Jandarmanın, jandarmadan Silivri şikayeti

Silivri Cezaevinin bulunduğu bölge jandarmanın sorumluluğunda. Burada duruşmalarla ilgili gerginlikler yaşanırken, son dönemde Jandarmanın tutumu da hayli eleştiriliyor. Jandarmanın sıktığı tazyikli suyun kumlu olduğu yolundaki şikayetler de ayrı bir tartışma konusu oluyor. Duruşmaya katılmak isteyen milletvekilleri de, sanık avukatları da salona giremiyor… Dışarıda tazyikli su, gaz….

Emekli Tümgeneral Osman Özbek, Silivri’deki duruşmalara sıkça giden isimlerden birisi. Ergenekon olarak bilinen davanın başladığı günlerde “Amaç, bir genelkurmay başkanını tutuklatmak” dediği zaman içimden “Osman Paşa’da amma atıyor” diye geçirmiştim.

18 Şubat’ta Silivri’de duruşma salonu çevresinde jandarma ile vatandaş karşı karşıya geldi. Jandarma Genel Komutanlığı’nda genel sekreterlik, genel plan ve prensipler başkanlığı, harekat başkanlığı görevlerinde bulunan Özbek, iki bölgede de jandarma bölge komutanlığını da yürütmüştü. “Silivri’de jandarmanın tutumunu anlatmak istiyorum” dedi. Söz emekli Tümgeneral Osman Özbek’te:

Orada hiç subay bulunmaz mı?
“Genelkurmay başkanının yargılandığı bir dava benim için çok önemlidir.Emekli Subaylar Derneğinin organizesiyle, duruşmayı izlemek üzere Ankara’dan otobüsle Silivri’ye gittik. TEM otoyolunda, yani duruşma salonuna yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta otobüsten indirildik. Saat 06.00 civarında çoğu yaşlı, kadın olan insanlar yağmur altında yürüyerek cezaevinin karşısına geldik. O saatte, rüzgarın,. Yağmurun altında insanları yürütmek doğru mu?

Geldiğimiz noktada bir jandarma engeliyle karşılaştık. Arama kapılarının üzerinde ‘polis’ yazıyordu. Jandarmanın görev yaptığı bir yerde, üzerinde ‘polis’ yazan geçiş kapıları olmasını kabul edemiyorum. Jandarma bu görevi yapıyorsa, orada jandarma yazılmalıydı…

Orada, bir subayla muhatap olmak istedik. Ancak, arama noktasında subaylar bulunmuyor. Bizim muhatap olduklarımız ise yetkisi az olan uzman çavuş ve genç astsubaylardır. İsteklerimizi ve şikayetlerimizi iletmekte, muhatap bulmakta zorlandık. Bir ara bir yüzbaşı geldi ona durumu ilettik. Ancak bir daha da kendisini görmedik. Bizim istediğimiz bir an önce kontrol noktasından geçip duruşma salonu önüne geçmekti. Arama noktasından geçişlerin saat 08.00 başlayacağı söylendi.

Asker, sözünü tutmalıydı
Saat 08.00 olduğunda “açın kapılar” denildiğinde arama noktasından geçiş yine yapılmadı. Oysa, asker söz verdiğinde o kapı açılmalıydı. Gelen herkes söyleniyor ve jandarmaya kızıyordu. Orada jandarmanın yaptığı hukuksuzluk ve işkencedir.

Saat 08.15’e kadar kapı açılmayınca, İstanbul Jandarma Bölge Komutanını arayıp konuyu iletmek, karşılaştığımız muameleyi anlatmak istedim. Ancak herhangi bir rütbeli subaya ulaşmam mümkün olmadı. Bir erle konuşabildim. Not bırakmama rağmen komutanın dönüşü olmadı. Kapılar hala açılmayınca üzüntümüz ve sıkıntımız daha da arttı. Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanını aradım.

Komutana ulaşamayınca, emir subayına, jandarmanın burada vatandaşa kolaylık göstereceğine her türlü zorluğu gösterdiğini, iki saattir soğukta bekletildiğimizi, bize adeta işkence uygulandığını, buradaki yaşananları birinci ağızdan dinlemesi için durumu kurmay başkanına anlatmak istediğimi belirttim. Ancak, aradan neredeyse 10 gün geçmesine rağmen ne Bölge Komutanından, ne de Kurmay Başkanından bir cevap alamadım.

33 yıl görev yaptığım jandarma teşkilatında, bizden sonra gelen kardeşlerimizin bizlere bu vefasızlığı göstermesini kabul etmiyorum. Kendinden sonra gelenlerin aynı hataları yapmamaları için bunları anlatmayı gerekli ve zorunlu gördüm.”

Habur’da teröriste gösterilen saygı

Osman Özbek’e, “Peki asker ne yapmalıydı?” diye sorduğumda, “Jandarma TEM yolunda durdurmak yerine, duruşma salonuna en yakın yerde durdurmalıydı. Açık yapılan bir duruşmaya, vatandaşın en kolay yoldan ulaşması için önlem almak yerine, bu tür engelleri koymamalıydı. Halkla bütünleşmiş jandarmadan beklenen şudur: gelenlere bir çay ikram edilebilirdi. Çünkü gelenler emekli subay, onların eşleri, tutukluların yakınlarıdır. Onların kolaylıkla tuvalet ihtiyaçlarını karşılayacak seyyar tuvaletler yapılırdı. Habur’da teröristlere, Suriye sınırında mültecilere gösterdikleri yakınlığı dörtte biri bile bize gösterilse yeterdi. Ancak bunlar yapılmadı” diyor.

Üç jandarma genel komutanı, iki kurmay başkanının tutuklu yargılandığı davalarda, jandarma teşkilatının çok daha hassas olmasını yalnız Osman Özbek değil, asker eşleri de, duruşmalara katılan emekli askerler de istiyor, bekleniyor. Önceki genelkurmay başkanı, üç kuvvet komutanı ve jandarma genel komutanının tanıklık için geldiği bir günde orada yaşatılanlar açıkçası onları da üzdü. Dilekleri de, 18 Mart’ta bunların yaşatılmaması oldu…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget