Geçen hafta Taksim Dayanışma Platformu üyelerinin Başbakan
Vekili Bülent Arınç’a ilettiği talep listesi konusunda Başbakan Erdoğan,
“İlla 'şunu alırsam şunu veririm, şunu verirsen bunu isterim' gibi bir mantıkla devlet yönetilmez” dedi. Platform üyeleri, bazı vali ve emniyet müdürlerinin görevden alınmasını istemiş, Erdoğan en çok da buna sinirlenmişti.
Bugün itibarıyla Gezi parkı eylemlerini formatlayıp, milyonlarca yeni “terörist” yaratma oyunu sahnelenmeye başlandı. Oyunun amaç ve işlevini anlamak için İktidar-PKK cephesinde yaşanan “al-ver”lere odaklanalım.
Erdoğan’ın
özel temsilcisi sıfatıyla Oslo masasına oturan Hakan Fidan’ın
PKK’lılara söylediklerini hatırlayın. PKK'ya neler verdiklerini bakın ne
de güzel anlatmıştı:
“Başbakan bu meselede
hiçbir meselede yapmadığı kadar şey yapıyor. Çıktı grup toplantılarında
Meclis’te, diğer bütün halk konuşmalarında, ‘ben neye mal olursa olsun
açılım sürecinin arkasındayım. Ben siyasi riski bu noktada göze
alıyorum, siyasi kariyerim pahasına da olsa’. Burada partiye sürekli
mesaj var kardeşim, bu noktada benim üzerime gelmeyin tabanla
etkileşiminiz sizde nasıl bir netice üretiyorsa üretsin. Çünkü sürekli
negatif şeyler gelmeye başladı. Yani buradan dolayı efendim oy
kaybediyoruz, batıda görüştüğümüz geniş kitleler bizden şey yapıyor...
Ben bunu anlattım, sayın Öcalan’a dedim ki, Başbakan bunu sürekli
anlatıyor... Bu hükümetin yaptığı çok reformlar var. Yani Kürt kimliğini
tanımadan verdiği sosyal haklara kadar bundan 5-6 sene önce masaya
oturulduğunda bunların hiçbiri verilmeden. Belli şartlar izin verseydi,
belki şu anda örgüt çoktan normal siyasi hayata dönmüş, Türkiye’de
normal bir hayat yaşıyor ve siyasi zeminde meşru mücadelesini veriyor
olacaktı. Fakat Türkiye’deki şartlar buna izin vermedi.”
Devam ediyor Hakan Fidan:
“Siyasi
iktidarı bu noktada attığı adımlardan dolayı sıkıntıya düşürücü bir
unsurun olmaması lâzım. Yani siz de zaten bu konuda oldukça hassassınız,
özellikle eylemsizlik konusunda. Diğer konularda bu gözaltına almalar,
şunlar bunlar, ben bunları gittiğim zaman İçişleri Bakanı ile uzun uzun
konuşacağım. Onun bana gelmeden anlattığı konular da var zaten...
İçişleri Bakanı da sosyal psikologdur. Bu noktada iyi çözümlemeleri var,
anlıyor. Ama aynı zamanda siyasetin gereklerini de iyi bilen, ona göre
bazen farklı demeçler verebilen bir insan... Alandaki valiler, emniyet
müdürleri bu noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani şu anda sizi
bilmiyorum spesifik olarak isim vererek şikayet edebileceğiniz şu adam
düşmandır bu adam şeydir... Bir il Güneydoğu’da oradan bir şey geldi
dört tane isim var. Dört ismin dördüne de ‘örgüt mensubudur,
sempatizanıdır’ diye görüş var. Valiyi aradık, dedik ki, ‘verin
gitsin’...”
MİT’in Oslo muhiplerinden, PKK’nın Avrupa’daki elebaşı Zübeyir Aydar da Mart’ta Radikal’den Murat Yetkin’e şunu söylemişti:
“Elimizi
çabuk tutmamız lazım. Bir kaç gün önce Erdoğan, ‘Bu işi 2013 sonuna dek
bitirmemiz lazım’ dedi. Çünkü 2014 yerel seçim süreci başlıyor.
Gönlümden geçen, bütçe görüşmeleri başlamadan tüm aşamaların kat edilmiş
olmasıdır. Çekilme, demokratik anayasa, yasal düzenlemeler, geri dönüş
ve normalleşme aşamalarını tamamlayabilmemiz lazım.”
Yani Erdoğan ve PKK’nın takvimine göre, önümüzde sadece 5 ay var!.. Ellerini çabuk tutmaları gerekiyor!..
-Teröristbaşının Gezi Parkı Talimatı-
BDP’lilerin son İmralı ziyareti Gezi parkı eylemleri dolayısıyla arada kaynadı gitti. Oysa çok önemli “talimatlar, talepler” vardı.
Teröristbaşı, “İçinde
bulunduğumuz süreci daha derinlikli yürütmek için devletle olan
görüşmelerim sürüyor. Şu anda devam eden çatışmasızlık ortamı tümüyle
benim çabam ve insiyatifimle gerçekleşmiştir. Ben şu ana kadar üzerime
düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdim. Umarım hükümet de kendi
üzerine düşen sorumluluklara aynı ciddiyetle yaklaşır. Bu dönemde beni
kullanıp, aldatabileceğini düşünenler yanılırlar” dedikten sonra, ikinci aşamaya ilişkin, “yol temizliği” haritası veya talep listesini vermişti. İşte o buyruklar:
Seçim
barajının düşürülmesi... Basın özgürlüğü... Terörle Mücadele Yasası,
Türk Ceza Kanunu değişiklikleri ve yeni Anayasa çalışmaları... BDP
heyetinin 15 günde bir periyodik olarak İmralı’ya gitmesi...
Bizler Taksim filmini izlerken;
Tam da bugün BDP’liler Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le buluşup, teröristbaşının “reform paket”ini konuşacak. PKK’nın topu AKP’nin kucağında... Yeni “açılımlara” mecbur!..
Bunun
öncesinde Gezi parkı eylemleri üzerinden, üstelik PKK eliyle yeni bir
psikolojik hârekat, silahlı provokatörler eşliğinde yeni sindirme
operasyonu şaşırtıcı olur mu?
Peki şu soruyu kim cevaplar?
Yıllardır PKK’yı, teröristbaşını “Ulusalcıların, Ergenekoncuların” yönettiğini iddia ettiler. İddiayla kalmadılar bir yığın insanı bu suçlamayla Silivri’ye tıktılar, müebbetle yargılıyorlar.
Ama teröristbaşı bu hafta şöyle emretti:
“Gezi Parkı direnişinin ulusalcı, milliyetçi, darbeci çevrelerin kontrolüne girmesine izin verilmemelidir...”
Sahi, PKK ve teröristbaşını kim yönetiyor/muş?!.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
11 Haziran 2013
Yorum Gönder