Türkiye'de basının kuşatılmışlığını anlamak isteyenlere, karikatür dünyasına bakmalarını da salık veriyorum.
Sadece; Yandaş Medya denilen, AKP medyası değil, merkez medya denilen ortadaki yayınlar da yandaş hale getirildi.
Bu yandaşlaşma, elbette ki gönüllü olmadı.
Başbakan Erdoğan; sermaye gruplarının elindeki medyayı iktidar medyası yapmak için onlara karşı açıktan saldırı başlattı.
Sadece Doğan Grubu'na değil, her haksız faturaya sessiz kalan Çukurova Grubu'na da hiç beklemedikleri yerden çok yüksek cezalar yazıldı. Ayrıntılarına girecek yerimizin ve zamanımızın olmadığı bu cezalandırarak korkutma sürecinde bu gruplar iflasa zorlandı. Aynı biçimde Doğuş'un ve Ciner Grubu'nun da kulağı çekildi.
Ve patronlar; 'Lanet olsun; gazete yüzünden iflas edeceğime; hükümetin istediğini yaparım; olur biter!' deme noktasına geldiler.
Bunun gazetelere yansımasını haber düzeninden çok kolayca anlıyorsunuz.
Türk basınının amiral gemisi denilen Hürriyet; görüyorsunuz ki Kelebek eki ile aynı düzeye indi habercilikte.
Sadece bu mu?
Hürriyet'in 1. sayfadaki karikatüristi Latif Demirci de hızlı bir evrim geçirdi; ikinci Salih Memecan yapıldı.
DEMOKRASİNİN ÖLÇÜSÜ KARİKATÜRDÜR
Bir ülkede gerçek demokrasi mi, sözde demokrasi mi olduğunu ölçmenin en doğru, en kestirme yolu; o ülkedeki karikatürlerdir.
Yayımlanan karikatürlere bakın: Eğer, çizerler; toplumsal karikatüre ağırlık veriyorlar; siyasetçiler ve özellikle de iktidar eleştiriliyorsa; orası gerçek demokrasidir. Tersi var ise; siyasetçiler yüceltiliyor ise orası ya askeri demokrasidir ya da vesayetçi demokrasidir.
Bugün çoğunlukçu vesayet rejimi; karikatür sanatçısının kalemini kırmıştır dersek; abartmış olmayız.
- - -
Türkiye'de karikatür, 2010'lara kadar iktidarı eleştiriyordu. AKP iktidara gelip kurumları ele geçirdikten sonra gazetelerde çizen karikatüristlerin kulakları çekildi. Bu zamana kadar genelde iktidara muhalif olan Türk karikatüründe yeni bir kanal açıldı. Sabah'ta karikatürist Salih Memecan, iktidarı yüceltiyor; muhalefete saldırıyordu. Kılıçdaroğlu'nu dansöz gibi çizmesi bu yüzdendir.
Geldiğimiz noktada; Latif Demirci de aynı kanala iteklendi.
Latif Demirci'yi 1980'lerden beri izlerim ve yarattığı tipleri de çok beğenirim. Fazla sert olmasa bile çizgilerinde bir toplumsal muhalif tad bulurum. Hürriyet'te çizdiği karikatürler de bu yolda atılmış seviyeli eserlerdi.
Ama o bile şimdi Salih Memecan haline getirildi.
Biliyorum ki bu iddia ağır.
Latif; hiçbir zaman Salih Memecan değil.
Lakin bir de gerçek var: Latif'in son çizgileri ne yazık ki çok geriye gitti.
Bu karikatürleri çizen Latif değil Enis Berberoğlu kardeşimiz amma ne yazık ki, altta onun imzası duruyor.
ŞOVMEN YAPTILAR
Anlayacağınız AKP iktidarı; insanları sarsarak düşünmeye itekleyen karikatürleri bile kaldıramıyor. O yüzden de patronlara baskı yaparak; Latif gibi usta çizerlerimizi Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Okan Bayülgen, Okan Karaca, Beyazıt Öztürk, Mehmet Ali Erbil türünden şovmenlere çeviriyorlar.
Siyaset yapılmayacak... Yapılacak ise de Başbakan övülecek... Yoksa size hayat hakkı tanımıyor bu çok ileri demokrasi hükümeti. Ünlü tiyatro sanatçılarımızdan Levent Kırca'nın susturulması, Latif'in ise Memecanlaştırılması, Türkiye'de fikir ve anlatım özgürlüğü üstündeki yoğun baskıyı gösteren acı örneklerdir.
Bununla istediğiniz kadar övünebilirsiniz.
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
27 EYLÜL 2011
Yorum Gönder