Acıları gömmek, silahları bıraktırmak için yola çıktık diyorsun.
Sen söyleyip.
Sen dinliyorsun.
Sen çalıyor.
Sen oynuyorsun.
Sinop’ta, Samsun’da; “acıları dindirmek maskesi altında ülkeyi bölmek için yola çıktığın” algılanıyor.
Bölücü!
Dön bir bak.
Sinop’ta ne oldu!
Samsun’da ne oluyor?
Xxx
Gidip Mardin’de “bölücülere, şirin, sempatik, sevimli görünmek” için “Ben Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alırım” diyorsun. Fakat İmralı’da görüşme yaptığın Abdullah Öcalan da kalkıp “Ben de Kürt Milliyetçiliğini ayağımın altına alırım” demiyor.
Abdullah Öcalan’ı kurucu önder kabul etmiş Kandil’deki bölücü de demiyor.
Pariste’ki bölücü de…
Londra’daki bölücü de…
Erbil’deki bölücü de…
Onlar; “Biz de Kürt Milliyetçiliğini ayağımızın altına alır
çiğneriz. PKK silahlı terörü hataydı, Türk ve Kürt annelerden özür
dileriz” demiyorlar.
Xxx
Samimi, dürüst, adil algılansın diye “Barış Süreci” adını taktığınız filmin sonunda kurulacak “Özerk Kürdistan yönetiminde önemli koltukları kapabilmek için”
bugün İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşme kuyruğunda öncelik almaya
çalışan BDP’nin başkanları, eş başkanları,eski feodal Kürt ağalarının
oğulları ile kızları olan milletvekillerinden tek bir tanesi dahi
çıkıp, “Kürt Milliyetçiliğini ayak altına alırız, yeter ki analar ağlamasın” demiyorlar.
Bir tek sen bağırıyorsun.
Türklüğü ayak altına alırım.
Onlar da bağırıyorlar.
Kürtlüğü baş tacı ederiz.
Sen Doğu Anadolu illerine “camilerde Türkçeden vazgeçilsin Kürtçe vaaz verilsin” talimatı gönderiyorsun. Onlar ise “ne gerek var burada herkes Türkçe biliyor, 80 yıldır Türkçe verilen vaazları herkes anlıyor, dini inancımızda bir gerileme yok ” demiyorlar.
Xxx
Senin ayak altına aldığın birleştirici bütünleştirici milli duyguyu
onlar baş tacı ederek Sinop’a geldiler. Çay bahçesi sahibi işyerini
kapattı, Büyük bir Türk bayrağı asarak gelenleri kınadı. Sonra Sinop’un
Sakarya Caddesi’nde dükkanlar Türk Bayrakları ile donatıldı.
Sonra da öğretmenevi kuşatıldı.
Türk bayrağı oraya da asıldı.
Gelenler, öğretmenevinden çıkamadılar, 9 saat sonra polis gücü ve panzerle kurtarılıp Samsun’a gönderildiler.
Samsun’da da aynısı oldu.
Xxx
Demek ki halk, sizin “barış süreci” dediğinizi “silahların bırakılması olarak” algılamıyor.
Ülkeyi bölmek diye algılıyor.
Sizin çözüm dediğinizi halk, “Doğu Güneydoğu Kürtlerin! Vatanın geri kalanı hem Kürtler ve Hem Türklerin olacak!” diye algıladığı için “Sinop’u terk edin ve Samsun’a ancak Atatürk çıkar” diye ancak panzerle durdurulabilecek tepki yükseltiyor.
“Kürt sorununu” diyorsunuz.
“Türk sorunu” yarattınız.
(uyan borsu)
Bavulcu
“Vagon lazım”
dedi!
Göçen haftanın canlı gündemi içinde satır arlarında kaynayıp gitti. Uyaran bir haberdi. Şu ünlü düzmece “Balyoz Davası Bavulu”nun getirilip yayınla diye verildiği Gazeteci Mehmet Baransu, “Bu iktidarın çaldıkları ve soydurduklarının belgeleri bir vagonu dolduracak kadar çok”
demeye getiren cümleleri TRT İstanbul Radyosu’nda söyleyince; o program
yayından kaldırıldı. Baransu’nun iktidarı eleştirdiği için programın
kaldırılmasına neden olan sözleri şöyle: “28 şubat 13 yıl sonra
yargılanıyorsa bugünün hırsız işadamları, hırsız bürokratları da
yargılanacaktır. Türkiye şu anda arka odalarda ihale dağıtarak
soyuluyor”
Yorum Gönder