Başbakan Erdoğan; AKP'yi kurup iktidara geldikten sonra, "Değiştim!" demişti.
Diğer konularda ne kadar değiştiğini bilmem ama değiştirmediği bir saplantısı var: Cem evlerini yasadışı görmek...
Geçen yıl Hacıbektaş Dostluk ve Barış Ödülü'nü aldıktan sonra, Alevi toplumu adına yaptığım konuşmada; Sayın Başbakan'ı; cem evleri ve Alevilerin talepleri konusunda daha özgürlükçü davranmaya davet etmiştim. Sözlerimi de bir umut taşıyarak şöyle bitirmiştim: "Sayın Başbakanıma bir kez daha şunu söylüyorum: Alevilerin tarihi içerisinde hep sorunları oldu amma Aleviler hiçbir zaman bu ülke için sorun olmadı. Bu gerçeği görünüz."
Belli oluyor ki mesajımız hiç etkili olmamış. Belli ki Sayın Erdoğan; sadece Sünniliğin Suudi merkezli Vehhabi anlıyışını İslam olarak görüyor. Ortadoğu'daki politikası da bunu açıkça gösteriyor.
YA ŞU GÖSTERİŞLİ CAMİLER?
Sayın Başbakan; İslam tarihini ya bilmiyor ya da mezhepçi tepkiyle bilmezden geliyor. Önce şu "Cem evleri kültür kurumudur!" sözüne bakalım.
Sosyoloji göstermektedir ki bütün inanç kurumları; o toplumların kültür kurumlarıdır. Bu yüzden cami de kültür kurumudur.
Şimdi kendisine soruyorum: Çamlıca'ya yaptırmayı planladığı 6 minareli o devasa yapı, İslam'ın neresinde var?
Hazret-i Peygamber; böyle apartmanlardan yüksek minareler mi yaptırmıştı?
Elbette ki hayır...
Kuran-ı Kerim'de, "Namazı camide kılacaksınız!" diye bir emir veya yönlendirme yok iken bugün her caddede bir cami yapılmıştır. Bu gösterişli camiler; bu gösterişli ramazan namazları (teravih) sonradan yapılan eklemelerdir; yani kültürdür. Amma bugün kabul edilmiş, hak haline gelmiştir.
Ayrıca, "Kelime-i Şahadet" ile "Zekât" dışındaki Sünni ibadet biçimleri; eskiden de değişik biçimlerde var olan kültürel kurumlardı. Ama bugün onları bu yüzden yok saymaya; reddetmeye kalkışmak; aklımızdan bile geçmez.
CEM EVLERİNİN TARİHİ
Başbakan Erdoğan bilmiyor diye, tarihte cem evleri yok değildir.
Önce şunu açıklayayım: İslam dini 610 yılında Mekke'de tebliğ edilmeye başlanmıştır. İlk cami ise Medine'de 13 sene sonra yapılmıştır. Bu 13 sene içinde Müslümanlar ibadetlerini evlerinde yapmışlardır. Kim çıkıp da bu ibadetler evlerde yapıldığı için değersizdir, diyebilir?
İşte cem evinin tarihi ta buraya kadar uzanır.
Anadolu'daki Aleviler; devlet yönetiminin içinde yer alan Sünni din adamlarının katı Muaviyeci tavrı yüzünden kendi ibadetlerini; tıpkı ilk Müslümanlar gibi büyük evlerde yaptılar. Daha sonra kurdukları dergâhlardaki "meydan evi"ni cem evi olarak kullandılar. Buradaki ibadete cem denilmiştir. Tanrı'ya secde anlamına gelen cem törenine halka namazı adı da verilmiştir. Ama bunun biçimi; Sünni namazdan farklıdır. Farklı olmasaydı o zaman Alevilikten zaten söz edemezdik.
Alevi kadınla erkeğin; belli bir düzen ve disiplin içinde ibadet ettikleri meydan evleri, daha Selçuklu Devleti zamanında Antalya-Elmalı'daki Abdal Musa Dergahı'nda, Hacı Bektaş Veli Dergâhı'nda, Eskişehir'deki Seyit Gazi Dergahı'nda yer almıştı.
Tarihi varlığı ortada olan cem evlerini; "kültür" diye yok saymaya kalkışmak asla İslam'ın adalet ruhuna uymaz.
Ayrıca; milyonlarca Alevi; cem evini, dinsel hak olduğu kadar "demokratik hak" olarak da istemektedir.
Başbakan Erdoğan; bu demokratik talebin karşısına Sünni zihniyeti dikmekle ne yapmak niyetindedir?
Yoksa Alevilerin kızıp, "Arkadaş, biz Müslüman değiliz; başka bir dindeniz. Verin bizim dinimizin ibadethanesini!" diye sokağa dökülmesini mi istiyor?
Yorum Gönder