CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te 5N 1K programında Cüneyt Özdemir'in soruların yanıtlarken;
“İmralı sürecinin hiçbir tarafında bulunmuyoruz. Akil adamlardan oluşan bir heyet kuralım. Görüşmeleri devlet görevlileri değil, akil adamlardan oluşan heyet yapsın.” Dedi.
Kimdir veya kimlerden oluşacaktır bu akil adamlar? Yani onların dışında kalanlar akılsız mıdırlar?
Sanırım bu akil adamlar ve yol haritası sözleri de APO denen alçaktan çıkmıştı. Bu sözleri duymaktan nefret ediyorum.
Halen bu katili zafer kazanmış bir hükümdar yerine koyarak yanına gidip devlet adına bir çeşit pazarlıklar nasıl yapılabilir?
İster akıllı, isterse akılsız adamlar olsunlar, beni temsil eden devlet adına konuşma yapamaz, yapmamalıdırlar.
Bir ülkenin gururu nasıl ayaklar altına alınır?
Sanki ülkemiz resmen bir savaş kaybetmiş te” aman” diler gibi.
İktidara yakın basından öğrendiğimize göre, bu kadar itibardan sonra İmralı’daki cani villasından emirler buyuruyormuş.
PKK-PYD’ye: ‘Enerjinizi Araplarla işbirliğine ve Türkiye ile dayanışmaya verin, hatta bir adım ileri gidip PYD’nin gerekirse şiddeti kullanmak suretiyle Esed (Esad) yönetiminin yanında yer alan unsurları bastırın .”Diye haber salmış teröristlerine.
ABD, PKK ve başbakan Erdoğan ile bu konuda anlaştıkları ayan beyan ortaya çıkıyor böylece. Haaa! Bir de Türkiye’ye bir kedi bile vermem diyen, PKK’yı koynunda besleyen, başbakanımızın kadim dostu Barzani peşmergebaşı var tabi.
Hafızalarımızdan silinmedi ve silinemez. Barzani, 2006 yılında sınır ötesi hareketi için Mehmetçiğin sınırda tertiplenmesi üzerine bize tehditler savuran hain değil miydi? "Bizi engellemek isteyenler problem ve engellerle karşılaşır. “Diyen o değil miydi?
Saddam zamanında aman dileyen Barzani şimdi ülkemize her geldiğinde Başbakan Erdoğan tarafından hürmet, izzet ve ikramla konuk ediliyor, devlet başkanlarına uygulanan bir protokolle ağırlanıyor.
Bülent Arınç terörist başı ile MİT Müsteşarının görüşmeleri meydana çıkınca "Biz teröristle, örgütle pazarlık yapacak namussuz, şerefsizlerden değiliz." Derken
Başbakan Erdoğan ise bunların asılsız iddialar olduğunu bu iddiaları ispatlamayanın şerefsiz olduğunu söylemekteydi.
Artık ayan beyan, ortada, İmralı’ya olan ziyaretleri bilmeyen kalmadı.
Eee! Şimdi ne oldu bu sözler unutuldu acaba?
Birde şu var ve çok önemli.
Ameliyat olan Ergin Saygun'a yaptığı ziyaret ile ilgili Başbakan Erdoğan, "Şu anda insani bir görevi yapmanın mutluluğu içerisindeyim. Bir başka subayımız ve astsubayımız olabilir yada bir başkası olabilir. Aynı şeyi onun içinde yaparım “diyor.
(Geçen yazımda bir teşbih demiştim. Önce öldür, sonra mendil al karşısına geç ağla misali.)
Mademki bu kadar ince düşünceli ve insaniyetten bahsediyor o zaman suçsuz yere esir tutulan onca komutanı, askeri, siyasetçi ve aydını hatta milletin oyları ile seçilen milletvekillerinin, gazetecilerin zindanlarda ömür tüketmelerine nasıl gönlü razı oluyor?
Başbakan söylediklerinin bazen tam tersini söylüyor. Mesela birkaç gün önce yargıdan şikâyet ederken bugün “Yargı kendi görevini yapıyor. Yürütme olarak biz üzerimize düşen görevi yapıyoruz. Yargı ve yürütmenin daha rahat çalışabilmesi için eğer yasal düzenlemeler gerekiyorsa da o zaman yasama üzerine düşen görevi yapacaktır.” Diyebiliyor.
Biraz bayatlamış söz olsa da yine diyeceğim. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu Sayın Erdoğan?
AYDINLIK GAZETESİ
Bugün Aydınlık kocaman manşetle Cilvegözü’ndeki olay için “Bomba Türkiye’den Suriye’ye gidiyordu diye duyurmuş.
Bence de öyledir.
Mehmet Faraç “Cilvegözü’ne kim göz yumdu” başlıklı yazısında çok detaylı anlatmış.
Sınırlarımız yolgeçen hanına dönmüş. Hele Başbakanın beslediği Suriyeli teröristler var ya, Hatay ve Gaziantep’te tamamen terör estiriyorlar. Evlerde sık sık bombaların patladığını yine basından öğreniyoruz. Meğer bu asi teröristler evlerde bomba üretiyorlarmış. Bundan ötürü Hatay halkı çok rahatsız ve huzursuz.
Mehmet Faraç’ın yazısından öğrendiğimize göre imal edilen bombalar Hatay ve çevresinden çalınan ve üzerine Suriye plakası takılan araçlarla Suriye’deki dinci militanlara gönderiliyormuş.
Doğrudur zira Aydınlıkta hangi haber çıksa, önce hükümet yetkilileri tarafından inkâr edilse de mutlaka doğru çıkıyor.
2011 yılında Başbakan Almanya ziyaretinde tüm belgelerini, tüm delillerini somut bir şekilde ortaya koyduğumuz halde Avrupa’nın kimi ülkelerinde terör örgütüne destek vermelerine anlam veremiyorum diyordu. Şimdi bende onun Suriye’deki terör örgütüne destek vermesini anlayamıyorum.
Bu aslında Suriye ile gizliden savaşmaktır ve de Kürdistan’ın kurulması için katkıdır.
Bakınız başbakan başarılı firmaların ödüllendirildiği toplantıda PKK ya nasıl çatmıştı.
2012'yi final yılı ilan eden terör örgütünün bunu bir yıl ertelemek zorunda kaldığını hatırlatan Erdoğan, "Şimdi finali bir yıl uzatmışlar. Avcunuzu yalarsınız. Ya insan gibi yaşar bu milletin içinde barınırsınız ya da kendinize yaşayacak ülkeler bulursunuz. Veya mağaralarda yaşar inlerinizde kalırsınız. Biz sizi inlerinizde buluruz" demişti.
Ee,..Şimdi ne oldu da terörist başınla bir masaya oturuyorsunuz diye sormazlar mı insana?
Demek ki final 2013 te olacakmış ha?
Ben de diyorum ki Türkiye’yi bölmeye kalkanlar avuçlarını yalayacaklardır.
Ne yahu? Vatanı bölmek, rejimi değiştirmek manavdan bir kilo patates almaya mı benzer sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz beyler yanılıyorsunuz. Bu o kadar basit değildir.
BDP eş başkanı Gülten Kışanak, "Dümdüz bir yolumuz var. O da demokratik cumhuriyet, özerk Kürdistan'dır" diyor.
Aç tavuk kendisini buğday ambarında görür misali.
Tüm bu olanlar karşısında CHP önceki Genel Başkanı Sn.Deniz Baykal üç yıllık sessizliğini bozarak basına kapalı olarak milletvekillerinin katıldığı bir konuşma yaptı. Konuşma metni basında yer aldı.
Nefis bir konuşma olmuş. Ondan beklenen buydu elbette. Katılmadığım bir tek şey var ki o da CHP’nin anayasa tuzağına düştüğü sözleridir.
Başbakanın ne yapmak istediği iki senedir bellidir. Politika ile biraz ilgisi olan bunu herkes anlamıştı ama ne yazık ki YCHP anlayamamış.
Vakit geçmek üzeredir, simden sonra yapılacak tek şey halka olanları bütün açıklığı ile anlatmak ve Atatürk’te birleşmektir. CHP tüm Atatürk ideolojisinde olan partilerin önderi olmalı ve misyonunu adına yaraşan biçimde yapmalıdır.
Bence belediye seçimleri filan, falan değil ilk önce vatanı bu durumdan kurtarmak gereklidir. Yoksa her zaman dediğim gibi ileride ne parti kalacaktır ne ulus devlet ne de vatan.
Kimlerle dans ettiğimizi bilmemiz gerek.
Şimdi o MAO’ cuydu, bu Hizipçiydi deme zamanı değildir. Son çaremiz Atatürk’te birleşmek ve gücümüzü göstermektir. Atatürk diyenleri bir şemsiye altında birleştirmektir.
Gün alanlara inme günüdür.
Gün eylem ve birlik günüdür.
Gün, YA İSTİKLAL YA ÖLÜM günüdür
.Uyanın artık uyanın.
Yorum Gönder