YÖK ne dedi, ne yapıyor? (2) - Abbas Güçlü

YÖK’ün yeni YÖK yasası ile ilgili beklentilerini, bir önceki yazıda dile getirmiş ve istedikleri ile yaptıkları arasındaki çelişkiyi vurgulayacağımızı belirtmiştim. İşte bugün, YÖK’ün o çelişkilerine dikkat çekeceğiz.
YÖK’ün nasıl bir YÖK yasası olmalı diye kamuoyuna ilan ettiği anlayış ile mevcut uygulamalar arasındaki çelişkiyi gelin yine aynı sırada ele alalım:

Çeşitlilik
YÖK, üniversitelerde çeşitlilik istiyor ama hepsini tek tip haline getirmek için elinden geleni yapıyor. Yüzlerce yıllık üniversiteler ile yeni kurulanları aynı yasa ve yönetmeliklerle idare ediyor, dışına çıkanın canına okuyor. Eğitimi yapılan tanımlanmış meslek çeşitliliği de gelişmiş ülkelerde 10 binin üzerindeyken, bizde iki bini bile bulmuyor. Çünkü çeşitlilikten korkuyor. Ayrıca eğitim modelleri artırılsın derken de modüler sistemler yerine aynı sürelere dayalı tek tip sistemi ısrarla koruyor! Yeni kurulan üniversiteler bile adeta birbirlerinin kopyası gibi.

Özerklik ve hesap verebilirlik

YÖK diyor ki: “Kurumsal özerklik, çeşitlilik ilkesi çerçevesinde yükseköğretim kurumlarının kendi politika ve önceliklerini belirleyerek, mali konular da dahil olmak üzere kendi tercihleri doğrultusunda gelişmeleridir.”
Peki o zaman üniversitelerin bunu hayata geçirmelerine neden izin vermiyor. İstediği konularda yasaları görmezden gelin derken, istemediği konularda neden yasaların arkasına saklanıyor. Daha da önemlisi, hesap verilebilirlik özelliğini öncelikle neden kendisi ve ÖSYM için istemiyor ve uygulamıyor?
Örnek olmaları gereken konuların başında bu gelmiyor mu?

Performans ve rekabet
Rekabet ve performans değerlendirmesi, diğer tüm kurumlar gibi üniversiteler için de, olmazsa olmazların başında geliyor. Adil ve şeffaf bir değerlendirme sistemi gerçekleştirmek için 30 yıl beklemek mi gerekiyordu? YÖK, dünyada bugün, bu konuda bir şey yapmak istedi de karşı çıkan mı oldu?
Örneğin ortalıkta dolaşan kırk tane reyting sıralaması var. Hangisine inanacağımızı bilmiyoruz. Ayrıca her üniversite kendisini “en iyi” ilan ediyor ve YÖK de bunu seyrediyor. Doğru kriterler, doğru bir sıralamaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var. Ve artık bunu YÖK’ten bekliyoruz...
Mali esneklik
Mali özerklik olmadan üniversite özerkliğinden bahsetmek mümkün değil. Ama nedense YÖK, üniversitelerin bugüne kadar, bu noktaya gelmeleri konusunda hiçbir önlem almadı. Örneğin teşvik etmedi. Sen ne kadar kaynak üretirsen ben de o kadar bütçe almanı sağlarım demedi. Dünyada bunun o kadar çok örneği var ki hiçbirini hayata geçirmedi. Üniversitelerin devlete, patronlara ya da öğrencilere bağımlı hale gelmesinin önüne geçemedi, ARGE’ye dayalı kendi kaynaklarını geliştirmeleri konusunda ikna edici olamadı.

Kalite güvencesi
Üniversitelerimiz arasında ciddi uçurumlar var ama hepsi de aynı diplomayı veriyor. Kalite denetimi ya da akreditasyon bazı bölümler dışında yok gibi. Oysa öğretim kurumları açısından en önemli konulardan birisi de bu. Sapla saman birbirine karışıyor. Araştırmacı üniversiteler ile öğrenci deposu üniversiteler arasında dışarıdan bakıldığında hiçbir fark yok. Çeşitlilik ve kalite güvencesi istenirken, kategorilerin çok iyi belirlenmesi gerekir ki, ona göre bir değerlendirme yapılsın. Ve bütün bunlar için Anayasa değişikliğine de gerek yok yasalara da. Sadece kafalar değişse, yeter de artar.

Anayasa değişikliği
YÖK ve üniversiteler şimdi tüm umutlarını anayasa değişikliğine bağladılar. Peki anayasa değişse ne olacak? YÖK yasası istedikleri gibi şekillense ne değişecek? Üniversitelerimiz de bir yılda çağ mı atlayacaklar?
Kimse kimseyi kandırmasın! Aynı yasa ile yönetilen üniversiteler arasında alıp başını giden de var, yasaların arkasına saklanıp, bu yasa ile hiçbir şey yapmak mümkün değil diye “beceriksiz”liklerine mazeret arayalar da var.
Görünen o ki, başta YÖK olmak üzere bazıları, yine hantallıklarına kaldıkları yerden devam edecekler, bazıları da arkalarına bakmadan çıtayı yükseltip şimşekleri üzerine çekmeyi sürdürecek...
Özetin özeti: Üniversitelerde ve YÖK’te, dünden bugüne değişen bir şey yok. Anayasa ve YÖK yasasında istenilen revizyon gerçekleşse de, bu kafayla yine değişen bir şey olmaz!..

Abbas Güçlü/Milliyet
     27 Eylül 2011

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget