Kimse kırılmasın diye değil, gerçek olduğu için önce bir noktayı belirtmek isterim. Bizim temel fıkralarının büyük bir bölümü Karadeniz’in cin gibi zeki insanları tarafından kâh üretilmekte, kâh yaşamdan alınarak yayılmaktadır. Bunların bire bir yaşanmışlarının bir bölümünü burada zaman zaman naklettim, okurlarım anımsarlar.
Kısacası “Temel Fıkraları” etnik değildir, bir zihniyeti temsil ederler ve dünyanın başka yerlerinde de vardır.
Şimdi dilersiniz bir “Temel fıkrası”yla başlayalım.
Efendim Temel yolda yürürken bir muz kabuğu görmüş ve esefle söylenmiş:
- Eyvah yine düşeceğim!
Rize’yi sel bastığında aklıma geldi fıkra. Çünkü herhalde Temel bugünlerde yine Rize’de yağmur yağacağını biliyordu, bu durumda da kendi kendine şöyle söylemesi kaçınılmazdır:
- Eyvah yine boğulacağız!
Nitekim, hem can hem de mal kaybı oldu yine.
Kimileri de son olayı yine doğal afet olarak nitelediler. Prof. Kadıoğlu ise bu saptamaya itiraz etti, olayın doğal afet olmadığını vurguladı.
***
Gerçekten de olay doğal afet değildi. Olacağı kestirilebilen, gereken yapıldığında, bu denli yıkıma yol açmaması mümkün olan bir olayın her yıl benzeri sonuçları ısrarla doğurması olayın değil, o olayla karşılaşan insanların doğasından kaynaklanıyor.
Yani yukarıda anlattığım Temel fıkrasıyla aynı kefeye koyabiliriz Rize’deki sel baskınını. Baskından sonra, dere yataklarındaki inşaatlarla ilgili açıklamalar yapan yetkili kişilerin konuşmaları da ayrı bir âlem.
Artık bu tür binaların yapılmasına izin verilmeyeceği, yapılmış olanların ne pahasına olursa olsun yıktırılacağı konusundaki açıklamaların benzerlerini, hiç kuşkunuz olmasın ki, gelecek yıl yağmur mevsiminde bir kez daha dinler ve okuruz.
Son zamanlarda ülkemizde sık görülen bir olgu ile karşı karşıyayız. İmar durumundan sorumlu olan kişiler, kemal-i ciddiyetle, afetin nedeni olarak, çarpık yapılaşmayı gösteriyorlar.
Peki, çarpık yapılaşmanın önlenmesinden sorumlu olanlar kimler?
Bizzat bu şikâyetlerde bulunanlar.
Bu noktada Kadıoğlu’na itiraz edip olayın bir doğal afet olduğunu söylemek isterim.
Yanlış anlaşılmasın, doğal afet olan sel değil, bu tipik kafa yapısı!..
Olay ne yereldir, ne etnik; aynı davranış biçimini ülkenin dört bir yanında görüyoruz.
***
Bütün mesele, “Bişşiiy olmaz abi” diyerek sebep-sonuç ilişkisini yadsımaktır.
Rize’deki yıkımın nedeni, Karadeniz Sahil Yolu’nun deniz ile karanın arasını dalga kıran gibi keserek yağmur sularının normal akışlarını engellemesi.
Bu konuda olduğu kadar Karadeniz Sahil Yolu’nun tümden yanlışlığı konusunda yetkililer de, bölge halkı da uyarıldı. Ama sonuç ne oldu?
Yapanlara kızılacağı yerde uyaranlara kızıldı. Hatta yola karşı çıkan biri öldürüldü.
Tekrarlayayım. Olay yerel, bölgesel ya da ulusal değil. Temel bir bölgenin insanı olmayıp her yere özgü bir prototip. Açıkçası, olay evrensel.
Şu Yunanistan’ın haline bakın!
İflasın eşiğinde ya da çoktan etmiş de haberi yok, hâlâ baklava börek yemekte.
Yunanistan’ın özgül ahmaklığı karşısında, dehşet içindeki Avrupa kendi özgül ahmaklığının farkında değil.
ABD Başkanı Obama Avrupalıların aymazlığını sert eleştiriyor.
Sanki bu ayın başında, artık işsizlik yüzünden çevreci önlemleri rafa kaldıran da o değilmiş gibi.
Dünya yaşanmazlaşırken en ileri araştırmaların ülkesi dehşet verici bir umursamazlık, aymazlık içinde.
Yoksa bütün insanlık Temel’den türedi de haberimiz mi yok?
Ali Sirmen/Cumhuriyet
Yorum Gönder