Ey Başbakan sen, ananı da ağlattın! - Tünay Süer

Annesi muhterem Tenzile hanımefendi vefat ettiğinde(Allah rahmet eylesin) camide ağlarken başbakan değil, bir insandı benim için.
O ağlıyordu, hiç tanımadığım halde annesi için ben de ağlıyordum. Ağlaması dokunmuştu , çünkü bende bir insandım.İnanın içten üzülmüştüm.
Dün akşam bir inat ve de saltanatının yıkılmaması uğruna Taksim’de yaptırdığı katliamı gördüğümde onun insan yanı geldi aklıma ve düşündüm.
Anası için gözyaşları döken bir insan nasıl olur da kucağında bebeleri ile gelen analara zehirli gazlar sıktırır, ölümüne bombalar yağdırır?
İşte ister istemez o muhterem kadının oğlunun bu yaptığı zulme ağladığını, kemiklerinin sızladığını hissettim.
Tenzile Hanım sağ olsaydı ya kahrından ölürdü ya da böyle bir katliam yapmasına asla izin vermezdi diye düşündüm.
                                                          ****
Taşıma su ile değirmen dönmez
Başbakanın Sincan mitingi fiyaskoydu.
Bir milyon kişinin olacağı söyleniyordu elli, altmış bin kişi ancak vardı. Haydi, yüz bin, atıyorum iki yüz bin kişi diyeyim. Yüzlerce araç ayarlanmasına, çalışan bir kesimin mitinge katılımı mecbur tutmalarına bütün çabalara rağmen ancak bu kadar kişiyi toplayabildiler.
Çünkü kendisine oy verenler de artık yaptığı çılgınlıklardan, söylediği yalanlardan ve memleketi bu hale getirmesinden ondan uzaklaşmıştı.
Mitingde birkaç kişiye mikrofon tutuldu.
“Adnan Menderesi bunlar astılar, Özal’ı bunlar zehirlediler.
Başbakanımızı bunlara yedirmeyiz. “ dediler. Bindirilmiş kıtalar böyle ezberlemişlerdi çünkü.
Başbakan yine aynı şeyleri tekrarlayıp durdu. Konuşmaları tamamen tahrik edici ve kışkırtıcı idi.
Demediğini koymadı yine. "Camide içki içip, türbanlı kadınları dövdüler “den tutun direnişin tüm ülkede olmasını da CHP ‘in ayarladığına varana kadar ağzına ne gelirse söyledi.
Ve "Yarın Taksim'i boşalttınız, boşalttınız yoksa benim polisim girer boşaltır" Dedi.
İşte bu söylenenlerden bir buçuk saat sonra Taksim’de hareketlenme başladı ve polis birkaç kez anons yaptı parkın boşatılması için akabinde Gezi Parkına müdahale ile resmen katliama başladı.
Taksim böylesine kara bir gece belki ilk defa yaşadı.
Aman yarabbi!
Bu ne acımasızca saldırıydı. Cumartesi olduğu içi bebekler, çocuklar ve anneler oradaydı. Yaşları 17 ile 25 arası gencecik kızlı erkekli masum bir protesto için oradaydılar.
Günlerdir, yerlerde minicik çadırlarda yatıyorlardı. Sabahları çöp topluyorlar sonra şarkılar, türküler söylüyorlardı. Bazıları harıl harıl ders çalışıyordu bir ağacın dibinde.
Başbakanın tüm yalanlarına rağmen 1 Hazirandan beri hiçbir olumsuz hareket olmamıştı.
İçlerinde ne terörist karışmıştı ne de bir örgüt.
Bu gece evet bu gece başbakan emir verdi ve bu masum gençlere, annelere, bebelere polis ordusunu saldırttı.
Taksim savaş alanına döndü.
O ne gaz bombalarıydı? O ne saldırıydı.
Savunmasız ,savunmak istemeyen insanlara karşı polis ölüm kustu adeta..
Taksim’de bunlar yaşanırken İçişleri Bakanı bir otelde düğünde eyleniyordu.
Yaralananlar, bombalardan kaçmaya çalışanlar ve küçük çocukların yürekleri paralayan çığlıkları atılan bombaların sesleri arasında kayboluyor, eriyip gidiyordu.
Ortalık gecenin karanlığında bazen gök kuşağını andıran renklere bürünüyordu.
Silahlardan çıkan kırmızı ateş pırıltıları ve bulutlar sanki yere inmişçesine ortalığı kaplayan gri dumanlar.
Taksim çığlık çığlığa ağlıyordu bu gece.
Taksim ağlıyor ben ağlıyorum.
 Başbakanın polisinden ve kendisinden başka hangi yürek dayanırdı bu vahşete.
Bu öyle bir saldırı ki yaralananlara, gazdan tıkananlara kapılarını açıp revir haline getiren otelleri bile basıp içeri zehir saçan bir saldırı.
Savaş zamanları bile hastanelere, hastalara dokunulmazken bu nasıl bir kindir ki ,nasıl bir vicdansızlıktır ki  yaralı insanlara  coplar indiriliyor ,gözaltılar yapılıyor.
Ortada ne bir yetkili bakan var ne de devletin bir adamı. Cumhurbaşkanı zaten hiç yok olmadı.
CHP li milletvekilleri oradan oraya koşturuyor bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.
Ankara’da CHP li Emine Tarhan ve beraberindeki milletvekilleri TOMA’ların önünde oturmuşlar halkın yanındalar.
İstanbul  ‘da kan gövdeyi götürüyor.
İstanbul kana bulanıyor, canlar yanıyor ama Tayyip istifa sesleri dinmiyor.
İstanbul’ da polisi engellemeye çalışan CHP Amasya Milletvekili Ramiz Topal'ın polis tarafından kolu kırılıyor. Bir diğer vekil hastaneye kaldırılıyor.
Bu memlekette milletin oyları ile seçilen AKP li, MHP li BDP li vekiller nerede HA? Sanırım üçü de aynı tastan ayran içiyorlar.
Yataklarınızda rahat uyuyor musunuz yoksa dizi seyreder gibi seyir mi ediyorsunuz.
Sizin vekilliğinize yazıklar olsun. O meclisi işgal etmeyin istifa edin biraz utanmanız varsa.
Günlerden beri Türkiye ayakta. Kimse uyumuyor.
Ey Tayip Erdoğan, ne yapmak istiyorsun?
Korkutacağım diyorsan işte gördün ki bu millet korku tanımıyor.
Böleceğim dedin hiçbir etnik kökeni bölemedin. Türk, Kürt Alevi, Çerkez, gayri Müslim hepsi tek yürek olmuşlar el ele seni istemediklerini haykırıyorlar.
Diyorum ki acaba bölemedin, parçalayamadın dünyaya karşı itibarın sarsıldı,
 BOP projesi fosladı, Amerika seni çizdi. Şimdi intikam alıp Türkiye’yi daha karanlıklara mı sürüklemek istiyorsun?
Sonra ne yapacaksın? Nereye gideceksin?
Gel vaz geç bu sevdadan. İnan bize bizden başka dost yoktur. Nasılsa dünyalığını yaptın artık torununla, ailenle mutlu yaşa, dinlen derim. Sinirlerin çok bozulmuş ne yaptığını bilmiyorsun zira.
Yazık ülkeyi daha fazla tehlikelere atma. Ne sana ne de başkasına faydası olur bunun.
Atatürk’ün ölmediğini binlerce Atatürk olduğunu da bu gençlerle anlamalısın artık. Dünya anladı da, bir de sen anlayabilsen diyorum.
TC.Tünay Süer
Not. Bir yazımda askeri sokağa çıkartacak demiştim ve çıkarttı.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget