Adam aranıyor! - Hasan Pulur

Babası oğluna kızınca “sen adam olamazsın!” dermiş... Bir, üç, beş... Oğlan buna, şimdikilerin Türkçesi ile “hırs” yapmış, çalışmış çabalamış, önemli rütbelere, makamlara gelmiş; bir gün babasını çağırtmış, babası içeri girince, yer göstermiş:
“Otur baba, otur!”
“Hani benden bir şey olmaz derdin ya, bak gör!”
Adam içini çekmiş:
“Ben sana adam olamazsan derdim; olamadın!”
“Paran, pulun, şöhretin olsa da adam olamadın, olsaydın babanı ayağına çağırmazdın, kalkar sen gelirdin.”
Bazılarını görünce aklımıza bu fıkra geliyor ve Rudyard Kiplink’in “İF” şiiri, Ahmet Bağışgil şiiri “eğer” adıyla çevirmiştir.
“Eğer” diye başlar:
Etrafındakiler itidallerini kaybettiği ve kabahati de sana yüklediği zaman,
Eğer sen itidalini muhafaza edebilirsen,
Bütün insanlık senden şüphelendiği zaman, sen kendine güvenebilir,
Ve onların şüphelerini de hoş görebilirsin.
Eğer sen bıkmadan usanmadan bekleyebilir,
Yahut sana yalan söylendiği halde, sen yalan söylemezsen,
Veya senden nefret edildiği halde, sen nefrete kapılmaz,
Bununla beraber ne pek fazla doğruluk, ne de ukalalık taslamazsan,
* * *
Eğer hülyalara dalabilir fakat kendini hülyalara fazla kaptırmazsan,
Eğer düşünebilir ama düşünceleri gaye edinmezsen,
Eğer zafer ve felaket ile karşılaşabilir de,
Bu iki sahtekâra aynı şekilde davranabilirsen,
Eğer söylediğin hakikati, aşağılık insanlar, budalaları tuzağa düşürmek için
Tahrif ettiği zaman onu işitmeye katlanabilirsen...”
* * *
“Eğer” böyle devam edip gider; hele son dizeleri:
“Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı katledilen mesafeye değer,
Altmış saniye ile doldurabilirsen...
Senin olur her şey dünyayı senin olmuş bulursun,
Bundan daha fazlası var oğlum ADAM OLURSUN.”
* * *
Var mı böyle bir adam aranıyor.
Müracaat, sahne-i siyaset!

Hasan Pulur/Milliyet
    10 Eylül 2011