Bir anda hiç beklenmedik bir haber: “167 kişi
yakalanmış...”
Kadın, erkek, çoluk çocuk!..
Gazeteler gözaltına
alınan, yani tutuklanıp içeri atılanların sayısını veriyor, ama adları,
kimlikleri yok!
Olmaz olur mu? Ama yazmıyorlar!
Niye toplamışlar ordan
burdan insanları? Hemen her ilden, ilçeden...
Haberi okurken sorar mısınız,
ne yapmışlar, niye 167 kişiyi toplamış, suçlamışlar!..
Alışıldı bunlara!
Suçla, içeri at! Orda beklesin bir ay mı bir yıl mı? Daha mı çok!..
Yüzlerce
yurttaşımız mahkemeye çıkarılacakları günü bekliyor. Varsın beklesinler. İçerde,
bir sıkıntıları yok nasıl olsa, gerekenler yapılmış! Zamanı gelir yargı önüne de
getirilirler, ne olacaksa olur!
167 kişiyi alelacele toplamanın nedeni ne
olabilir? Bu haberi duyan, okuyan şöyle düşünmez mi; acaba işin içinde bilinmez,
öğrenilmez önemli bir olay mı var? Aldırmazlık da yaygınlaşmış, “Bana
ne, başkalarını ilgilendirir”...
Bana ne, diye diye yıllar geçer
gider. Adalet işlerine yeni bir anlam kazandırmaya kimse yanaşmaz. Yanlış bir
anlayış sürüp gider. Acımaksızın, fazla düşünmeksizin... Bizim dışımızda olan,
nedense pek çoğumuzu ilgilendirmez...
Ben o 167 tutuklanmış insanımıza
seslenmek istiyorum. Ama ne diyeceklerini biliyorum: “Ben de
bilmiyorum, bir şey de söylemediler ki suçumu, kabahati
anlayayım!”Yanıtsız sorularla akıp gider zaman! İçerdesindir,
ele geçmişin bir kez, bir fırsattır, yaşanacak bir denemedir. Bu yüzden topluma
da yararlı olabilir, gerçeği öğrenebilmesine. Ne var ki bugün hapisteki yüzlerce
insanımız bu soruların altından kalkamaz.
İnsanlar yasaların ya da yasadışı
tutumların fırtınasında yaşar gider.
Bir isyan, bir başkaldırma var mıdır,
olabilir mi?
Sen de bilirsin bunu, ama susarsın. Ne demiş büyüklerimiz;
susmak en büyük erdemdir... Sarıl erdemine, yat uyu öyleyse!..
Yorum Gönder