Gülen Cemaati; her sene "Türkçe Olimpiyatları" adı altında bir gösteri
düzenliyor. Burada; dünyanın değişik ülkelerindeki Gülen okullarından
getirilen çocuklar şarkılar, türküler okuyorlar.
Türkçe; Türk'ün dili. Türk'ün sembolü ise ay yıldızlı al bayrak.
Haberleri izledim; maalesef ortada Türk bayrağı yoktu.
Etkinliğin afişinde ise gömlekli birisi; beyaz bir bayrak sallıyor.
Türkiye'yi
Türklerden ve Türk kimliğinden arındırmak için 200 sene önce başlatılan
Haçlı kampanyası hâlâ sürüyor. Bir devleti, bir milleti çökertmek
istiyorsan önce onu kimliksiz hale getireceksin. Bu oyun gereği "Türk
kimliği" ve "Türk bayrağı" faşistlik, demokrası karşıtlığı gibi
gösteriliyor.
Buna bir de PKK kanadının Türk ve Türk bayrağına
karşı yürüttüğü silahlı mücadeleyi ekleyin. O zaman işin rengi daha iyi
anlaşılacaktır.
Bu iktidarın siyasallaştırdığı Çevik Kuvvet
polisi; meydanlarda Türk bayrağı ile yürüyenleri dövüp ellerinden o
bayrakları alırken Güneydoğu'da PKK bayrakları özgürce dalgalanabiliyor.
Onlara kim "Paçavra!" diyebiliyor?
Acaba; Cemaat; Çözüm
Süreci'ne uyum yapmak için mi Türk bayrağını görmezden geliyor? Bunlar;
beyaz bayrak sallamanın teslim olmak anlamına geldiğini bilmiyorlar mı?
MİLLİ EĞİTİM BAYRAKSIZ
Türk
bayrağını gizleyenlerden birisi de bayrak sevgisini vermek gibi temel
bir görevi bulunan Milli Eğitim Bakanlığı... Bu bakanlığın, Gençlik ve
Spor Bakanlığı ile birlikte yürüttüğü bir projenin haberini izledim:
Okullardan Olimpiyata... Okullardaki başarılı öğrencileri sporda
yükseltecek bu projenin törenine bakınca çok üzüldüm. Çünkü ortada Türk
bayrağı yoktu.
Bugün dünyanın en büyük ülkesi ABD ise; bunun en
temel sebebi; bu ülkede, Amerikan bayrağına gösterilen olağanüstü
saygıdır. New York'a bir bakın. Bayraksız bir bina görüyor musunuz?
Bayrağını bu kadar kuvvetle sahiplendiği için; Amerikan halkı faşist
gösterilebilir mi?
Yeni Milli Eğitim Bakanı'na soruyorum: Çocukları milli değerlerden uzaklaştırılmış bir milletin ayakta kalması mümkün müdür?
ZEKA GEZİSİ
Gezi'de
Zekâ Var, diye yazdım ama büyüklerimiz o zekâyı anlama tenezzülünde
bulunmadılar. Sorunu; "Marjinallerin işi; faiz lobisinin tuzağı" gibi
görmenin hükümete bir yararının olmayacağını yeniden hatırlatıyorum.
"Camide içki içtiler, türbanlıları dövdüler!" sloganları da bana 1980
öncesindeki "Aleviler camiyi yaktılar!" kışkırtmasını çağrıştırıyor. AKP
tabanını bir süre Alevi düşmanlığı yaparak böyle oyalayabilirsiniz ama
sonunda onlar da "Yeter, yorulduk artık!" diyeceklerdir.
Haaa, bu işten sıyrılmak için CHP'yi suçlamanın da bir inandırıcılığı kalmamıştır.
En doğrusu Gezi'ye bir zekâ yolculuğu yapmaktır.
RAHATLADINIZ MI?
28 Şubat soruşturması diye bir soruşturma icat edenler... Herhalde şimdi çok mutlusunuzdur.
Türkiye'nin
en seçkin akademisyenlerden birisiydi o. Ama kanlı bir katil gibi içeri
tıktınız. Saldırısı, cinayeti olmayan, örgütü bulunmayan o insanı terör
elebaşısıymış gibi tutuklu tuttuğunuz. Bu haksızlıklara dayanamadı;
sonunda hapishanede bileklerini keserek intihar etmek istedi.
Prof. Kemal Gürüz ölümden döndü.
Suçu büyük: Çağdaş yaşam tarzını seçmiş; Atatürk ilkelerine bağlı kalmış; öğrencilerini bu yönde davranmaya çağırmış...
Bu mahkeme; onu idam cezasına eş bir cezaya çarptırmalı ki malum kesim mutlu olsun.
Başkalarının acısından mutluluk duyanlara 16. Yüzyıl'ın büyük ozanı Bağdatlı Ruhi yüzyıllardır "Yuf!" çekmiyor mu?
Yorum Gönder