Evet, biz çapulcuyuz ve yeni Vahdettin’ler de kovuluncaya dek bu çapulculuğa devam edeceğiz…

Yanlış yoldasın Hacı.
Yanlış yoldasın Usta.
Çırak oldun, kalfa oldun, usta oldun, ama devlet yönetmeyi, millet yönetmeyi öğrenemedin. Devlet adamı olmayı öğrenemedin. Olaylara hep “imamlık” penceresinden baktın.
Yüzde 50 çoğunluğunla, sana biat eden yandaşlarınla, yöneticilerinle, her dediğini onaylayan kul – köle milletvekillerinle her şeyi yapacağını sandın.
Kitleleri etkileyebilmek için zaman oldu “One Minute, one minute” haykırışları ile kabadayılık yaptın, ama üç gün sonra bağırdığın, çağırdığın adamın önünde diz çökerek, yelkenleri suya indirdin.
En çok da halkı azarladın. En çok da sesini ona yükselttin. Türkiye’yi kana bulayan PKK’lı teröristler ve AB, NATO, ABD işgalleri, CONİ’lerin tecavüzleri karşısında süt dökmüş kediye döndün, onların ülkelerine “sağ salim dönmeleri için” dualar ettin, ama halkına aslan kesildin. Kükredin…
Sana derdini, sıkıntısını anlatmaya çalışan, sorununa çözüm isteyen vatandaşına “Ananını da al git…” dedin. Hakkını arayan, hukuk mücadelesi yapan tekel işçilerini kışın soğuğunda, ayazında havuzlara attın, üzerlerine basınçlı sular, gözlerine, yüzlerine biber gazları sıktın. Copladın.
Parasız eğitim isteyen gençleri hapishanelere doldurdun.
Şehitlere “Kelle” dedin, onları şehit eden, köyleri yakıp yıkan, oluk oluk kan akıtan bebek katiline “Sayın” dedin. Onu en muteber insan yapıp, başkanlık koltuğuna oturtun. Kapalı kapılar arkasında ve daha sonra açıktan onunla vatanı bölme müzakereleri yaptın…
Ona verdiğin değeri bu ülkeye ömrünü vermiş Genelkurmay başkanına ve ordu komutanlarına vermedin. Bebek katili APO’yu sevdiğin kadar Mehmetçiği sevmedin…
“Kürt Açılımı”, “Barış, kardeşlik süreci”, “Analar ağlamasın”
masalları ile halkı uyutmaya kalktın. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı koltuğunda otururken Amerika’nın hizmetine girdiğini, ona bağlılığını, ABD’nin BOP Eş Başkanı olduğunu tam 34 yerde açıkladın.
Kasımpaşalı yürüyüşü ve ağzı ile yığınları etkilemeyi, yönlendirmeyi devlet adamlığı sandın.
Korku imparatorluğu kurdun. Yargıyı, medyayı kendine bağladın. Halkı koyun sürüsü gibi gördün, sürüden ayrılıp sana karşı gelenleri ise sopa ile uysallaştırmaya çalıştın.
Hepsinden daha önemlisi Cumhuriyeti, Atatürk’ü, devrimleri, Ulusal Kurtuluş Savaşını ve Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarını, 7 bin yıllık Türklüğü, Türk adını 10 yılda tarihten sileceğini, Atatürk sevgisini yüreklerden söküp atacağını sandın. Velilerin, öğrencilerin tüm isyanına, protestosuna rağmen okulları imam hatiplere dönüştürdün.
Ulusal bayramları kaldırdın, kutlamak isteyenleri ise gaz bombaları, basınçlı sularla, tankerlerle, TOMA’larla engellemeye, önlemeye çalıştın.
Bütün bu düzen değişikliğine, tek adamlığa o denli çok inandın, kendini ve çevreni o denli çok inandırdın ki sultanlık rüyaları görmeye başladın.
Gözünü taa 2023’lere diktin, 2071’lerden söz ettin.
“Ben istersem, ben karar verirsem, kimse beni engelleyemez, dilediğimi yaparım” anlayışı ile ve son icraat olarak da güzelim “Gezi Parkı”nda AVM için ağaçları kestirmeye başladın. Bu yıkımı, bu kıyımı durdurmak isteyenleri de “Üç beş eylemci, Taksim’e AVM yapmamızı engelleyemeyecek” sözü ile küçümseyerek, üzerlerine polislerini saldın…
İşte hayatının en büyük yanlışlığını burada yaptın Hacı. İşte burada yanıldın… Yıllardan bu yana birleşmeyen, birleşemeyen halkı birleştirdin.
Senin İstanbul Belediye Başkanının anladığı gerçeği sen anlayamadın. Yani onun deyişi ile “Halka rağmen bir şey yapılamayacağını” hesaplayamadın ve halkın ayağa kalkması, kuzuların sessizliğini bozması karşısında korktun.
Hem de çok korktun. Kendine ve yandaşlarına cesaret vermek için yüksek perdeden bağırmaya, çağırmaya, tehditler savurmaya başladın.
Türküler, şarkılar, halay eşliğinde protestolarını sürdüren, çevreye ve topluma hiçbir zarar vermeyen masum direnişçileri “Bir avuç çapulcu”, “Ayyaş”, “Alkolik” olarak nitelendirdin. “Bir avuç çapulcuya pabuç bırakmayacağını” söyledin. Sonra da bu 300-500 kişilik gruba TOMA’larla, panzerlerle, gaz bombaları ile saldırdın.
ORTALIK SAVAŞ MEYDANINA DÖNDÜ. KIVILCIMI SEN KENDİ ELLERİNLE ATEŞLEDİN HACI. BİR KIVILCIM BİR BOZKIRI TUTUŞTURMAYA YETTİ.
Şimdi de çıkmış, “Partime oy veren yüzde 50’yi evlerinde zorla tutuyorum” diyorsun, vatandaşlar arasında savaş kışkırtıcılığı yapıyorsun. Aldığın oy oranı ile her şeyi yapacağını sanıyorsun, tehditler savuruyorsun. Sandığı tek demokrasi aracı olarak görüyorsun.
Şunu öncelikle belirleyelim. Ülkelerin geleceğine yön veren siyasi partilerin aldıkları oy sayısı değildir. Bir zamanlar Hitler de Mussolini de yüksek oy oranına ulaşmıştı ama birisi ayağından asılarak can verdi ötekisi intihar etti…
Ülkemizde Menderes’ler, Özal’lar, Evren’ler de en yüksek oy sayısına ulaştılar ama sonlarını hep beraber gördük.
Bir zamanlar Kurtuluş Savaşını başlatan Mustafa Kemal’e bugün olduğu gibi emperyalizmin yerli uşakları, “Çapulcu, eşkıya, zalim, Kuvayi Milliye maskarası” ve daha buna benzer birçok aşağılayıcı sözlerle karşı çıkmışlardı.
Canını ortaya koyarak Yedi Düvelle savaşan Atatürk’e emperyalizmin adamı İskilipli Atıf Hoca, “Kuvayi Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?” diye bugün sizin yaptığınız gibi halkı kışkırtıyordu.
Ama halk, milletine karşı İngiliz, Fransız emperyalistleri ile işbirliği yapan, ihanet bataklığında kulaç atan Seyit Rıza’ların, Sait Nursi’lerin, İskilipli Atıf Hoca’ların yanında değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında saf tuttu ve zaferden sonra hainler kaçacak delik aradılar.
Sizler de bizi istediğiniz kadar “Çapulculukla”, “Ayyaşlıkla” suçlayın, halk gideceği yeri seçmiştir. Biz, “Çapulcu” olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz ve diyoruz ki: “Evet biz çapulcuyuz ve AKP’li Vahdettin’leri yurdumuzdan kovuncaya dek “Çapulculuğa” devam edeceğiz.
Yazımı bitirirken, bu arada bir noktaya da değinmeden geçemeyeceğim.
Her zaman olduğu gibi, Tayyip’e esip yağarak yandaşlarının gazını alan, ama iş eyleme gelince, harekete katılmak isteyen milletvekillerini partiden atmakla tehdit eden Devlet Bahçeli’ye de bir çift sözümüz var:
“Gel bu meşruluğunu yitirmiş AKP’ye koltuk değnekliği sevdasından vazgeç. Bir kez olsun yedek lastik olmayı bırak, halkının haklı direnişinin yanında yer al. Vakit erkenken… Bir kez olsun halkınla birlikte muhalefet yap.
SEN VE SOROS LİBERALLERİ ADAM GİBİ MUHALEFET YAPMADIĞINIZ İÇİN BUGÜN HALKIMIZ MEYDANLARDA…
SEN VE SOROS LİBERALLERİ ADAM GİBİ MUHALEFET YAPMADIĞINIZ İÇİN BUGÜN ABDULLAH CÖMERT’LER CAN VERMEKTE…
Söylemedi deme. Adam gibi görevini yap. Sonra sen de AKP gibi süpürülmekten kurtulamazsın…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget