Utanıyor muyuz, korkuyor muyuz? - Can Ataklı

Sevgili okurlar; geçen hafta yattık kalktık “İmralı’ya BDP’den kim gidecek?” diye tartıştık. Sonunda “Sayın!” Abdullah Öcalan müdahale etti ve “Bu hafta geldiler geldiler, aksi takdirde ben yokum” dedi de düğüm çözüldü. BDP’nin biri “Kürt dinci” biri “Kürt milliyetçisi” biri de “Türkiyeli solcusu” İmralı yolunu tuttu.

Söyleyemiyorlar

Dikkatinizi çekiyor mu, nedense herkes “İmralı” diyor. Orada pazarlık yapılan kişinin adı söylenmiyor. Eğer PKK bir terör örgütü, Abdullah Öcalan da terör liderinin lideriyse, kim, neden korkarak “terörist Abdullah Öcalan’la görüşme” yerine “İmralı süreci” der. Yoksa nedeni korku değil de utanmak mıdır?

CHP’nin tavrı

Kervana CHP de katılıyor. Bugüne kadar CHP sözcüleri hiç “terör lideriyle görüşme” demediler. Onlar da ısrarla “İmralı süreci” diyorlar. CHP’nin korkacak bir şeyi yok. “Terör lideriyle görüşme” tanımını kullanabilir. Eğer her şey iyi olacaksa bu tanımı kullanmak sürece zarar vermez.

Ne konuşuluyor?

Ülkede “barış ve huzurun sağlanması“ elbette hepimizin ortak hedefi. Ancak bunu yaparken terör lideriyle neler konuşulduğunun da açıklanması gerek. Oysa ortada sadece “aman barış sürecine zarar vermeyelim” söylemi var. “Ne olursa barış ve huzur gelecek?” sorusunun cevabı yine yok.

Barış kiminle?

Ama daha önemlisi şudur; “Kiminle barış yapılacak?” Barış için bir savaş gerekir. Peki Türkiye’de kim kiminle savaşıyor? Kürtlerle mi barış olacak yoksa PKK terör örgütüyle mi? Kürtlerle “bilmediğimiz” bir savaş yoksa “barış” için PKK’yı devlet yerine koymuş oluyoruz. Bu ayıbı bize yaşatıyorlar aslında.

Düşman ve suçlu

Türkiye’nin ülke sınırları içinde düşmanı yoktur. Kürtler Türkiye’nin düşmanı değildir, Türkler de Kürtlerin düşmanı değildir. PKK bir terör örgütüdür, suç işlemektedir. Barış düşmanla yapılır. Suçlu ise yargılanır, adalet sağlanır. İktidar, kavramları karıştırarak ülkeyi uçurumun eşiğine getirmiştir.

Öcalan’ın durumu

Yakında resmi hitap tarzı da “sayın” olması muhtemel olan Abdullah Öcalan’ın akıbeti ile ilgili hiçbir şey yok. Başbakan “Biz iktidardayken o serbest kalamaz” diyor ama, hem terör liderinin durumu hiç değişmeyecek hem de barış sağlanacak; bu nasıl olacak? Mantığa çok aykırı değil mi?

Heyetteki isim

Oysa İmralı Adası’nda terör lideriyle görüşen BDP’lilerden birinin resmen olmasa da sohbetlerde “Abdullah Öcalan liderimiz, ne demek o hapiste kalacak, elbette ilk öncelik serbest bırakılması ve halkının başına geçmesidir” diyor. Buna rağmen bir “barış” sağlamak mümkün müdür?

Alıştırmak

İktidar, kendi başlattığı “Kürt açılımı” konusunu bugün “barış yapılacak” aşamasına getirdi. Barışın nasıl olacağını söylemiyor, ancak çok belli ki terör örgütüyle bir anlaşma sağlandı; bunları açıklamak riskli, o nedenle bir alıştırma süresi kullanılıyor. Asıl amaç halkın tepkisinin en aza indirilmesi.

Söylenemeyenler

AKP’lilerin ve yandaşların ifadelerinden anladığımız şu; başta terör liderinin hapishane şartlarının iyileştirilmesi ve kademeli olarak da salıverilme aşamasına gelmesi konusunda anlaşma sağlanmış durumda. Ancak bunun için 3-4 yıla daha ihtiyaç duyulabilir. Daha ötesinde özerk bölge için de anlaşma var.

Tenis maçı

Bütün bu pazarlıklar halka tenis maçı gibi seyrettiriliyor. Tenisi bilenler “en iyi yer tenisçileri arkadan gören yerdir” der. Ortada oturduğunuzda hep topu takip ettiğiniz için kafanız bir sağa bir sola döner. O sırada tenisçilerin hamle hazırlıklarını göremezsiniz. Kafanız sağa sola bakmaktan yorulur. O kadar.

Tam arkada

Maçı bir tenisçinin arkasından izlerseniz kafanızı hiç sallamayacağınız gibi sporcuların hem hamlelerini hem de karşı hazırlıklarını aynı anda görürsünüz. Oyunu daha iyi anlarsınız. Oysa halk ortada oturduğu için sadece kafasını bir sağa bir sola çeviriyor, oyunun tümünü göremediğinden neler olduğunu anlayamıyor.

Sırası geldi

Artık iktidar da, Kürt konusunun tarafları da ne istediklerini, ne olursa barışın sağlanacağını açıkça söylemelidir. Türk halkının da oyalanmaya daha fazla tahammülü olmamalıdır. Muhalefet “kredi açsın” tabii de, her gün bıkmadan usanmadan gelinen noktayı ve varılan anlaşmaları da sormayı ihmal etmesin.

Sevinç çığlıkları

Bu haftaki son notumu da terör lideriyle yapılan görüşmeden vermek istiyorum. Ne mutlu size ki terör lideri, PKK’nın kaçırdığı bazı kişilerin serbest bırakılması için telkinde bulunmuş. Terör liderinin bu ulvi davranışı herhâlde iktidarı ve yandaşlarını ziyadesiyle memnun ve mutlu etmiştir. Sevinç çığlıkları atabilirler.

Hepinize iyi haftalar dilerim.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget