Türkiye, 56 üyeli Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, AGİT’in üyelerindendir
ve örgütün işlevleri arasında hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı da
vardır.
Türkiye genelinde 29 Mayıs’tan beri polisin
göstericilere yönelik tazyikli su ve biber gazı kullanımı sonucu 4 kişi hayatını
kaybetti, 2000’den fazla kişi yaralandı. Yetkililerin, barışçıl protestoculara
yönelik aşırı güç kullanımını derhal durdurmaları, ifade özgürlüğü ve toplanma
özgürlüğü haklarını güvence altına almaları, aşırı güç kullanımına dair hızlı,
bağımsız ve tarafsız soruşturma başlatması ve protestoculara ve diğer bireylere
kötü muamelede bulunan kolluk kuvvetlerinin adalet önüne çıkarılmasını sağlaması
gerekirdi.
Hiçbiri yapılmadı. Kimse kusura bakmasın,
buna baş engel olan RTE sınıfta çaktı…Marjinaldi, illegaldi, bunu kimseye
anlatamaz. Bunu Avrupa’ya anlatamaz, bunu dünyaya anlatamaz. Anlamazlar çünkü,
illegal ne demek, marjinal ne demek? Böyle bir şey kaldı mı diye sorarlar…Bizzat
Çağlayan Adliye’sinin göbeğinde onlarca avukatı tekme tokat gözaltına almayı
kimseye anlatamaz. Ağır bir mağlubiyettir RTE’nin ve AKP rejiminin aldığı.
NASIL SAVAŞSIN?
Bu ülkede , halkın vergilerinden her yıl 9-10 milyar
dolar polise harcanıyor. Polis kadrosu 300 bine yaklaşıyor. Bununla savaşmak
değil, elbette Gezi direnişçilerinin hedefi. Direnişçiler şiddet makinesi devlet
ile çıplak elleri, taşlarıyla nasıl baş etsinler, niye etsinler? Polisle
çatışmak amacıyla işgal etmediler ki Gezi’yi…Yeşili, parkı rant yağmacılarından
korumak için siper ettiler kendilerini polis copuna, tekmesine, gazına. 10
milyar dolar bütçeli, 300 bin polisli şiddet makinesini kendi halkının, vergi
mükelleflerinin üstüne doğrultan acizdir, mağluptur.
En ufak hak arayışını kendisine tehdit olarak gören, onun altında
hemen illegal örgüt arayan ve topluluğa hemen illegaller,
marjinaller/apolitikler ayrımı yapıp mıha vuruyorum diye arada nala da çakan
acizlik, kazançlı olamaz, mağluptur. Üstelik bütün bunları İstanbul’da karargâh
kurmuş dünya medyasının önünde yaparak, kazandıklarını, “sokağı
püskürttüklerini” sanıyorlar. Böyle mi yatışacak RTE’nin korkuları? Sanmıyorum.
Yine uykuları kaçacak, yine umacılar görecek, bunlar değil, “faiz lobisi”, şu bu
demeye devam edecek, komplo teorileri yaratacak.
DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE
Dünyanın artık gözü bu coğrafyada. Kimse kusura bakmasın, kimse ,
“onların işi bize ne canım” diyecek durumda değil. Sokağı hakladım, diye boşuna
sevinmesinler, bu eylemleriyle maskelerini düşürdüler, bütün anti-demokratik,
bütün otoriter, çirkin yüzleri ortaya çıktı. Ve şimdi, her platformda, her
düzeyde bedel ödemeye başlayacaklar. Misal; AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri
Stefan Füle, geçen hafta katıldığı konferansta ,“Saygı ve kapsayıcı diyalog
isteyenlere el uzatma fırsatı kaçtı, hayal kırıklığına uğradım” demiş ve şöyle
devam etmişti; “Hak ve özgürlüklere saygı gösterilmeli. Parlamentodaki çoğunluk
tarafından temsil edilmediğine inanan kesimlere polisin aşırı güç kullanmasına
yer yoktur. Bunu hükümetin bile kabul etmesinden memnuniyet duyuyorum. Şeffaf
bir inceleme değil ,sorumluların hesap vermesi de gerekiyor. Demokrasi için
tartışma, istişare ve uzlaşma gerekir.” 11 Haziran Salı günü girişilen hunhar
polis saldırısının AB’de nasıl karşılanacağını hesaba katmış mıdır RTE? Umurunda
mıdır? Umurunda olsa iyi olur. Çünkü her şey bir yana, ekonomik olarak ümüğü
onların elindedir her an sıkabilirler. Biraz ekonomiden gidelim; neler
kaybedilmiştir, anımsatmak için…
EKONOMİK BEDEL
2013’ün ilk çeyrek
büyümesi yüzde 3 olarak belirlendi. Ama sevinmesinler, faizi indirerek yeniden
canlanan tüketim ve devletin harcamaları sayesinde gerçekleşen bu büyümenin arka
yüzünde yine büyük cari açık var.
Böylece bu yılın
ilk dört aylık döneminde cari işlemler açığı, bir önceki yılın aynı dönemine
göre 3,6 milyar dolar arttı ve 24,3 milyar dolara yükseldi. Bu parayı bulma
derdi var. Ama bu kadar gerilimli, bu kadar kutuplaşan ve çatışan, devleti bu
kadar baskı uygulayan bir ülkeye gelmiş sermaye kaçar, yenisi de niye gideyim
diye sorar. Ortalığı dümdüz ettik, sorun yok diyerek kimseyi kandıramazsınız.
Kimse böyle bir ülkeye doğrudan yatırım yapmaz, elini taşın altına sokmaz. Böyle
bir ülkenin devlet kağıtlarına yatırım yapan risk primini yükseltmeden almak
istemez. Bunlar hep maliyet. Bunlar hep kayıp.
Kaybettin Tayyip, kimse kusura bakmasın…
Yorum Gönder