanık!.. Bunlar ağır cezalar almışlar ve içeriden
çıkmak için yalana başvurmuşlar. Bunlar KCK davasında da gizli tanık
olabilir.”
Çiçek, 12 Mart 1971’de 14 yıl 4 ay hapis yatmış. 5 yıldır
da içeride!.. Neredeyse 63 yıllık yaşamının 20 yılı zindanda geçmiş...
Yine de dik ve dirençli duruyor...
Peki çıkmayı bekliyor mu
şimdilerde?... Yanıtı karamsar; “Türkiye’nin siyasi ortamı değişmedikçe
Ergenekon’dan da, Balyoz davasından farklı bir karar çıkmaz.”
Efkarlı sesiyle Turhan Özlü
İşte o efkarlı sesiyle kapıda Turhan Özlü görünüyor... Gazetecilerin alkışlı karşılaması bu kez onun için...
Gevrek
ama insana sevgi dağıtan o dost sesiyle kehribarı andıran bir adamdır
Özlü... Sanki çok eski ve bir o kadar da genç ve de dirençli... Yani
yaşamın en eski süzgecinden geçmişçesine olgun...
Yüzünden hiç eksilmeyen iyimserlik, soğuk duvarlar arasında iyice hamurlaşan efkarını dağıtmak için çırpınıyor...
Ulusal
Kanal’ın yayın yönetmeniyken Erdoğan’la Remzi Gür arasındaki ses
kaydını yayımladığı için o da 18 aydır zindanda çile çekiyor... Bakınız,
tutuklanma gerekçesini nasıl özetliyor:
“İşçi Partisi Genel
Başkanvekili Bedri Gültekin, Ankara’da bir basın toplantısı yaptı.
Erdoğan’ın Gür’le yaptığı görüşmenin ses kaydıyla ilgiliydi... Biz de
televizyonda bunu yayımladık. Tek suçumuz bu... Mahkemeye göre o ses
bandı ‘Ergenekon’ tarafından bize özel olarak servis edilmiş!.. Oysa o
ses bandı tüm medyaya gitmişti. Örneğin Milliyet’ten Tayfun Devecioğlu
mahkemede, ‘bu ses kaydı bize de geldi, yayımlamadık’ diye tanıklık
yaptı ama sonuç değişmedi.”
Bir tuzağa da dikkat çekiyor Özlü...
Diyor ki; “Ergenekon için ‘silahlı terör örgütü’ deniliyor ama ortada
tek bir eylem yok!.. O yüzden Danıştay baskınını bu davaya monte edip
‘işte terör suçu’ demek istiyorlar!”
Peki, ‘Ergenekon’dan nasıl bir sonuç çıkar?.. Turhan Özlü şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Hükümetin
elinde bir siyasi takvim var. Dava buna göre yürütülüyor. İçeridekiler
büyük bir takasın unsuru olarak tutuluyor!. Yani olası Anayasa
referandumunda, PKK’lılarla Ergenekon ve Balyoz tutuklularının takası
düşünülüyor. Ancak böylesi bir takasta burası fire vermez. Bizi buradan
ancak halk çıkartır.”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla
Sertel’in organizasyonuyla gittiğimiz Silivri Cezaevi’nde 6 saat
geçirdik... Duyarlılığı için Sertel’e teşekkür ediyorum... Başını kuma
gömen zavallı meslek büyüklerine(!) ders veriyor!..
Biz Silivri’den
gözlemlerimizi yazdık... Ünal Ersözlü ve Tuğrul Keskin ise şiir yazma
konusunda oradan esinlenir§ler mi göreceğiz...
İçeriden yankılanan
çığlığın özetine gelince; Ergenekon tutukluları bu davanın siyasi
olduğunda hemfikir... Bu davanın haksız olduğuna yönelik halktaki
inancın giderek arttığını da görüyorlar. O yüzden toplumsal duyarlılığın
ve tepkinin bu davanın düşmesinde en önemli etken olacağına
inanıyorlar.
Cumhuriyete duyarlı 5 gazetecinin ortak çağrısı da
dikkate alınmalı... “Atatürk’te birleştik” dedikleri için zindanda çile
çeken o gazeteciler de tüm duyarlı yurtseverleri 18 Şubat’ta Silivri’de
görülecek davaya bekliyorlar... Onların çığlığına kulak verin...
Yorum Gönder