“Gavurlar Türkiye'yi kıskandılar. Ekonomiyi yıkmak için olayları başlattılar…”

Başbakan Erdoğan, Ankara ve İstanbul'da, “Milli İradeye Saygı” mitingleri düzenledi. Ankara'daki mitinge gelenlere soruyorum: Neden mitinge katıldınız?  
“Memlekette ağaçtan bol ne var? Ama Taksim'de 2 ağacı bahane edip ortalığı karıştırdılar. Darbeci bunlar. Menderes'i, Özal'ı yok ettiler, ama Başbakanımızı onlara yedirmeyiz…”
Özal'ı zehirlediler diyorsunuz da, Adli Tıp Kurumu raporunda, iddianın doğru olmadığını belirtti diye düzeltmeye çalışıyorum.
“Rapor önemli değil. Bizim Müslüman televizyon kanalları zehirlendi diyorsa doğrudur….”
Gezi Parkı eylemcileri hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Tüyler ürperten yanıtlar veriyorlar:
“Kız erkek bir arada yatıp kalkıyorlar. Çadırlarda fuhuş yapıyorlar. Ellerinde içki şişeleriyle dolaşıyorlar. Müslüman memlekette böyle özgürlük olmaz”
Tencereli tavalı protesto gösterisi yapanları soruyorum. Yanıtlar hep aynı:
“Başbakanımızı tencere tava çalarak devireceklerini sanıyorlar. Sabrımızı taşırmasınlar…”
Ama çocuklar, kadınlar, yaşlılar da tencere, tava çalıyor diyorum.
“Başbakanımıza karşı bunu yapan kim olursa olsun teröristtir” yanıtını alıyorum.
Yabancı basının, Avrupa Parlamentosu'nun, Başbakan Erdoğan'a ve polis şiddetine yönelik ağır eleştirilerini soruyorum:
“Dünyada kriz var hemşerim, ama Türkiye'nin durumu çok parlak. Avrupa'ya Amerika'ya borç veriyormuşuz. Ecnebiler gelip Başbakanımıza, kurtar bizi diyorlarmış. Gavurlar Türkiye'yi kıskandılar. Ekonomiyi yıkmak için olayları başlattılar…”
Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin kurallarına uyacağına dair bu hükümetin imzası var diyorum:
“Başbakanımız imza falan takmaz. Yürüyün be diye bağırdı zaman hepsini hizaya sokar” diyorlar, hafif sinirlenerek.
Ama az önce protestocular demiştiniz, şimdi yabancıları suçluyorsunuz diye sorduğumda, ağzımın payını alıyorum.
“Protestocular zaten bunların taşeronu. Müslüman adam memleketini satmaz”
“Millet kim diye soruyorum:
“Millet Başbakanımızın arkasında olanlar, ona oy verenlerdir” yanıtı suratıma tokat gibi yapışıyor.
Başbakan faiz lobisinden bahsediyor. Bunun ne olduğunu biliyor musun diye soruyorum:
“Bunlar faizden şimdiye kadar çok para kazanmışlar. Başbakanımız artık yeter demiş. Onlar da ortalığı karıştırırız diye tehdit ediyorlar. Başbakanımız hepsinin ümüğünü sıkacak…” diyorlar kızarak.
Ama İslam'da faiz haram. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye, dışarıdan para getirenler için faiz cenneti oldu. Bu iktidar davet etmişti onları, bindikleri dalı niye kessinler ki diyorum. Öfkeli bakışlar atıyorlar.
“Hemşerim, sen Başbakanımızdan iyi mi bileceksin. Müslüman adam niye faize izin versin? Bu faizciler kendi aralarında alıp veriyormuş. Başbakanımızın haberi olsa onları yaşatır mıydı?”
Başbakan olmaz demiş diyordunuz, şimdi de Başbakan'ın haberi yok dediniz. Nasıl oluyor bu diye üsteliyorum.
“Valla ilçe başkanımız böyle anlattı. Bizimkiler Müslüman. Yalan söylemezler” diyerek konuyu kapatıyorlar.
Gençler, yaşam tarzlarına karışılmasını istemiyor, Başbakan'ın sert sözlerine tepki gösteriyorlar diyorum:
“O gençlere aileleri din, iman, Allah, kitap öğretseydi böyle olmazdı. Önce Müslüman bir ülkede yaşadıklarını öğrenecekler” önerisinde bulunuyorlar.
Polisin şiddet uygulamasını normal mi karşılıyorsunuz diye safça soruyorum.
“Gösterici denilenlere bak. Ne kadar komünist, anarşist, terörist varsa hepsi orada. Polise saldırıyorlar. Yakıp yıkıyorlar. Polis bunları dağıtmayıp ne yapacak? Hemşerim, polis daha sert olmalı ki, bunlar bir daha sokağa çıkmasın…”
Başbakan'ın konuşmalarının kutuplaşma başlattığını söylüyorum.
“Bu ülkenin Başbakanı yanlış konuşmaz. İyice anlamaya çalışıp, ders çıkarsınlar… Başbakan yol versin, hepsini ezer geçeriz…” yanıtını alıyorum.
PKK askeri, polisi şehit ederken de, yol ver gidelim Kandil'i ezelim dediniz mi diye soruyorum:
“Artık barış geldi, Başbakanımıza boyun eğdiler” diyorlar, gözlerini kaçırarak.
Demokrasi sadece çoğunluğun değil, herkesin hakkını korumaktır. Kendisine oy vermeyenleri tehdit etmek demokrasiye aykırıdır diyorum:
“Madem Başbakanımız en çok oyu aldı. Demokrasi tamam olmuştur. Gerisi hikaye..” türünden harika bir yanıt veriyorlar.
Hangi televizyon kanallarını izlediklerini soruyorum:
“Biz Müslüman kanalları izliyoruz. Samanyolu, Mehtap, Irmak, TRGT, Beyaz tv, ATV, Kanal 7, Ülke tv, TRT, Kanal 24 bize yetiyor” yanıtını veriyorlar.
Maalesef o cenahta durum bu. Başbakan'ın kendi kitlesini bir arada tutmaya yönelik politikaları iyi işliyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget