Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki patlamayı kim yapmış olabilir?
Salı günü yayınlanan gazetelerde farklı seçenekler ve olasılıkları öne çıkartan haberler arasında Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nun söylediklerinin altını çizmek gerekiyor.
Başbakanın bu konuda –şimdilik- yorum yapmaktan kaçınmasına karşın bölgenin türbülansa girdiğini söyleyen ve o arada patlama eyleminin Türkiye’nin üstünde kalmasını engellemeye de çalışan Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları şöyle:
Orada 2 yıldır bir iç savaş yaşanıyor. Çatışmayı sınır ötesinde tutuyoruz. Mültecileri kamplara yerleştiriyoruz. Bunlar kolay mı sanıyorsunuz?Bir haftada kaç olay önleniyor? Biz kaç geceyi uykusuz geçiriyoruz!
Davutoğlu ,14 kişinin öldüğü patlamadan Türkiye’nin sorumlu tutulamayacağını da söylüyor .
AKP iktidara gelinceye kadar, Atatürk’ün “Yurtta ve Dünyada Barış”ilkesi doğrultusunda yönetilen dış politikamızın gereği, ülkemizin özellikle en uzun sınırı olan ve Hakkari’den Hatay ilimize kadar uzayan güney sınırımızda da trafik kazaları dışında bir olaya rastlanmazdı.
Saddam’ı alaşağı ederek Irak petrollerini kontrolü altına almayı amaçlayan ABD, bu girişimine karşı çıkan Ecevit’i başbakanlıktan düşürmek ve iktidarı Erdoğan’a teslim etmek için her yöntemi denedi.
O iktidarın 10. yılında aralarında Suriye çıbanı da bulunan bir dizi sorun bugün Türk dış politikasının önündedir.
Davutoğlu’na uykusuz geceler geçirten ve Ankara ile Şam arasında giderek kangrenleşen olaylar, Başbakanımızın “Hadi aslan. Şu Esed’e haddini sen bildir!”diye sırtını sıvazlayan; ama bölgede bozulacak düzenin karmaşası içinden El Kaide heyulasının çıkacağını görerek frene basan Batılı dış güçlerin senaryosunun gereğidir.
Güney sınırımızdan kendilerine “Özgür Suriye Ordusu” adını veren isyancılara silah ve cephane taşınmasına kimler aracılık etmiştir?
Önceleri bizim Sağlık Bakanlığımızın ambulansları ile başlayan silah taşımacılığını dile getirerek bu çabaları önlemeye çalışanlara başta bölgenin önemli politikacılarından Adalet Bakanı Sadullah Ergin yalancı yaftası yapıştırmaya kalkmış; ama yaptığı açıklamalar Hatay’da faaliyette bulunan sivil toplum örgütlerinin anlattıkları karşısında geçersiz olmuştur.
Bugün bile, son sınır hareketlerini yerinde saptamak amacıyla Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın özel temsilcisi olarak görev yapmak isteyen CHP Kocaeli Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Hurşit Güneş’e yasak uygulanmak istenilmektedir.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Savaşa girmeyiz” diyor. Ama Esad’ı alaşağı etmeyi kafasına koymuş olan Başbakan’ın bu doğrultudaki derin çalışmalarının da hâlâ sürdüğünü görmezden geliyor.
Topu topu bin kişiyi bulmayan ve çoğunluğu Afrika ülkelerinden getirilen paralı askerlerden oluşan isyancı güçlerin gecelerini Şanlıurfa, Mardin, Hatay illerimizin merkez ya da kasabalarında geçirdiklerini, sınırdaki istikrarsızlık yüzünden bölgede TIR taşımacılığının bittiğini gündeme getirmiyor.
Daha doğrusu getiremiyor.
İttihatçılar da açık açık Birinci Dünya Savaşı’na girelim demiyorlardı ama iki Alman bandıralı savaş gemisinin Boğazlar’dan transit geçip Çarlık Rusya’sının Sivastopol kentini bombalaması Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu oldu.
Güney sınırımıza Silahlı Kuvvetlerimizi alarm haline geçirterek yığacak kadar hangi dış tehlike var da savaş kararı alacak tek yetkili organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisi dışlanıyor?haberguncel.blogspot.com
O Meclis’te Ana Muhalefet Partisi olarak görev yapan Cumhuriyet Halk Partisi’nin en yetkili organında da görev yapan bir milletvekiline sınırda inceleme yasağı konuluyor?
Hem de paralı yabancı eylemcilerin delik deşik hale getirdiği Suriye sınırımızda sahte Türkiye pasaportlular cirit atarken..
Sayın Davutoğlu hamama girenin terleyeceğini önceden hesap etmeliydi!
Yorum Gönder