İşin özü uzun tutukluluk değil! - Necati Doğru

Vicdanı olanlar görüyor. Gerçekten bağımsız, bağlantısız, peşin hükümsüz bakanlar da söylüyor. 
İşin özü; uzun tutukluluk değil.
İşin özü; siyasi davalar.
İşin özü; kanunsuz aramalar.
İşin özü; yasaya aykırı el koymalar.
İşin özü; sahte delille suçlamalar.
İşin özü: uydurma CD’ler.
İşin özü; kurgulanmış gizli tanıklar.
İşin özü; gerçek kanıtları gizleme.
İşin özü; haksız yargılamalar.
İşin özü: adaletin hançerlenmesi.

İşte duyuyorsunuz; başlangıçta “ben bu davların savcısı olurum” diyen Başbakan bile 4 yıl sonra bugün TV’ye söyleşiye çıkıyor ve “ Türk Silahlı Kuvvetleri’ne terör örgütü, Genel Kurmay Başkanı’na (hapiste tutuklu orgeneral İlker Başbuğ’u kastediyor) terör örgütünün başı dediğin zaman tarih bu tanımı yapanı affetmez”  demek noktasına geldi.
İyi ki geldi.
İşin esasına geldi.

Xxx

Fakat nedense: öbür yandan da sadece hep “uzun tutukluluk süresine” vurgu yapıyor ve “Teröristi bile bir kapıdan alıp diğer kapıdan bırakıyorsun. Genel Kurmay Başkanı’nı niye içeri atıyorsun arkadaş” diye yargıçlara kızıyor.
O yargıç sabah kalksa!
Başbakan kızıyor dese!
Uzun mahkumluk kararı verse.
Uzun tutukluluk bitecek.
 Başbakan’ın da yargıçlara, savcılara kızgınlığı böylece son bulsa bile “vicdanlar huzura kavuşacak”  öyle mi! Uzun tutuklu oluştan uzun mahkum oluşa geçilince adalet yerini bulacak, öyle mı?
Balyoz davası kararı çıktı.
Uzun tutukluluk bitti.
 324 subay; 13 ile 20 yıl arasında değişen toplam 5 bin 276 yıla mahkum edildiler. İçlerinde işi daktilo ve söyleneni bilgisayarda yazmak olan sivil hanım memur Güllü Salkaya’ya bile 16 yıl, HAVALSAN’ın sivil Genel müdürü Prof. Dr. Omer Faruk Yarman’a 13 yıl 4 ay hapis verildi, uzun tutukluydular uzun mahkumlar oldular.
İşin özü kanıyor!

Xxx

Bu kanama sel oldu; vicdanları boğmaya başladığı için olsa gerek; Başbakan bile “Yapılanlar yenilir yutulur şeyler değil… Tarih affetmez…” türü isyancı sözler ediyor.
Tarih dediğiniz nedir?
Soyut bir kavram.
Tarihi kişiler yapar.
Türk Ordusu’nun geçmişinde darbeler var diye yola çıkıp, bugün “yapılmamış bir darbenin” davalarını vicdanın ve hukukun filitrelerinden geçmemecesine; uzun tutuklulukları uzun mahkumiyetlere dönüştürmeyi seyredenleri de tarih bağışlamaz.

Xxx

İyi hukukçuları dinliyoruz,
Bakın neler diyorlar:
Kanunlardan şikayet var.
Şu kanun eksik.
Şu kanun yetersiz.
Türkiye’de kanunlarda hiçbir eksik, kusur yok.  Türkiye’de hakimler, yargıçlar ve savcıların ahlaki ve vicdani sorumlukları sorunu var.
Kanaatle mahkumiyet veriyor.
Başbakan bile isyan etti!
İşin özü:uzun tutukluluk değil.
İşin özü: Türkiye’de adalet kanıyor.


(uyan borusu)

Tarihi bina
yangın raporu!

Galatasaray Üniversitesi’nin kullandığı tarihi bina neden yandığı üzerine çoğu bilgilendirici ve tutarlı uzman görüşleri yayınlandı. Binanın elektrik tesisat sistemi yenilenmemiş. Bu tip tarihi yapılarda alınması gereken önlemler alınmamış. Üniversite çalışanları, “muhtemel yangın riski” konusunda eğitilmemiş. Yangının bir profesörün ısınmak için odasına evinden elektrik sobası getirdiği ve bu sobanın yükünü de sistem çekemediği için kontak doğup binayı kül ettiği de söylendi, yazıldı. Bu profesör, iktidara yakın bir gazetede yazı yazdığı için mi İstanbul İtfaiye Müdürlüğü, bugüne kadar “yangının nedeni şudur” diyecek bir rapor yazmadı?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget