Güce Tapınma - Orhan Bursalı

Dış politikada büyük sesle konuşmak, Türkiye’yi, en aklı başında gözükenleri bile mest ediyor. İktidarın arkasında nasıl olursa olsun saf tutma çağrısına kadar uzanan ve Türkiye’nin başındaki “melanet”leri sıralayarak, karşı haçlı seferberlikleri önerenler gündeme oturdu…
Şunu fark ettim, Başbakan’ın “savaşçı dili” büyüdükçe, içeride boyun eğenlerin safına yenileri ekleniyor. Bir hayranlık beyanı ki sormayın!
Fotoğrafta net görüntü şu: Kamçı ile terbiye işe yarıyor!
Bu biraz ağır kaçtıysa, şunu diyelim: İktidarın sürekliliğini görenler, ya barutlarını bitiriyor ya da kendilerinin sadece bir –kamusal/toplumsal– yazar olduğunu unutup karanlığa ve umutsuzluğa düşüyor, sonuçta el öpüp iktidarın yanına geçiyor. Daha önce geçenlerden de aferin alıyor!
Basındaki bu durumun dış politikada izdüşümü var…
***
Birleşmiş Milletler’de vicdanlara doğruları söylemek iyi hoş da…
‘Gerekirse savaşırız’a uzanan tamtamcı politika, ülkenin savunma politikasından çok, liderin tercihlerine yanıt veriyor; bir politik liderden, “ulusal bir lider yaratma” oyunudur (Bknz. 5 Eylül, Savaşa Oynayan Lider, blogumda).
Kimle savaşacağız, şaşırmış durumdayız. İsrail’le mi, Kıbrıslı Rumlarla mı, yoksa Suriye ile mi!
Bu savaşçı karakter, acaba kendi ordusuyla savaşta kazandığı büyük başarıdan cesaret alarak, “Biz Türk ordusunu bile yenmiş bir iktidarız, İsrail ve Suriye ne ki…” mi diyor?!
***
Aynı yerdeyim: İsrail’le savaş olmaz… (En son tahlilde İsrail baskını olabilir!!!)
İsrail’le savaş oyunu, Suriye’yi haklama operasyon ve hazırlıklarının kamuflajıdır sadece!
Nitekim iktidar, Amerikan ve Batı’dan önce davranarak, Suriye’ye ambargoları başlattı! Suriye’nin boğazı adım adım sıkılıyor.
İsrail, sessiz sedasız, kendisinin yap(a)madığı, Suriye’nin halledilmesi işini, Türkiye’nin arkasında sessiz desteği ile izliyor. Aklı başında İsrailliler, iktidarlarına, “Ulan salaklar, Türkiye’ye sataşma, bırak işini rahat görsün..” diyor.
Bizimkiler güya İsrail’le dalaşıyor, ama İsrail’in bölgedeki en büyük düşmanının halledilmesinde baş yardımcı veya esas oyuncu!
***
Neden Suriye? İçeride bir ulusal kahraman yaratmanın ötesinde, dış politik çıkar mı var? Türkiye’nin, Suriye’de Esad veya Amerikalı iktidarın olmasından ne yararı var? Suriye ile “sıfın sorun” elde etmişken, birden savaşa soyunmak?
Yanıtı sıradan: İktidar, ABD’nin Ortadoğu’da sahaya inmesiyle, kendi oyun alanını, özgün politikasını tamamen yitirdi. Çünkü Suriye’yi yıkmakta kararlı büyük müttefiki sahaya indi… İnsan hakları hikâyesi de 180 derece dönüş için iyi bir bahane oldu! Böyle durumda, oyun kurucunun (büyük gücün) safında yer alınır (bknz. bizim yeni 180 derece dönen köşe yazarları)!
Suriye’den Türkiye’ye ne düşecek, bilmiyorum.
Kürt meselesinin halli, düşmez! Çünkü bu sorun, oyun kurucunun uzun vadeli politikası! Orduyu, kafasına çuval geçirerek tasfiye mekanizmasını başlatan güç, Kürt devletini hiçbir şeye feda etmez! Sadece, çıkarları gereği, iki tarafı idare eder. Türkiye’yi sakinleştirir, Predator bile vereceği haberini el altından salar vb…
5 Eylül’de “RTE savaşa oynuyor! Tabii arkasında, NATO’nun tankı ve tüfeğiyle!” yazdık. Gemi gidiyor!?
Kendine salkım
Suriye’de “insan haklarının peşine düşen” iktidar, kendi ülkesinde hukuksuzluk batağına yürüyorsa, inandırıcılığı sıfırdır!
Hopalıları “eşkıya” olarak nitelendirmenin ardından neler olduğunu, avukatların açıklamalarından izliyoruz:
• İşkence: Hopa’da ilk gün gözaltına alınan 3’ü avukat 54 kişi, 4 saat elleri arkadan kelepçeli, hakaretlere maruz kalarak bekletildi. Avukatlara saldırıldı, “terör örgütü” suçlaması yaratıldı!
• 15 kişi evleri basılarak gözaltına alındı. Özel Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Tüm Türkiye’de 37 kişi, Ankara’da 22 kişi tutuklandı.
• Hopa’da ölen Metin Öğretmen için sokağa çıkan üniversitelilerden 10’u Sincan Cezaevi’nde.. vb.
Dışarıda büyük lider hikâyeleri pompalayanlar, içerideki rezaletlere baksınlar biraz…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget