Terör örgütünün iki gücü vardır: Birincisi silahı, ikincisi ise ilgili olduğu kitleye aşıladığı ideoloji ve buna bağlı olarak psikolojik güç.
İdeoloji; örgütün rotasını belirler. Bu rotanın ilk hedefi de devlet karşısında moral üstünlüğünü ele geçirmektir.
Örgüt; silahı ilkin bu amaçla kullanır. Sonra da hitap ettiği kitleyi; sokak eğitimi diyeceğimiz bir eğitimle kendisine bağlar ve toplumun karşışına diker.
Bugün PKK; Güneydoğu'da silahlı mücadele kadar güçlü bir ideolojik mücadele yürütüyor. Kürdistan projesini hayata geçirmeye yönelik ideolojik savaşta PKK; oldukça yol aldı. PKK ideologları; Türkiye'nin televizyonlarını bile propaganda alanı haline getirdiler. Televizyonda program yapanlar artık PKK'nın jargonu ile konuşuyorlar. Örneğin; PKK terörü denilmiyor ve buna barış eylemi gibi tamamen uydurma bir ad veriliyor. Böylece; ülkemizdeki bir farklılık (Kürtler) ayrılık haline (Kürtçülük) getiriliyor. PKK'nın yürüttüğü kirli savaşı, demokrasi mücadelesi gibi gösteren Türk medyası; bu çatışmada en az PKK kadar suçludur.
İşte PKK'nın bu ideolojik hakimiyetine ve buradan gelen moral üstünlüğüne karşı hükümet; topyekun bir ideolojik mücadele başlatmalıdır. Bu amaçla aile eğitiminden kitle eğitimine kadar alanlar; PKK etkisinden temizlenmelidir. Gazetelerin ve televizyonların, örgüt propagandası yapar durumdan çıkartılması da atılacak ilk adım olmalıdır.
TAŞ ATANLARA ZORUNLU EĞİTİM
PKK; inatla okullarda Kürtçe eğitim istiyor. Böylece; Güneydoğu'da imal ettiği Kürtçü ideolojiyi bütün Türkiye'ye yaymaya çabalıyor. Düşünün lütfen: Almanya; hiçbir sorun çıkarmayan Türk azınlığa okullarda verdiği Türkçe dersini; Almanya'ya uyumu engelliyor diye kaldırırken; Türkiye'de bozulmuş uyumu daha da bozacak eğitim modeli; demokrasinin şartı diye dayatılıyor.
Türkiye; ülkemizdeki bütün etnik yapıları bir arada yaşatacak tarzda yeni bir uyum çalışması başlatmalıdır. Bunun için Almanya örneği temel alınabilir.
Uyum da öncelikle okul eğitimi ile hayata geçirilir. Güneydoğu'daki Kürt kökenli yurttaşlarımızı ayrıştıran PKK'yı durdurmanın en etkili yolu, ortak eğitimdir. İyi planlanmış bir genel eğitim bu bölgede çok hızlı biçimde başlatılmalıdır. Bunun için de Yatılı Bölge Okulları yaygınlaştırılmalıdır.
PKK, teröre karşı en etkili silah olan eğitimi engellemek için öğretmenlerimizi bölgeden çıkarmaya çalışmaktadır. Buna karşı direnmeli, yeni kurulacak güvenli ve lüks okullarda çocuklarımızı en iyi biçimde giydirmeliyiz; ceplerine de harçlık koymalıyız. Bunlar, hafta sonlarında köylerine, kasabalarına döndüklerinde herkes onlara gıpta ile bakmalıdır. Aileler de çocuklarını bu okullara göndermek için teşvik edilmelidir. Bölgeye yapılan sosyal yardımların; eğitimi yaygınlaştıracak biçimde yeniden düzenlenmesi şarttır.
Bugün sokaklarda taş atan çocukları kimse suçlamasın. Yapılacak şey; PKK'nın kullandığı bu çocukları toplamak ve yatılı okullarda eğitimden geçirmektir.
Unutulmasın ki 1985 yılına kadar ABD; Kızılderili ailelerin çocuklarını alır; onları 20 yaşına kadar eğitimden geçirin ancak bu yaştan sonra ailelerinin ortamına dönmelerine izin verirdi. Taş atan çocuklar için de böyle bir model uygulanabilir. Bir eğitimci olarak rahatça söylüyorum ki; ilkokuldan lise sonuna kadar eğitilmiş bir çocuğun PKK tarafından kandırılması çok çok zordur.
Milli Eğitim Bakanlığı uyanmalı; terörü önlemek için Güneydoğu'da eğitimi yeniden planlamalı ve bu iş için de hiçbir masraftan kaçınmamalıdır.
YÖK; doğu illerimizdeki liseleri bitiren gençlere, Türkiye'nin iç bölgelerindeki üniversitelerde daha düşük puanlarla okuma olanakları yaratılmalıdır. YÖK; zaman yitirmeden bu konuyu planlamalıdır.
Unutmayın: Terör acele edilerek çözülmez. Çözdüğünüzü sanırken onu büyüttüğünüzü görür, üzülürsünüz.
Eğitim; hemen şimdi!
Yarın: Dış destek kesilmeli
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder