Sözlüklerde “ulus” sözcüğünün eşanlamlısı olarak “millet” diye yazar. İkisinin de Fransızca ve İngilizce karşılığı “nation” sözcüğüdür. Bu bağlamda benim için bir sorun yok.
Benim için sorun “milliyetçilik” anlamına gelen “nasyonalizm” (“nationalisme”) sözcüğünde. Çünkü Nasyonalizm (milliyetçilik) sözcüğü, Alman Nasyonal Sosyalist Partisi (NAZİ) yüzünden çok kirlendi. Bu nedenle milliyetçilik sözcüğünü kullanmam.
Türkiye’deki ırkçı Pantürkist ve Turancılık akımlarının irredantist (irredentiste) politikaları yüzünden Milliyetçi sözcüğünü kullanamam.
(İrredantizm: Yurt dışında kalmış soydaşların yaşadığı toprakları anayurda katma doktrini)
Sözcükler anlam değiştirir!
Bütün dillerde sözcükler anlam değiştirir, yan anlamlar yaratır. O zaman sözcüklerin içeriği de değişir. Türkçeden üç örnek verelim:
1) Beğeni: Türk Dil Kurumu’nun sözcüklerini açıp bakacak olursanız, karşılık olarak “zevk” sözcüğünü bulursunuz. Ama dil bilincine sahip birkaç edebiyatçı dışında “beğeni” sözcüğünü “beğenilmek”, “takdir edilmek” anlamında kullanılıyor. Ben beğeni sözcüğünü kullandığım zaman yanına parantez içinde “zevk” diye yazıyorum.
2) Söylem: Bu dilbilimle ilgili sözcüğün yabancı dillerde karşılıkları şöyle: “Diskurs”(Almanca), “Discours”(Fransızca), “Discourse”(İngilizce), “Discourso”(İtalyanca).
Bu sözcük başlangıçta, dilbilimciler ve poetika yazarları tarafından bu anlamlarda kullanılıyordu. Ama enteller (intelektüeller değil) siyasetçiler, gazeteciler ve televizyoncular “söz, konuşma, laf” anlamında kullanmaya başladılar. Geçen yüzyılın en büyük düşünürlerinin başında gelen Mikail Bakhtin’e göre: “Söylem” toplumsal bir olgudur. “Toplumsal öbeklerin, kuşakların, dönemlerin özel bir bilgi ya da iletişim alanında kullandıkları özel dile söylem denir.” Edebiyat alanında “üslup” anlamına da gelir. Siyasetçilerin “Söz, konuşma ve laf” anlamında kullandığı “söylem” ile aralarında hiçbir ilişki yoktur.
3) Gerçekleştirmek: Bu fiil artık “yapmak” fiili yerine kullanılıyor. Ama, sözcüklerde birden fazla karşılığı var: “Gerçekleşmesini sağlamak, gerçek durumuna getirmek, ortaya koymak, uygulamak. “Yapmak” fiilinin bu yazıya sığmayacak kadar çok anlamı var.Gazeteciler, yazarlar, editörler bir sözcük açıp baksınlar.
“Toplantı” yapılır, gerçekleştirilmez. “Maç” yapılır ama gerçekleştirilemez. Yakında “Annem dolma yaptı” yerine “Annem dolma gerçekleştirdi” diyecekler. Derin sığlık “Yapmak” fiilini dilimizden kaldırdı.
Bu türden onlarca örnek verilebilir. Dünyanın her yerinde “dil”i (lisanı) televizyoncular ve spor yazarları ve spikerleri bozarlar. Bizde siyasetçiler ve edebiyatçılar da geri durmuyorlar. Ayrıca siyasetçilerimizin yüzde 99′u Türkçe konuşmayı beceremiyor.
Gelelim Ulusalcılık’a!
Bu yazının CHP’nin ulusalcı kanadıyla, İşçi Partisi’nin ulusalcılığıyla, ulusalcı gençlerle herhangi bir ilişkisi yok. Amaç: “Neologisme” (yeni sözcük) evresini çoktan geçip artık sözlüklere girme düzeyine gelen “ulusalcı”, “ulusalcılık” sözcüklerinin haklarını savunmak ve konuya bir açıklık getirmek.
Tahsin Saraç’ın Fransızca-Türkçe Sözlük’ünde “la Nation”un (1270) anlamı içindeki sayılar, kullanıma giriş tarihlerini gösteriyor):
1.Ulus, millet, halk: La nation turque: Türk milleti, Türk ulusu. 2.Kamu, toplum, topluluk.
“La nation” sözcüğünden türeyen sözcükler :
1) National :(1550) : Ulusal, milli.
2) Nationaliser (1842) : Millileştirmek, ulusallaştırmak.
3) La Nationalisation (1845) : Millileştirme, ulusallaştırma (eylemi)
4) La Nationalite (1808) : Ulus topluluğu, ulusal özerklik, uyrukluk.
Buraya kadar iyi, tehlike bundan sonra başlıyor :
1) National-socialisme : Nazilik, Hitlercilik, Nasyonal Sosyalizm.
2) Nazi, Hitlerci, Nasyonal Sosyalist.
3) Nationaliste (1830) : Milliyetçi, uluscu.
4) Nationalisme (1798) Milliyetçilik, ulusculuk.
Bütün dünyada ilk 4 sözcük sıkıntısızca kullanılıyor ama ikinci 4 sözcük son derece tehlikeli.
Ancak iki grupta da sözcüklerin ırkçılıkla, etnik ayrımcılıkla hiçbir ilişkileri yok.
Ama Nazilerin yaptıkları ırkçılığa giriyor. 1930 yılında ortaya çıkan Irkçılık başka bir sözcük : Rasist (Raciste, ırkçı), Racizm (Racisme, ırkçılık). Irkçılık yasak ama milliyetçilik, ulusculuk yasak değil.
Ulusalcı ve Ulusalcılık’ın anlamı!
Milliyetle ilgili sözcükler meşrutiyetlerden itibaren Türkçeye girdiler. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna, Birleşmiş Milletler’in kuruluşuna kadar bu sözcüklerle ilgili sorun yoktu ama o tarihten sonra “Nasyonalist” ve “Nasyonalizm” sözcükleri aforoz edildi. Ama dikkat ederseniz “Ulusalcı” ve “ulusalcılık”ın Fransızca karşılıkları yok.
Bu iki sözcük benim için herhangi anlamları kapsıyor bakınız: Aydınlanmacı, sol, toplumcu, sosyal adaletçi, eşitlikçi, demokrat, cumhuriyetçi, laik, devrimci ve evrimci, dinin, askerin ve her türlü vesayetin karşıtı, sömürü karşıtı, çağdaş devletçi, antikapitalist, antiemperyalist, antirarist, feminst, antihomofobik, antiseksist…haberguncel.blogspot.com
“Ulusalcı” ve “Ulusalcılık” sözcükleri, dilimizdeki anlamlarıyla yakında başka dillere de girecek, dilciler kendi dillerinde yeni sözcük türetecekler.
Milliyetçi ve milliyetçilik, ulusalcı ve ulusalcılığın sahip olduğu anlamlardan neredeyse hiçbirine sahip değil. Laik, cumhuriyetçi, demokrat olmayan bol miktarda milliyetçi var. Ayrıca Türkiye milliyetçileri, tam anlamıyla laik, cumhuriyetçi ve demokrat değiller. Düşünsenize, R.T.Erdoğan, milliyetçi olduğunu söylüyor ve ulusalcılardan nefret ediyor. Bu kadarı yetmez mi?
Yorum Gönder