Bir grup yazar ve gazeteci Diyarbakır’da BDP’lilerle kahvaltı sohbeti yapıyor.
Abdullah Öcalan’ın “Barış Konseyi kurulması için ‘heyetle’ mutabakata vardık” sözünün hemen ardından gelen Silvan saldırısının neye delalet olduğunu soruyorlar...
Radikal’de Ezgi Başaran’dan aktarıyoruz...
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş anlatıyor...
“İkişer sayfalık üç protokol hazırlamıştı Öcalan... Bunlardan biri ateşkes, diğeri PKK’nin silahsızlandırılması, üçüncüsü ise yeni demokratik anayasa sürecinin genel ilkelerini kapsıyordu. İnce detaylar yoktu. Bu protokollerin anayasayla ilgili olanında muhatap BDP’dir. Diğer ikisi için İmralı ve Kandil... Protokoller PKK’ye iletildi. Onlar uygun gördükleri 2-3 değişiklik yaptı ve son maddesi PKK’nın silahsızlandırılması olan protokolleri kabul etti. Şimdi top Öcalan’la görüşen devlet heyetindeydi. Heyet bu protokolleri hükümete iletirken Öcalan’ın bir isteği daha olmuştu. Eğer televizyonda Başbakan’dan, ‘Biz silahsız çözümden yanayız, Kürt sorununun çözümü ancak siyasetle mümkündür’ gibi bir demeç duyarsa Öcalan, bunu Başbakan’ın protokolleri kabul ettiğine dair bir mesaj olarak alacak ve örgütü 1 hafta içinde belli sınıra çekecekti. Bunu taahhüt etmişti. Ama Başbakan’dan Öcalan’a işaret niteliği taşıyacak öyle bir mesaj gelmedi...”
Başbakan’dan sinyal gelmeyince katliamlar başlamış...
Başbakan hâlâ “Terörle mücadele, siyasetle müzakere” diyor.
Batı ülkelerindeki deneylerle sabittir.
Terör örgütü silah bırakmadıkça müzakere sonuç vermez.
Müzakerede istenen tavizi vermezseniz silahlar yeniden patlar.
Yukardaki olay bu konuda yeterince ders vermiyor mu?
Rock festivalinde sahne alan CHP milletvekili Emrehan Halıcı, “Rock, sisteme bir eleştiri, bir başkaldırının müziğidir” demiş.
Ne diyelim? “CHP sistemi eleştirmiyor, sisteme başkaldırmıyor” diyenler utansın!
Fahrettin Fidan
Doktora yapmış, iki üniversite bitirmiş gençler TBMM’de vekil şoförü ya da hizmetli olabilmek için başvuruda bulunuyormuş.
Böyle kaliteli parlemento dünyanın neresinde var...
Haldun Ertem
Nedim’e çamur...
Taraf gazetesinin emniyet kökenli yazarı Emre Uslu, son yazısında arkadaşımız Nedim Şener’in üzerinde kuşku yaratmaya çalışıyor.
Nedim, “OdaTV ile hiç ilişkim yok”, demiş ama ilişkisinin olduğunu gösterir telefon irtibatları varmış. Kitabının taslak nüshası oradan çıkmış. Nedim kitabını neden Uğur Dündar’dan saklamış da OdaTV’den saklamamış? Bunlar suç mu? Suç... Çünkü OdaTV Ergenekon’un terminaliymiş... Bu hükmü kim vermiş? Emre Bey’in kendisi... Hapisteki arkadaşımızın yanıt veremeyecek durumda olmasından istifade ederek atıp tutmak, çamur sıçratmak etikle, adalet duygusuyla bağdaşır mı? Taraf gazetesi ve yazarı bu değerlerden haberdar mı?
Perşembenin gelişi!
Nasıl ki perşembenin gelişi çarşambadan belliyse doğayı talan ederek ve adeta denizin önüne set çekerek yapılan Karadeniz otoyolunun da sancılar yaratacağı belliydi. Kentlerin kıyıyla ilişkisini keseceği, doğal dengeyi bozacağı otoyolun yapıldığı tarihlerde (Bu sütun dahil) pek çok yerde yazıldı. Mesut Yılmaz’ın önayak olduğu bu otoyolun müteahhitlere para pompalamak için icat edildiği de çok söylendi. Ne var ki bunları yazanlar “yatırıma karşı çıkıyor” diye susturuldu. Bölge halkı yolla birlikte refah geleceği masalına inandırıldı. Halk yolun getireceği felaketleri göremedi. Bilim adamlarına değil popülizm peşindeki siyasetçiye inandı.
Son sel baskınından sonra ne diyor Rize’nin AKP’li Belediye Başkanı Halil Bakırcı?
Efendim, sahil yolu denizden 70 santimetre yüksek yapılmış da, şehrin sular altında kalmasının nedeni buymuş. Yol bir hataydı.. Ancak aradan geçen yıllarda suyun denize ulaşmasını sağlayacak drenaj yapılsa sel baskını önlenebilirdi. Bunu da akıl edememişler...
* İzmir Yöneliş Koleji tüm okullara örnek olsun...
26 Eylül tarihi İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda 1932 yılında toplanan Türk Dil Kurultayı’nın yıldönümü ve Dil Bayramı’dır...
İzmir Yöneliş Koleji öğrencileri bu vesileyle
‘Dilimiz Kirletilmesin’ isimli bir kampanya başlattılar, “Türkçesi varken, Türkçesini kullanalım” çağrısı yaptılar.
CHP ideolojisi...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin yeterli oyu alamamasını değerlendirirken:
“Partinin ideolojisi yok.. İdeolojisi kalmamış...” diyor.
Geçen dönemin Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen bir anımsatma yapıyor:
“CHP, ideolojisinin temelleri Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılmış olan Türkiye’nin en köklü partisidir. Altı Ok, partinin temel ilkelerini anlatır. Sosyal demokrasi bu temel ilkelerle uyumlu olan bir anlayıştır. Atatürk’ün ‘CHP kimsesizlerin kimsesidir’ sözü bunu en iyi biçimde yansıtır. Partinin 2008 yılında kabul ettiği programın 23-28. sayfaları parti ideolojisini kapsamlı biçimde özetler...”
Kemal Kılıçdaroğlu anlaşılan partinin 88 yıllık siyasi çizgisini yok sayıyor...
Melih Aşık/Milliyet
27 Eylül 2011
Yorum Gönder