Sıkıyönetim Gezi'si - Rıza Zelyut
Dün, Sarıyer'den gazeteye gelirken Maslak'taki jandarma komutanlığından cemselerin çıktığını gördüm. İçi asker doluydu. Ellerinde de plastik kalkanlar vardı. Belliydi ki şehrin içine gidiyorlardı. Artık jandarma bile devreye sokulmuştu.
Yazık değil mi? Türkiye'yi sivil sıkıyönetim altındaki bir ülke gibi gösteren o manzaraya hak ediyor muyuz?
Tam ortalık durulmuşken; tam taraflar makul bir çizgiye gelmişken Başbakan Erdoğan Ankara'dan tehdit etti:
"Yarın İstanbul'da mitingimiz var. Taksim meydanı boşaldı, boşaldı... Aksi takdirde bu ülkenin güvenlik güçleri orayı boşaltmasını bilir."
Başbakan böyle derse İstanbul Polisi ne yapar?
Alır TOMA'ları, bomba atan araçları, polisleri, greyderleri yürür Taksim'e... Gezi parkında oturanları çil yavrusu gibi dağıtır. Yetmez; hastanenin içine bile su sıkar; yetmez otelin lobisine bile gaz bombası fırlatır; insanları kimyasalla boğmaya kalkışır.
Peki bu polisi yönetenler; "Şiddet, şiddeti doğurur!" gerçeğini bilmiyorlar mı? Toplumsal psikolojiden bu kadar mı habersizler?
TÜRKİYE AYAKTA
Olayı sadece Gezi Parkı'ndaki üç beş genci dağıtmak zannedenler, kısa süre sonra yanıldıklarını gördüler. Türkiye'nin her yanında halk, gece olmasına karşın sokaklara indi. İstanbul'un her yanında yürüyüşler yapıldı. Ben olayları İkitelli'den izledim. Bulunduğumuz yerden sloganlarla geçen öfkeli bir kalabalık gördüm. Sonra E-5 otoyoluna çıktı halk. Peşinden E-6 otoyolu kapatıldı... Kadıköy'den yola çıkan protestoculara karşı polisle jandarma ortak operasyon düzenledi. Pek çok ilçede yerel protesto yürüyüşleri yapıldı.
Ankara karıştı.... İzmir ayaklandı... Ve diğer şehirlerden tepkiler yükseldi.
Peki halkı sokağa döken faiz lobisi mi yoksa Sayın Başbakan'ın sözleri ve onun ağzına bakan polisin uygulamaları mı?
Artık; "Bize tuzak kuruldu. IMF'ye borcu ödedik, çözüm sürecini başlattık; çekemeyenler meydana döküldü." gibi sözler AKP yanlısı vatandaşlarımızı dahi ikna etmekten uzak kalıyor. Bu sert polis müdahalesini iyi biliyorum ki onların çoğu da kabullenemiyor.
HANİ KAFATASÇIYDI?
AKP'nin Ankara'da düzenlediği mitingde çok düşündürücü bir manzara vardı. Başbakan'ın hemen önüne getirilmiş bir grup üç hilalli MHP bayrakları ve bozkurt pankartı açtılar. Başbakan da onlara; "MHP'li kardeşlerime teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. İnşallah bu yürüyüş hep birlikte devam edecek." dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli; hemen bu durumun MHP'ye karşı kurulmuş pis bir tezgâh olduğunu vurguladı ve çok sert bir açıklama yaptı. "Partimize ait sembol ve amblemlerin alçakça, arsızca ve ahlaksızca kullanıldığı görülmüştür." dedi.
Elbette ki AKP mitinginde üç hilalli MHP bayraklarının hele hele Ergenekon'un simgesi "boz kurt"un ortaya çıkması; bunun katılımcılar tarafından alkışlanması yeni bir gelişmedir. İktidar partisi, mitingde, MHP tabanına, bozkurtlu bir çengel atmış; üç hilalle bunu süslemiştir. Kamplaştırmanın aldığı bu yeni boyutu hatırladıktan sonra bir de Sayın Başbakan'ın 4 Şubat 2007'de söylediklerini hatırlayalım: "Bunlar milliyetçi değil ırkçı, ayrımcı, kafatasçı. Biz 'ya sev ya terk et' demiyoruz."
Buna "kandan beslenenler"i de ekleyebilirsiniz. Ve başka sert suçlamaları da...
Ne oldu da birden bire Ergenekoncu olduk arkadaşlar?
Yorum Gönder