İktidarın Taksim Gezi Parkı'na 1940'larda dikilen ağaçları keserek Gezi Parkı yerine TOPÇU KIŞLASI görünümünde bir AVM yapmak istemesi üzerine başlayan Gezi Parkı eylemi tarihimizde eşi benzeri olmayan bir halk hareketine dönüşmüş durumda.
Polisin orantısız güç kullanmasıyla alevlenen Gezi Parkı olaylarına çok sinirlenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi eylemcileri için kullandığı "Birkaç Çapulcu!" ifadesi günlerdir dillerde!
Peki ama nereden çıktı bu "çapulcu" sözcüğü?
NECİP FAZIL ETKİSİ
Bilindiği gibi Başbakan Erdoğan'ı en çok etkileyen isimlerden biri "üstad" dediği Necip Fazıl Kısakürek. Erdoğan, hem başbakan olmadan önce hem de başbakan olduktan sonra birçok konuşmasında Necip Fazıl Kısakürek'ten fazlaca etkilendiğini dile getirmiş, hatta bazı şiirlerini ezbere okumuştur. Nitekim 7 Haziran'da yurda dönüşünde Atatürk Hava Limanı'nda AKP'lilere gece 0.03'te yaptığı konuşmada bile Necip Fazıl'ın bir şiiriyle seslenmiştir.
Başbakan Erdoğan'ın erken Cumhuriyet dönemi eleştirilerinin temel kaynağı da bilindiği Necip Fazıl'ın yazıları ve kitaplarıdır.Erdoğan birçok defa tarihi Necip Fazıl’dan öğrendiğini ifade etmiştir. Örneğin, 23 Kasım 2011'de Meclis’te yaptığı konuşmada,“Öyle kitaplar vardır ki hayatınızı değiştirir, okuduğunuz bir satır, nefes alıp verdiğiniz sürece hafızanızdan çıkmaz… Size Necip Fazıl Kısakürek'in ‘Son Devrin Din Mazlumları’ isimli kitabını göstermek istiyorum. Yakın tarihimizin karanlık sayfalarına ışık tutuyor. Resmi tarihin bilinmeyenleri burada gördük. Bu kitap zaman zaman yasaklandı. Toplatıldı. Gençlikten uzak tutulmak istendi.…”(1) diyerek tarihi Necip Fazıl’dan özellikle de onun “Son Devrin Din Mazlumları” adlı kitabından öğrendiğini belirtmiştir.
İşte Başbakan Erdoğan'ın akıl hocası Necip Fazıl, Erdoğan’ı derinden etkileyen bu "SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI" adlı kitabında, 31 Mart Olayı’nı bastırmak için Selanik’ten İstanbul’a gelen ve isyanı bastırıp II. Abdülhamit’i tahttan indiren Hareket Ordusu’na “ÇAPULCU” demiştir.
ÇAPULCUNUN ŞİFRESİ: SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI
Necip Fazıl, ilk basımı 1969'da yapılan "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabının "Mazlum Padişah" adlı 1.bölümünde "Ulu Hakan" diye adlandırdığı II. Abdülhamit’in tahttan indirmesiyle sonuçlanan 1909 yılındaki 31 Mart Olayı'nı anlatırken, 31 Mart İsyanı'nı bastırmak için Selanik'ten İstanbul’a gelen Hareket Ordusu'nun isyancılarla çatışmaya girdiği yerlerden birinin de Taksim'deki Topçu Kışlası olduğunu belirtmiştir. Necip Fazıl, "Birkaç komitacı elindeki bir şuursuz sürü" diye adlandırdığı Hareket Ordusu'nun İstanbul'a girişini, o sırada Sadrazam Tevfik Paşa'nın Berlin'deki oğullarına katiplik eden Ali Şevki Bey'in Tevfik Paşa'nın oğluna yazdığı uzun bir mektuptan bazı alıntılar yaparak anlatmıştır.
İşte Necip Fazıl'ın o mektuptan aktardığı şekliyle 31 Mart Olayı'nın Topçu Kışlası bölümü:
"Ve İstanbul kapılarında Hareket Ordusu (...) Sabahleyin alaturka saat on buçuğa doğru Melek Hanım beni çağırmak için koşa koşa aşağı indi. Korkudan titriyor ve şu sözleri güçlükle söylüyordu:
'Harp başladı'.
Taksim Meydanı'na yerleştirilip Topçu Kışlası'nı hedef ittihaz eden toplarla tüfek seslerinden başka bir şey işitmiyorduk. Kapımızın önündeki cadde askerlerle dolmuştu. Bunlar Selanik'ten gelmiş olan eski avcı kıt'alarının efradıydı. Kışlalarından kaçmış olan bu askerler bir taarruza uğradıkları takdirde mukabelede bulunmak üzere hazırlanıyorlardı.
Sokakta mütemadiyen mavzer kurşunları yağıyor ve hatta bizim bahçeye bile düşüyordu.
Annen şaşılacak bir soğukkanlılıkla bana dedi ki: 'Bu top güllelerinin kışlaları yıkacakları muhakkaktır, ama içlerinde kaynaşan kelleleri öldürüp ortalığı temizleyeceği de şüphesizdir'. (...)
Kışlalarında teslim olmadıklarına pişman olan asi askerler affedilmelerini temin edecek bir çare arıyorlardı. Ben kendilerine bir nutuk irad edip hepsini etrafıma topladıktan sonra bombardıman edilen kışlalarına götürmek ve silahlarını teslim ettirip affolunmalarını temin etmek üzere sokağa çıktım. (....)
Kurşun sesleri de, bombardıman da ikindiye doğru nihayet buldu. Çünkü artık bütün kışlalar (Topçu Kışlası da dahil) teslim olmuştu. Yalnız Taşkışla akşama kadar mukavemete devam etti"(2)
Necip Fazıl, Ali Şevki Bey'in mektubuna dayanarak 31 Mart Olayı'nın Taksim Topçu Kışlası bölümünü işte böyle anlatmıştır.
Necip Fazıl, aynı kitabında 31 Mart Olayı'nda bir taraftan II. Abdülhamit'in "yalnızlığını", "soğukkanlılığını", "kardeşi kardeşe kırdırmak istemediğini" anlatarak padişahı överken, diğer taraftan bu isyanı bastırmak için Selanik'ten gelen Hareket Ordusu'nu "Makedonya kaynaklı çapulcu sürüsü..." diye yermiştir.(3)
Bilindiği gibi Mustafa Kemal de Hareket Ordusu'nun içindedir. Kurmay Başkanı Mustafa Kemal, 31 Mart İsyanı'nı bastıran Hareket Ordusu'nun harekat planını hazırlamış, orduyu sevk ve idare etmiş ve isyan sonrasında Hüseyin Hüsnü Paşa adına bir bildiri kaleme almıştır. Sadi Borak'ın dediği gibi "isyanı bastıran Mustafa Kemal olmasına karşın Mahmut Şevket Paşa bir anlamda hazıra konmuştur." (4)
Hareket Ordusu denilince ilk akla gelenlerden biri, hatta birincisi Mustafa Kemal olduğuna göre -Necip Fazıl'ın tanımlamasına göre- o da ÇAPULCULARDAN biridir!
TAŞLARI ÜST ÜSTE KOYALIM
Necip Fazıl, 31 Mart İsyanı'nın yaşandığı, çatışmaların olduğu yerlerden birinin Taksim Topçu Kışlası olduğunu yazıyor "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabında. Necip Fazıl, 31 Mart İsyanı'nı bastırmak için Selanik'ten gelen Hareket Ordusu'na "ÇAPULCU SÜRÜSÜ" diyor "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabında. Başbakan Recep Erdoğan, "üstad" diye adlandırdığı, Necip Fazıl'dan çok etkileniyor, özellikle de onun "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabından etkileniyor. Öylesine etkileniyor ki, bir Meclis gurup konuşmasında "Yakın tarihin karanlık sayfalarına ışık tutuyor...Bu kitabı mutlaka okuyun.." diyor. Ve Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'nı yıkıp, Topçu Kışlası görünümünde AVM yapılmasına karşı yürüyenlere, ister istemez bilinçaltınının da etkisiyle, üstadı Necip Fazıl'ın, 1909'da Selanik'ten gelerek Taksim Topçu Kışlası ve civarında da faaliyette bulunan Hareket Ordusu'na dediği gibi ÇAPULCU diyor.
Tabii "Taksim Toçu Kışlası" ve "çapulcu" sözcüğü arasındaki bu ilişki, hem Necip Fazıl'ın hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aynı mekanlarda farklı zamanlarda meydana gelen iki farklı olay karşısındaki birbirinden tamamen bağımsız ortak tepkileri olarak da değerlendirilebilir. Belki bu değerlendirme daha akla yatkın da gelebilir. Başbakan Erdoğan, Gezi eylemcilerine "çapulcu" diye seslenirken evet, Necip Fazıl'ın Taksim Kışlası konusunda yazdıklarını ve onun da "çapulcu" sözcüğünü kullandığını aklının ucundan bile geçirmemiş olabilir.
Her ne şekilde olursa olsun sonuç olarak gerçek şu ki:
Necip Fazıl için Topçu Kışlası'nı yıkmaya çalışanlar "çapulcudur."
Recep Tayyip Erdoğan için ise Topçu Kışlası'nın yeniden yapılmasına direnenler "çapulcudur."
100 yıldır aynı terminoloji, 100 yıldır aynı kafa…
Sinan Meydan
Odatv.com
Kaynaklar/dipnotlar
(1) “Erdoğan’ın Referans Gösterdiği Son Devrin Din Mazlumları’ Kitabı” Milliyet, 24 Kasım 2011.
(2) Necip Fazıl Kısakürek, Son Devrin Din Mazlumları, 30. bas., Büyük Doğu Yayınları, İstanbul, 2012, s. 21-23.
(3) Kısakürek, a.g.e., s.26.
(4) Sadi Borak, "31 Mart Vakasının Çıkış Nedenleri Üzerine Çeşitli Yorumlar ve Atatürk ve Hareket Ordusu Üzerine Orgeneral İzzettin Çalışlar’ın Bir Makalesi", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S.23.
Yorum Gönder