Bu Gidişle? - Cüneyt Arcayürek

Son, belki de sondan bir önceki perde Başbakan’ın; “terörle mücadele, siyasetle müzakere” sözüyle açıldı.
Mücadele PKK ile, pekâlâ!
Ya siyasi mücadele? Yine Başbakan
açıklıyor: “Cinayet şebekesi PKK’nin siyasal uzantısı olan” -ad vermiyor ama- besbelli Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi ile…
Başbakan’ın son Kürt sorunu ile mücadeleye son saptaması öyle kıvrak ki; neredeyse ver istediğini terörden kurtulalım diyecek noktaya gelen kimi yazarlarımız iki gündür övgüler yağdırıyorlar RTE’ye...
PKK ile terörden rant elde ediyorlar diye yerden yere vurduğu bir parti ile müzakerelere başlayacağını ilan eden sözlerini alkışlıyorlar.
Oysa; RTE, daha açık bir ifade ile “Eli silahlı örgütle de silahsız ama katil şebekesinin eylemlerine ortak parti ile de -ey halkım çaresiz kaldım- pazarlık etmeye devam edeceğim” deseydi, daha merdane, daha açık sözlü bir açıklama yapmış olmaz mıydı?
***
Hem burnundan kıl aldırmayacaksın. Ben devletim, güçlüyüm, örgütü ezerim diye yıllardır artık inandırıcılıktan uzak bir konumda olacaksın.
Hem de “musibet” dediklerinle, “siyasal uzantılarıyla” masaya oturacaksın!
Manşetlere geçirdiğin bu yalancı dolmayı yutturacaksın ha!
***
PKK ve siyasal uzantılarıyla pazarlık görüşmelerine başlamaya karar veren RTE’nin elbette “ciğeri yanacak”.
Kolay değil. Hem kudretli olacaksın. Hem de üç-beş bin kişiden oluşan cinayet şebekesiyle görüşmelere, pazarlığa oturacaksın!
Cinayet şebekesine ortak olduğunu iddia ettiği BDP, barış adını taktığı “siyasal direnişini sürdürmek” amacıyla Meclis’e dönüyor.
Genel başkanları Selahattin Demirtaş’ın okuduğu, “halka açık deklarasyon”, bugüne dek barış gelsin diye onca çabalarını hükümetin baltaladığını ilan ediyor ve Başbakan’ı, örgütle görüşmeler yaparak terör olaylarını önlemeye çalışacağı yerde, bilakis terör eylemlerini tahrik etti diye suçluyor.
Taraf gazetesindeki demecinde Aysel Tuğluk adındaki BDP milletvekili “önerdikleri kimi koşullar yerine getirilmediği için” terörün yoğunlaştığını öne sürüyor.
PKK-BDP karmasını dinlerseniz; kendileri dışında herkes suçlu, sorumlu.
Lakin iç barış için çabalayan, savaşan BDP ve hatta barışı zorlamak için hamile kadını, beş genç kadını, doğaları gereği insanları arkadan vurarak katleden PKK, sütten çıkmış ak kaşık gibi tertemiz!
Bal gibi hükümeti ve devleti, terörü azdırmakla suçluyorlar.
***
Dün kimi köşeler RTE’ye, “barış olgunlaştı” diye sesleniyorlardı.
Dün “Ben olsam asardım” dediği Öcalan’la ve ona bağlı cinayet şebekesi ile bugün masaya oturacağını ilan eden RTE’nin mücadele-müzakere ikilemi ile BDP’nin zorda kalarak Meclis’e dönmesinin dışında, olgunlaşan ne var orta yerde?
Bir yanı siyasal, bir yanı cinayet şebekesi; “devletin bütünlüğü, resmi dili, hatta bayrağı ve milli marşı” ile anayasada Türkiye Cumhuriyeti tanımına karşı.
Yeni anayasada Cumhuriyet’in bir yanı Türk ise öteki yanı Kürt diye tanımlanmasından vazgeçmeyecekler, bu da kesin.
Hal böyle iken, yandaşlığa soyunan kimi yazarlar daha bugünden örgütün (örgüt adına BDP’nin) öne süreceği koşulları desteklemeye başladılar bile.
Başbakan’ın ciğeri teröre yenik düştüğü için yanıyor.
Bu gidişle Türkiye Cumhuriyeti’nin ciğeri, Türkiye Cumhuriyeti olmaktan çıktığı, çıkarıldığı gün yanacak!..

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget