'Ne oldu bu askere?' diye sorun - Saygı Öztürk

İşin kolayını buldular. Pervari’de de suçlu karakolun yeriymiş. “Mahkum bölgede” yeni çukurda bulunuyormuş. Bu karakolun “hudut karakolu” olmadığını, Güvenlik ve Asayiş Karakolu olduğunu belirtelim. O köyün asayiş ve güvenliği polise de verilse yine aynı yerde olacaktır. Şehitler vermemizin nedeni, terörle mücadelede atılan geri adımlar olduğunu artık hükümet yetkililerinin de görmesi, anlaması gerekir.

Asker, 1990 öncesinde sadece karakolunu ve çevresini bekler, yani kendilerini karakola hapseder, teröristlerin saldırısına karşı karakolunu korurdu. O geniş alanlar terör örgütünün kontrolü altındaydı. Anlayış değişikliği sonucu asker, alan hakimiyetini sağlamak için büyük operasyonlar yaptı. Cudi’ye bayrağımız büyük mücadeleler sonucu dikildiği zaman bir komutan, “Cudi’ye’ye bayrağımızı, bir daha inmemek üzere diktik” diye açıklama yapmıştı. Bugün, orada durum nedir acaba?

“1990 öncesi dönem” dedikleri

Gelinen noktada, sorunlar geçmişe göre daha ağırlaşmış durumda. Askerin karakolundan çıkıp operasyona çıkması bile valinin iznine bağlı. Asker o yüzden karakolundan kolay kolay çıkmıyor. İşte, 1990 öncesi dönem bu. Teröristlerde gelip karakolu basmaya çalışıyorlar. Komutanlar, kendilerinden önce görev yapanların başlarına gelen olaylardan hayli etkilenip görev süresinin kazasız-belasız dolmasını bekler hale getirildi. Emir verenin, risk alanın başı türlü dertlere giriyor. O yüzden, asker kabuğuna çekilmiş durumda.

Temmuz-Ağustos ayları terör örgütünün sıcaklar nedeniyle eylemleri en aza indirdiği dönemdir. Ancak, geçen yıllara göre en çok eylem Temmuz-Ağustos aylarında oldu. Bu, teröristlerin rahat hareket ettiğinin de somut göstergesidir.

Yol kontrolü yapmak neredeyse imkansız hale geldi. Teröristler silahlarını, araç-gereçlerini eylem yapacağı köye, kendilerine yardımcı olanlarla birlikte ulaştırıyor. 6 askerimizin şehit edildiği olayda da, kuşkusuz o köyde teröristlere yardım edenler, yol gösteren ve hatta eylemlerine katılanlar da vardır. Siz yolları kontrol altında tutamazsanız, eylemler de böyle gelir…

Komutanlar, verdikleri emirlerden dolayı her an sorguya çekileceği kuşkusu ve korkusu altında görev yapıyor. Askere emir verilemez hale gelindi. Tim çıkartmak, devriye dolaştırmak için bile validen izin alınması gerekiyor. Hem öyle bir izin ki, kaç saat dolaşılacağının bile yazılması gerekiyor. Zamanında verilmeyen operasyon izinleri, bazı bilgilerin sızması da çalışmaları olumsuz etkiliyor.

Karakolları birbirine karıştırmayın

Bazıları, her karakol baskınından sonra “karakolun yeri iyi değil” ahkamını keser. Bırakın bunları. Daha önce basılamayan o karakollara şimdi nasıl terörist saldırabiliyor? Asıl sorulması, sorgulanması gereken, “teröristler karakoluna yaklaşıyor, mıntıkanda dolaşıyor, asker niçin sadece karakolunu bekliyor?” olmalıdır. Askere sormak gerekir, “eskiden bu dağlarda siz dolaşır, terörist arardınız. Şimdi, 1990 öncesinde olduğu gibi siz karakoldanız, terörist sizi kuşatıyor, saldırıyor. Niçin böyle oldu?.”

Karakolların bazıları güvenlik ve asayiş, bazıları ise hudut karakoludur. Asayişle ilgili karakolun köyün dışında olması beklenmez. Köy çukurdaysa, karakolda o bölgede olacak. Bugün, polis de, başka birim de görev yapsa aynı karakolda görev yapacaktır. Hudut karakollarının ise tabii ki farklıdır. Hudut karakollarınız “hakim” yani alanı gören, geçiş noktalarının bulunduğu bölgeleri kontrol altına alacak uygun yerlerde kurulur. Ama, köy “mahkum” yani çukurdaysa karakol da orada olacaktır. Ancak, asker gerekli önlemi aldığında, alan hakimiyeti kurulduğunda o karakolların yakınından bile geçemez…

Askere sorun bakalım: Ne oldu size?

Askere sormak gerekir, “Terörün en azgın olduğu dönemde, teröristi dize getiren, karakolunu değil, dağları mesken edinen, teröristin saldırısı bekleyen değil, saldıran, onu gizlendiği yerde etkisiz hale getirmeye çalışan askere ne oldu? Operasyon yapmaktan, teröristlerin yaklaşma noktalarına pusu kurmaktan, niçin çekinir hale geldiniz? Teröristler bu kadar nasıl rahat hareket edebiliyor?”

Bu sorulara cevap almadan ve buna göre yasal düzenlemeler, idari önlemler almadan askerin eski başarılarını göstermesi beklemek hayal olur. Terörist o köye nasıl yaklaşmış, nasıl girmiş, tüm bunlara rağmen asker haberdar olamamış? Olamaz. Karakolda bekletilen, operasyona çıkmasına bile izin verilmeyen, yol kontrolü yapamayan, her olaydan sonra kendisini C.Savcısının karşısında bulan, köy ziyaretleri sorun haline gelen asker bu gelinen nokta karşısında ne yapabilir?

Şu anda önemli bir moral desteğine ve psikolojik üstünlüğe sahip olan terör örgütü, bu havayla il ve ilçelere silahlı militanlarını soktu. Hedefte güvenlik güçlerini yalnızlaştırmak, etkisizleştirmek ve ardından halkı ayaklandırma planı var. Şimdi, onun provalarını yapıyorlar…

Saygı Öztürk/SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget