Taksim eylemlerinin sloganı, “diren Taksim” şeklindeydi; yayıldı,
“diren Ankara”, “diren İzmir”, “diren Türkiye” oldu. Türkiye’de ve dünyada
Türkler, twitter üzerinden “#direnTaksim” başlığıyla mesajlaştılar.
Halk direne direne egemen oldu! Bu kez Erdoğan köşede ve direnmeye
çalışıyor!
Peki, Erdoğan nasıl bir direnme stratejisi izliyor?
ABD BÖLÜNDÜ, AKP BÖLÜNDÜ
1. Erdoğan, geri adım atmıyor, daha doğrusu bastığı ayağını
sabit tutmaya çalışıyor. Zira biliyor ki, tek bir geri adım atsa, yamaçtan
yuvarlanan kartopu gibi olacak, durdurulamaz şekilde düşecek.
2. Erdoğan köşeye sıkışmış vaziyette ve elindeki kılıcını
gelişigüzel sallıyor! Siyasal konumu o kadar kötü durumdaki, o psikolojiyle,
herkesi düşman görüyor.
3. Erdoğan kapalı kapılar ardında Abdullah Gül’e ve
içerideki ekibine köpürüyor. Arkadan hançerlendiğini düşünüyor. İş öyle bir
noktaya vardı ki, Ankara’ya döndüğünde, bu kez açık açık “partime nifak
sokuyorlar” demeye başladı.
4. Halk hareketi AKP’yi fiilen böldü; Erdoğan’ın izlediği
“direnme stratejisine” tepkiler gittikçe daha duyulur seslerle ifade edilmeye
başladı.
Kimi milletvekilleri twitter’dan açıkça Erdoğan’ı eleştiriyor, kimi
AKP kurucuları ise Erdoğan’ın Cami yalanlarını açıktan yalanlıyor.
5. ABD’deki iç çarpışmanın Türkiye’ye yansıması, Tayyip Erdoğan
ile Fethullah Gülen cemaatini karşı karşıya getirdi. Yaklaşık iki yıldır
amansızca çarpışıyorlar. Cemaat halk hareketini fırsat bilerek Tayyip
Erdoğan sonrası için hazırlık yapıyor. Erdoğan, bu durumu partisinde
safları sıkılaştırmak için kullanmaya çalışıyor.
6. ABD’deki iç çarpışma, Erdoğan’ı Cengiz Çandar
gibilerle de karşı karşıya getirdi. Erdoğan’ın kurmayları, bu durumu da
“batı parmağı” gibi söylemlere vesile yapmaya gayret ediyor.
7. Erdoğan, açıkça bazı bankaları hedef aldı ve “ümüğünüzü
sıkacağız” dedi. Sermaye kesiminin bir bölümüyle yolları ayrılan Erdoğan,
“faiz lobisi” diye bir düşman üretti. Bu lobi, varsa bile, 11 yıldır
Erdoğan’ın müttefikiydi.
8. Erdoğan’ın konumu, başta Dışişleri Bakanlığı ve Emniyet
Genel Müdürlüğü olmak üzere tüm bürokrasi içinde de bir kırılmaya yol açtı. Bazı
“akil” bürokratlar “ne yapıyoruz biz” demeye başladı.
ERDOĞAN’IN MİTİNGCİKLERİ
9. Erdoğan, Pazar günü Taksim halk mitinginin basında yer
almaması için ilginç bir taktik yürüttü. Ankara’ya indikten sona şehre
yaklaşırken, üstü üste mitingler düzenledi. Daha doğrusu mitingcikler düzenledi.
Öyle ki, canlı yayınlayan TV kanalları, kitleyi değil, sadece Erdoğan’ı
göstermek zorunda kaldı.
Erdoğan, bu sürekli mitingcikleriyle ekranların sadece kendisini
vermesini ve Taksim’in gölgelenmesini istedi.
10. Erdoğan ayrıca balkondan balkona konuşarak, partisini diri
tutmaya, safları sıklaştırmaya ve çözülmeyi geciktirmeye çalışmış oldu.
BİBER GAZIYLA OLMADI, APO’YLA DENİYOR
11. Erdoğan, açılım ortağı BDP-PKK’yi sahaya sürdü. Birkaç
gündür işliyoruz: Erdoğan, biber gazıyla başaramadığını Apo posterleriyle
başarmaya çalışıyor. İzmir bu girişime teslim olmadı ve o posterleri açılamadan
indirdi. İstanbul ise bir ölçüde bu tabloya teslim oldu. Apo posterleri açıldı,
bir saat açık durdu; halkın protestosu nedeniyle BDP indirmek zorunda kaldı.
12. Erdoğan’ın onca olaydan sonra hâlâ gençleri çapulcu,
alkolik, ayyaş diye suçlaması, sanatçılara açıkça savaş açması, kimi sermaye
gruplarına “ümüğünüzü sıkacağız” demesi, CHP’yi “pislik zihniyet” diye
nitelemesi, sürekli bağırması, sürekli tehdit etmesi kuşkusuz psikologların
incelemesi gereken bir durumdur. Biz sadece en basitinden, Erdoğan’ın
kontrolü yitirdiğini söyleyebiliriz.
13. Erdoğan son konuşmasında “7 ay sabredin, seçim var” mesajı
verdi. Yani iktidarda kalabilmek için 7 ay daha vade istedi. 7 ayda halk
hareketini eriteceğini, bu enerjiyi bitireceğini düşünüyor…
“İktidarımı sonuna kadar koruyacağım” diyerek savunmaya geçen
Erdoğan’ın sandığı kurtuluş gördüğü bu şartlarda, halk hareketini
sürdürebilmek, hayatidir.
TÜRKİYE AÇILIMI
Erdoğan Kürt, Ermeni, Kıbrıs, Alevi açılımlarıyla 10 yıldır Türk
milletini bölerek yönetmeyi sürdürdü. Ancak bölünen millet 31 Mayıs 2013’ten
itibaren Türk bayrağı altında birleşerek, Erdoğan’a “Türkiye
Açılımı” yaptı!
Türkiye Açılımı, AKP’yi böldü, yandaş gazeteleri böldü, AKP’nin akillerini
böldü, AKP’ye destek veren sermaye gruplarını böldü, ABD’nin içerideki
koalisyonunu böldü!
Halk hareketi, bölünerek zayıflayan, gittikçe yalnızlaşan ve köşeye sıkışan
Tayyip Erdoğan’a yüklenmeyi sürdürmelidir!
Yorum Gönder