PKK Terör Örgütünün son saldırılarıyla verilen şehit ve yaralılarımızın sayısının artması üzerine, Başbakan Erdoğan, Türkiye’ye dönerken “Ana” uçağında gazetecilere şunları söyledi;
“PKK’nın kaybı çok büyük, intikam alıyorlar. Talabani ve Barzani ile konuştum. Dedim ki; terörü ya siz bitirin, ya beraberce bitirelim, ya da biz bitirelim. Biz terörle mücadeleye, siyasette ise müzakereye devam edeceğiz. Siyasette müzakerenin iki ayağı var. İmralı ve dağ kadrosu da var…”
Başbakan Erdoğan’ı dinleyen biri AKP’nin yeni iktidar olduğunu, 2002 yılından 2011 yılı Eylül ayına kadar Türkiye’yi başka bir hükümetin yönettiğini zanneder!…
Başbakan Erdoğan ve AKP, Türkiye’yi dolu dolu 9 yıldır “Tek Başına” yönetiyor. Bu 9 yılda olan her şeyden, iyisiyle-kötüsüyle kendisi doğrudan sorumludur. Öyle şark kurnazı tavrıyla, “iyi şeyleri ben yaptım”, “kötüler kendiliğinden oldu” aldatmacasını Türk Milletinin artık yutması mümkün değildir.
Gerçekleri defalarca yazdık, bir defa daha yazalım;
Başbakan Erdoğan ve AKP, Kürtçü-Bölücü örgütüne ve onu destekleyenlere hala şaşı bakmaktadır. Daha doğrusu eskiden nasıl bakıyorsa, bugün de aynen öyle bakmaktadır.
Erdoğan RP İstanbul İl Başkanı iken 1991 yılında(RTE o zaman 38 yaşında idi, yani bebe değildi) aylarca, kendi uzmanlarıyla beraber çalışarak bir
“Kürt Raporu” hazırladı ve kamuoyuna yayınladı.
Yayınlanan o raporda Erdoğan şöyle diyordu; “Türkiye’nin PKK ile mücadelesi, Kemalist rejimin zora ve silaha başvurma yönteminden başka bir şey değildir. Bu mücadelede biz devletin yanında yer almayız!…”
Başbakan Erdoğan’ın Bölücü-Kürtçü Teröre ve PKK’ya bakış açısı maalesef bu kaynaktan beslenmektedir. Bu kafanın terörü önlemesi ve ülke bütünlüğünü koruması neredeyse imkansızdır.
Artık İlkokul çocuklarının dahi bildiği gerçekleri bir kez daha yazalım;
*PKK Terör Örgütünün, yarısı Suriye ve Ermenistan vatandaşlarından oluşan yaklaşık 5 bin kişilik narko-terör çetesinin üsleri Kuzey Irak’ta bulunmaktadır.
*Kuzey Irak’taki en büyük teknolojik ve silah gücüne sahip olan ülke, işgalci olan Amerika’dır.
*Amerika ile Büyük Ortadoğu Projesinde “Eşbaşkan” olan kişi Başbakan Erdoğan’dır.
*Amerika’dan sonra en fazla silahlı güç Barzani ve Talabani Aşiretlerindedir.
*Talabani’yi Cumhurbaşkanı, Barzani’yi bölgesel yönetimin başına getiren güç Amerika’dır.
*Talabani ve Barzani Başbakan Erdoğan’ın yakın dostlarıdırlar. Ticari ilişkileri, karşılıklı oturup saz çalıp türkü söylemişlikleri vardır.
*Bu kadar güçlü silahlı askerlerin olduğu bölgeden, PKK’lı katiller ellerini kollarını sallayarak geçmekte, Türkiye’de kan dökmekte, can almakta, yıkıp yakmaktadırlar. Eğer isterlerse Türkiye’nin askerini, kaymakamını kaçırıp tekrar Kuzey Irak’a götürmektedirler. Bu gidiş gelişlerde hiç zorluk çekmemektedirler.
Şimdi Başbakan Erdoğan, Talabani ve Barzani’ye “Ya siz bitirin- ya beraberce bitirelim-ya da biz bitirelim” dediğini söylüyor!.. Valla bravo…
Sayın Başbakan, 9 yıldır bu ülkenin sorumluluğu sizde, ne bekliyorsunuz?
Her gün fidan gibi gençlerimiz şehit oluyor. Bu vatan evlatlarının kaybı ne kadar olacak, şehit ve yaralı sayısı nereye kadar ulaşacak da siz harekete geçeceksiniz?. Elinizden tutup, eteğinizden çeken mi var? Niçin Barzani ile beraber olup, türkü söylediğinizde bu sözleri yüzüne karşı söyleyemediniz?…
Yoksa, “Türkiye’ye Kürdün kedisini bile vermem” , “Türkiye sınır ötesi harekat yapmaya kalkarsa ben de Diyarbakır’ı karıştırırım” diyen çapulcu Barzani’den mi korktunuz?…
Güzel bir halk deyişi vardır; “Davacının enayisi, derdini mübaşire anlatırmış.”
Bu deyiş, AKP’nin terörle mücadelesini ne güzel anlatıyor?
Hem ABD Başkanı ile Eşbaşkanlık koltuğunu paylaşacaksınız, hem Amerika’nın Irak’ı işgaline ve orada Müslümanlara yaptığı zulme “susarak” ortak olacaksınız, hem Barzani ve Talabani ile kanka-cankuş olacaksınız, hem terör örgütü lideri Öcalan’ın ayağına kendi Müsteşar Yardımcınızı gönderip bu eli kanlı katili Türk Devleti ile muhatap yapacaksınız, sonra da dönüp “Ben bu terörü bitireceğim” diyeceksiniz. Kargalar ne yapar bilemem ama, ben bu lafa sadece gülerim…
Yapılması gereken ne olmalıdır;
*AKP Hükümeti, haksız ve uydurma dijital delillerle hapse atılan ve davaları yıllardır süren Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile ilgili davaların süratle bitirilmesi için gereken desteği vermelidir.
*Tek Hedef seçilmelidir. Bu hedef ise Barzani olmalıdır. Diğer dansöz Talabani nasılsa hemen itaat edecektir. Başta Amerika olmak üzere, tüm dünyaya şu mesaj verilmeli ve sonra gereği yapılmalıdır.
Bu mesaj TBMM de bulunan ve kendilerini Türkiye’nin Partisi kabul eden tüm partilerin iştiraki ile hazırlanmalıdır;
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak yıllardır terör saldırısı altındayız. Bu günden itibaren kim Türkiye’ye saldıran PKK Terör örgütünü muhafaza eder, korur, lojistik destek verirse Türkiye’nin düşmanı olarak tanınacaktır. Bir tek Türk Askeri veya bir tek Türk vatandaşı, terör örgütü tarafından öldürülürse bunun birinci derece sorumlusu Barzani kabul edilecek ve bölgesi başına yıkılacaktır.
Binlerce yıllık “Devlet Geleneğine” sahip ve dünya durdukça yerinde kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti bu mücadelesinde yanında olacakları da, karşısında olacakları asla unutmayacaktır. Türkiye, Uluslararası antlaşmalardan doğan haklarının tamamını kullanmaya kesin kararlıdır…”
Ya bunu söylersiniz ve gereğini yaparsınız, ya da size verilen “Yahudi Cesaret Madalyasını” göğsünüze takıp, yalandan İsrail ile kavga ediyormuş gibi yaparak, Gazze-Filistin-Mavi Marmara diye bağırmaya devam edersiniz… Tercih sizin. Kimsenin Türk Milletini kandırmaya ve şehitlerimizle alay etmeye hakkı yoktur. Türk Milletinin sabır taşı çatlamak üzeredir, benden söylemesi…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu
Yorum Gönder