"Türk yargısı bitmiştir" diyerek istifa eden Yargıtay Tetkik Hakimi ve YARSAV Yönetim Kurulu üyesi Celal Çelik katıldığı televizyon programında konuştu: HSYK, bazı mahkemeleri ifade edildiği gibi dizayn ediyorsa ki bunu Deniz Feneri Davası'ndan gördünüz, o zaman yargının bağımsızlığından söz edemeyiz.
Hakkında bir soruşturma bulunmamasına rağmen "Türk yargısı bitmiştir" diyerek istifa eden Celal Çelik, katıldığı televizyon programında istifasının perde arkasını anlattı.
"HSYK tarafsız değildir, Türk yargısı bitmiştir"
CNNTürk'teki programda "Türkiye'de bana göre hiç kimse, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) bağımsız olduğunu iddia edemez, tarafsız davrandığını iddia edemez" diyen Çelik, nedenlerini ise şöyle sıraladı:
"Şimdi siyasi iktidar tarafından çıkarılan Yargıtay ve Danıştay'ın yapısının değiştirilmesine yönelik yasalardan sonra Yargıtay ve Danıştay'a seçilen üyeler eliyle blok oy uygulaması eğer başlamışsa ve Yargıtay'ın ve Danıştay'ın tüm teyamülleri alaşağı edilircesine yenileme seçimlerinde başkanlar seçilmemiş ise, başkanların aday olmaları engellenmiş ise, aday olan başkanlar büyük bir hezimet yaşamış iseler, aynı zamanda Türkiye'deki adli yargı komisyon başkanlığının büyük bir çoğunluğu hiçbir gerekçe olmamasına rağmen değiştirilmiş ise, başsavcıların büyük bir çoğunluğu bir şekilde değiştirilmiş ise, İstanbul'da bulunan özel yetkili mahkeme nezdindeki savcılar ve hakimler açısından tutuklu sanıkların serbest bırakılmasına ilişkin muhalefet şerhi verenlerin neredeyse tamamı bazı yerlere sürülmüş, tam tersine tutukluluğun devamına ilişkin karar vermiş yargıçlar ve savcılar orada ağır ceza mahkemesi başkanı yapılmış ise, savcı yapılmış ise ve yeni üye, tetkik hakimleri seçilip, kıdemlilerin oradan gönderileceği şeklinde durumlar çıkmış ise, bu anlamda hem Türkiye bitmiştir, hem de HSYK tarafsız değildir."
Celal Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
Belirtmek isterim ki, Ömer Bey'den (Ömer Faruk Eminağaoğlu) sonra Emine Ülker Hanım (Emine Ülker Tarhan) seçildikten sonra YARSAV'da dönüşüm olduğu düşüncesine katılamam. Ülker Hanım döneminde de aynı şekilde YARSAV'ın etkinliği, YARSAV'ın mücadelesi açıkcası kesinlikle devam etmiştir ancak Ülker Hanımdan sonra bir edilgenlik sürecine YARSAV girmiştir ama bu elbette hakim ve savcıların korkusuyla ilgilidir, yargının ele geçirilmesi, HSYK'nın tasarruflarıyla ilgilidir ki bunun örnekleri çok açık... Kurucu başkanımız Ömer Bey, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan İstanbul'a isteği olmamasına rağmen sürgün edilmiştir. Ona benzer önceki dönemlerde görev yapan yönetim kurulu arkadaşlarımız ve şu an YARSAV'ın kurucusu olarak nitelendirdiğimiz arkadaşlarımız, istekleri olmamalarına rağmen sürülmüşlerdir.
"Yargıtay'dan istifalar olacak"
Öncelikle şunu kesinlikle söylemek isterim. Şu an Yargıtay'da çok büyük bir huzursuzluk bulunmaktadır. Neden derseniz, HSYK tarafından Yargıtay'a seçim yapılırken, kıdemlilerin büyük çoğunluğu seçilmeyip, teyamüller alaşağı edilerek 40 yaşındaki arkadaşlarımız seçilmişlerdir. Bunların niteliğiyle ilgili bir değerlendirme yapmıyorum ama teyamüller atlanarak çok geri sıradaki arkadaşların seçilmiş olmasından ötürü Yargıtay'daki kıdemli arkadaşlarımız çok büyük bir rahatsızlık yaşamaktadır. Birçoğunun istifa edeceği, daha doğrusu emeklilik isteyeceğini biliyorum. Bu mesleğe küsmüşlerdir, haksızlıklar karşısında tepki göstermektedirler. Yaklaşık 20 tanesini ismen bilmekteyim, bu kişiler istifa edecek.
"Arkadaşlarım bana destek verdi"
İnanın ben çok doğal bir şekilde istifamı sundum. Bu açıklamayı yaptıktan sonra inanılmayacak kadar hakim ve savcı arkadaşımdan destek geldi. Kendini bir şekilde ifade edemeyip de bunu araç sayıp bana tebriklerini sunan, kutlayan, yanımda olduğunu ifade eden meslektaşlarımı görmek gerçekten benim memnun etti.
"Deniz Feneri savcıları görevden alındı, hakkında şikayet olanlar göreve getirildi"
HSYK, bazı mahkemeleri ifade edildiği gibi dizayn ediyorsa, görevli savcıları alıp başka savcıları atıyorsa ve bu mesaj içeriği taşıyorsa, siz kalkıp da Türk yargısının artık hukukun üstünlüğü çerçevesinde hareket edebileceğini söyleyemezsiniz. Deniz Feneri soruşturması yürüten savcı arkadaşlarımızı pırıl pırıl insanlar, gerçekten temiz, hiçbir usulsüzlükleri olmayan arkadaşlarımız olmasına rağmen bu arkadaşlarımız bilinen gerekçelerle görevden alınmışlardır, daha doğrusu soruşturmadan alınmışlardır.
Peki ben size şunu sormak istiyorum. Açıklamamda da ifade ettim. Sayın İlhan Cihaner'le ilgili soruşturmayı, kovuşturmayı yapan hakim ve savcı arkadaşlarla ilgili onlarca şikayet başvurusu yapıldı, ki Yargıtay 11. Ceza Dairesi de ilgili hakimlerle ilgili suç duyurusunda bulundu. O arkadaşların büyük bir çoğunluğu ödüllendirilerek farklı yerlere atandılar. Onca şikayete rağmen hiçbirinin yerlerinden alınmamasına, üstelik bunlar başsavcı, başsavcı vekili, ağır ceza mahkemesi başkanı yapılmış olmasına rağmen bu çelişkiler bile bu soruları bence anlamsız kılıyor.
Türk insanının gerçekten bu olguları görmesi gerekli. Benim şu an yapmaya çalıştığım olay da bu. Türk yargısının bitirilmesine engel olacak hassasiyetin gösterilmesini bekliyorum.
Yorum Gönder