İstikrar! - Cüneyt Arcayürek

Hemen her gün şaşırtıcı gelişmelere, açıklamalara bakarak iktidardaki tek partinin ülkeye egemen kıldığı “siyasal istikrar işte bu” diyorsanız…
…bir de ya siyasal istikrar olmasaydı
halimiz nice olurdu diye düşününüz lütfen.
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç; Bakanlar Kurulu görüşmelerini anlatıyor, soruları yanıtlıyor. Söz teröre hükümetin aldığı alacağı önlemlere geldi.
Bay Arınç, “Hükümet” dedi, “Teröre karşı elinden geleni yapacak!”
Bu söylemden çıkan anlama göre, demek ki bugüne kadar hükümet elinden geleni yapmamış ki, sözcü hükümetin “elinden geleni yapacağını” vaat buyuruyor.
***
Haziran 2011 genel seçimlerinden sonra RTE, hükümetin terörü asgari düzeye indirecek önlemler üzerinde çalıştığını ve saptayacağı önlemleri bir araya geleceği muhalefet partileri ile paylaşacağını açıkladı.
Kamuoyu oh nihayet bir araya gelip teröre birlikte çare arayacaklar diye sevindi.
Aylar geçti. Partiler arası terör toplantıları havada bulut oldu. Unutuldu!
CHP de iktidarın sorumluluğunu paylaşmak ve elini taşın altına koymak istemedi. İktidar kaytardı, onun da işine geldi.
***
BDP milletvekillerinin Meclis’e girip ant içmeleri aylardır konuşulan, tartışılan sorun.
BDP milletvekilleri ant içsin mi, içmesin mi? Ya da BDP Meclis çalışmalarına katılsın mı, katılmasın mı? Sorulara her kafadan ayrı çıkan sesler yanıt vermeye çabalıyor.
Kimine göre Kürt insanı, BDP’yi Meclis’te görmek istiyor. Kimileri de BDP Meclis’te olmasın diye tam tersi görüş savunuyor.
Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’tan aykırı bir söylem: Yeni Anayasa yapımına katılmamız için BDP’nin ant içmesini şart koşuyorlar. Hayır! Ant içmeden de Meclis’te görev yapmamıza yasal engel yok diyor.
Sen misin böyle diyen? Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, BDP’yi, ya 1 Ekim’de ant için ya da -yasalar elverişli- sizi milletvekilliğinden azlederiz diye tehdit ediyor.
BDP öyle açmazda ki, üstü bıyık, altı sakal! Kürt insanı Meclis’e git diyor. Siyasetçi Kürt gitme!
Benzetmek gibi olmasın ama açıklamalara bakınca insan, Çingene çalıyor, Kürt oynuyor demekten kendini alamıyor.
***
Siyasette istikrarsızlık yalnız iktidar partisinde, Kürtler arasındaki nereye varacağı bir türlü kestirilemeyen çatışmalarda değil, ana muhalefet partisinde de yaşanıyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 4 kez merkez yönetim kadrolarını değiştirdi.
Köklü bir parti olan CHP’nin “ideolojisinin olmadığını” açıkladı.
Partide dış konularda söz sahibi kıldığı genel başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu, Türkiye’ye yerleştirilecek radar üssünü destekledi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu karşı çıktı.
PKK-hükümet arasındaki pazarlık görüşmeleri CHP’deki istikrarsızlığın son örneği.
PKK ile gizli pazarlık metinleri medyaya düştüğü gün; RTE’yi, neden görüşmedim diyorsun diye yalancılıkla suçlayan Kılıçdaroğlu, şunu ekledi: “(PKK ile) Görüşmene bir şey demiyorum.”
Birkaç gün geçti. Dün gazetelerde çıkan demecinde RTE’nin siyasi ayakla müzakere edeceğiz sözünü yorumlarken “Bu sözden anladığını, RTE ile PKK arasında görüşmelerin devam edeceğini” söyledi ve bu kez:
“Bu doğru değil, bunu onaylamıyoruz ve katılmıyoruz” dedi.
Çevir kazı yanmasın. Bir-iki gün içinde birbirinin zıddı iki açıklama.
Ama bir söylediğinin tam tersini sonraki gün söylemesi artık yadırganmıyor...
Yarın; “Canım yanlış anlaşıldı söylemim. Başbakan PKK ile konuşmasın, dedim. Ama örgütle elbette devlet kurumları konuşabilir demek istedim” diyebilir. Kamuoyunu inandıracağı sanısıyla!
Dilin kemiği yok.

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget