‘Kürecik’lilerin Seslenişi - Oktay Ekinci

Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik bucağında kurulacak “füze kalkanı” projesine ilk tepkiler haklı olarak Küreciklilerden geldi.
“Haklı olarak” diyorum; çünkü tepkilerinin nedeni sadece “savaş hedefi” olma riski değil... Bu projeyle, aynı yerdeki eski ABD radarlarının yarattığı söylenen “kanser” vakalarının da artacağı kaygısı...
Önümüzdeki pazar (2 Ekim) füze kalkanına karşı kitlesel eylem yapmak için düzenlenen hazırlık toplantısında Kürecikliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin önceki başkanı Hüseyin Hazar demiş ki:
“Kürecik halkı karşı çıkmayı eskiden beri bilir. Kurulacak radarın kanser etkisi 7-10 km’de 1’inci derece; 20-30 km’de herkesin etkileneceği 2’nci derecede zarara neden olacak.”
Kürecik Cemevi’ndeki yöre muhtarlarının da katıldığı toplantıda Dernek Başkanı İbrahim Duman özetle şunu eklemiş: “Hiçbir savaş üssü halka yarar getirmez. Bu projeye sonuna kadar direneceğiz.”
Alınan karara göre çalışmaları İstanbul’da da sürdürmek için kurulacak bir inisiyatif, Kürecik ve çevresindeki köy muhtarları, belediye başkanları, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütlerinin de yer alacağı toplumsal muhalefeti harekete geçirecek.
Bu arada İsviçre’nin Basel Milletvekili ve Kürecik-Keller Köyü’nden Atilla Toptaş gönderdiği e-mektubunda şunları yazıyor: “Kürecik halkı yıllarca ABD’nin radarı kapatılsın diye direndi; şimdi de füze kalkanına kurban edilmek ve kirli savaşların hedefi haline getirilmek isteniyor. Bu konudaki her türlü girişime destek vereceğim.”

Tarihsel direnişçi

Kürecik bucağı özelikle Alevi yurttaşlarımızın Anadolu’daki en eski yerleşmeleri arasında. Kürt yurttaşlarımızın da nüfusun önemli bölümünü oluşturduğu Kürecik’teki Alevi aşiretinin adı Osmanlı Tahrir Defteri kayıtlarında “Merdan-ı Kurmanc Taifesi” şeklinde yazılı. “Kürt göçmenler” anlamına gelen bu tanım, yöredeki çokkültürlü toplumsal dokunun öteden beri değişmediğini de kanıtlıyor.
Bölge, Malatya ile Maraş sınırında, her biri Anadolu’nun çağlar boyu uygarlık merkezlerinden Akçadağ, Darende, Doğanşehir ve Elbistan ilçelerine komşu. 1971’de dönemin devrimci gençleri Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga’nın öldürüldüğü, bu nedenle de hakkında türküler yakılan, destanlar düzülen Nurhak Dağları‘nın eteklerinde yer alıyor.
Osmanlı dönemini Alevilere yönelik baskılara direnerek geçiren Kürecikliler, Cumhuriyetle birlikte ilk kadın kaymakamlardan Nurey Hatun’un burada görev yapmış olmasıyla da övünüyorlar.
Höyüklerde, ilk yerleşimin “Tunç Devri”ne uzandığı belirlenirken, Sarıhacı, Bekiruşağı, Esenbey gibi köylerde de Hitit döneminden kalma binlerce yıllık buluntular var.
Bu nedenle aynı yerlerin “askeri hedef” olması, 1954’te La Haye’de imzalanan ve Türkiye’nin de onayladığı “Savaşa Karşı Kültürel Mirasın Korunması” sözleşmesiyle çelişiyor. La Haye’ye göre Kürecik’in çatışma değil “koruma” bölgesi olması gerekiyor.
Nitekim Kepez Köyü Muhtarı Kemal Köroğlu okuma yazma oranı en yüksek kırsal yerleşmelerden olan Kürecik’teki eski ABD üssünü kaldırmak yerine füze kalkanına dönüşmesine “yöremizin gözden çıkartılması” yorumunu yapıyor.
Yıllardır kanserle baş başa bırakılan köylülerin “şimdi kim bilir neler başımıza gelecek” dediklerini belirten muhtar, kararı televizyondan duymalarının ise demokratik bir ülkeye yakışmadığını vurguluyor.
Bütün bunlara ek olarak füze kalkanı projesinin, olası bir İran hava saldırısına karşı “İsrail’in güvenliğini sağlama”yı amaçladığı yönündeki yaygın söylentiler de Küreciklilerin sadece kendileri için değil, “ulusal sorumluluklar”la tepki içinde olduklarını da gösteriyor.

Bakalım başta Malatya milletvekilleri olmak üzere, hani şu Arap liderlerine “halkın taleplerine kulak verin” diyen sözüm ona demokratların, Küreciklilerin direnişi karşısındaki suskunlukları daha ne kadar sürecek?

Oktay Ekinci/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget