Çünkü dün, Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ne bombalı bir saldırı gerçekleştirildi ve iki kişi öldü.
İşin ilginci ne biliyor musunuz?
Patlama öncesi bölgede elektrikler kesilmiş...
Bu nedenle MOBESE kameraları kayıt yapmamış!
Bugün Türk ve dünya medyası nasıl başlık atacak bilmiyorum ama; benim başlığım belli:
Elektrikleri kim kesti; MOBESE’yi kim kararttı?
Saat 14.10’a kadar çeşitli televizyon kanallarında yirmiye yakın yorumcu dinledim.
Bazılarına göre saldırıyı El Kaide yapmıştı! Çünkü 2011’de Pakistan’da öldürülen El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in damadı, ABD’nin tüm dünyada aradığı Süleyman M’nin CIA-MİT operasyonuyla Ankara’da yakalandığı haberi bir gazetenin sürmanşetindeydi.
Bir grup yorumcu ise, saldırının Suriye’nin İsrail tarafından bombalanmasına tepki gösteren İran’ın işi olabileceğini söyledi.
Bazıları doğrudan Suriye’yi suçladı: Esad yönetiminin ABD’ye ve Türkiye’ye gözdağı verdiğini belirtti!
Bir yorumcu da “Bu saldırı İsrail’in işi... Suriye’ye başlattığı ve İran’la sürdürmek istediği saldırılarında ABD kamuoyunu yanına almak için gerekçe yaratmaya çalışıyor” dedi.
Sosyal paylaşım sitelerinde ise eylemi Rus derin devletinin yaptığını iddia edenler bile çıktı!
Ne ilginçtir ki hiçbiri!
Peki; bu neyi gösteriyor?
Çevremizin “düşman”la örülü olduğunu!
“Komşularla sıfır sorun” iddiasıyla yola çıkan bir Dışişleri Bakanı’nın yönetiminde, “sorun yaşamadığımız” komşumuzun kalmadığını...
Artık önemli olan “ulusal onur” falan değil; herkesin gözü birbirinin toprağında!
Bizim hâlimizi düşünün:
İsrail önceki gün değil de üç yıl önce Suriye’yi bombalasaydı, Başbakanımız ne derdi?
O İsrail’e bir “one minute” daha çekmez miydi?
“Dost ve kardeş Suriye halkının ve elbette Esad yönetiminin yanında yer aldıklarını” söylemez miydi?
Elbette söylerdi.
Peki; bugün neden söylemiyor?
Kendi dünya görüşlerine göre, “Elin Yahudi’si, Müslüman kardeşlerimizi bombalıyor” ama bizimkilerden“tık” çıkmıyor!
Peki neden?
Çünkü satranç oynuyorlar!
Durdukları yer bunu gerektiriyor...
Sırtlarını dayadıkları “büyük ülkeler”, “Sus, konuşma” diyor!
Sahi; patlamanın yaşandığı saatlerde Ankara’da elektriği kim kesti; MOBESE’yi kim kararttı?
Son bir ayda binlerce kilometre yol katettim, on bir konferansa ve panele konuşmacı olarak katıldım.
Oysa yeni roman için çalışmam, kendime zaman ayırmam gerekiyor.
Bu yüzden uzunca bir süre bu tür toplantılara katılmayacağım.
Geçici bir süre için noktayı, İstanbul CUMOK‘un (Cumhuriyet Okurları Platformu) yarın Kadıköy‘de düzenleyeceği konferansla koyuyorum.
Aden Otel‘deki buluşma saat 10.00‘da kahvaltıyla başlayacak, ben ise 12.00‘de orada olup “Demokrasinin Neresindeyiz?” sorusunun yanıtını aramaya koyulacağım. Söyleşinin ardından ise kitaplarımı imzalayacağım.
Siz sevgili dostlarımı orada görmekten onur duyacağım.
İnternet siteleri 35 kişinin yakılarak katledildiği Sivas Madımak Oteli katliamının ilk kez gün ışığına çıkan fotoğraflarını yayınladı. Saatlerce süren video görüntülerinden dondurulduğu anlaşılan bu karelerde, Madımak Oteli’ne gidenlerin arasındaki elleri bidonlu ve sakallı adamlar dikkat çekiyor. Sorum, görüntüleri on dokuz buçuk yıl sonra servis edenlere:
Bu çok önemli belgeleri bunca süre adaletten gizlemek de “katliam suçuna ortak olmak” değil mi? Ve bu görüntüleri davanın zaman aşımına uğramasından sonra yayınlıyor olmanızın nedeni ne? Amacınız yeni bir provokasyon mu?
Yüzlerce subayı içeri tıktıran e-posta, ABD’den gönderilmiş!
Yüzlerce subayın İzmir’de tutuklanmasına neden olan “Askeri Casusluk ve Fuhuş Soruşturması”nın açılmasına neden olan e-postanın da tıpkı diğer önemli soruşturmalardaki ihbarlar gibi ABD’den gönderildiği ortaya çıktı.
“Bağımsız” isimli yeni haftalık haber dergisinden Ahmet Çınar’ın haberine göre, İzmir’deki davada soruşturmayı başlatan 10 Ağustos 2010 tarihli e-posta ihbarı ABD’nin Baltimore kentinden yollanmış... İddianamenin girişinde yer alan “İzmir Emniyet Müdürlüğü ihbar hattına 10. 08. 2010 tarihinde 108.3.215.165 IP ve haleizmirhale@hotmail.com adresinden gönderilen e-mail ihbarında” diye başlayan ifadelerdeki 108.3.215.165 numaralı IP adresi, ABD’nin Maryland eyaletine bağlı Baltimore kentinde bulunuyor.
Askeri casusluk davasının ilk ihbar e-postasının ABD’den gönderilmesi, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaları hatırlattı.
O davalarda da, bazı ihbar mail’leri ABD’nin ve Hollanda’nın değişik kentlerinden gönderilmişti.
Ve nasıl oluyor da o isimsiz e-postalara bu kadar çok itibar ediliyor?
Yorum Gönder