Halk, bir milleti oluşturan çeşitli toplumsal kesimlerden veya meslek gruplarından oluşan insan topluluğuna denir.
Günlerdir Taksimde süren ve tüm ülkeye yayılan Gezi Parkı direnişini meydanlarda eleştiren Başbakan, her konuşmasında biz halkın %50 oyu ile iktidara geldik demektedir.
Son genel seçimlerin oy oranına baktığımızda AKP’nin %49.95 oranında oy aldığı, diğer %50.05 oranında diğer siyasi partiler ve bağımsızlar arasında bölüşüldüğü görülmektedir.
Başbakanın mantığına göre %49.95 halk oluyor da, %50.05 ise çapulcu, marjinal grup, terörist gibi tanımlamalarla halk sayılmıyor.
Bu yazıyı okuyan yandaşların, “yetmez ama evet” çilerin, numaralı cumhuriyetçilerin buna itiraz ederek, Başbakanın onu demek istemediğini söyleyip bizi yalancı çıkarmaya ve yaranmaya çalışacaklarını şimdiden tahmin ediyorum.
Allahtan ki Gezi Parkındaki direnişe Başbakanın bir talimatıyla anında olaya müdahale ederek, orantısız bir güçle orada toplanan, bana göre demokrasi ve özgürlük isteyen halkın ta kendisi, Polise göre ise olay çıkaran marjinal gruplar olduğu kabul edilen topluluğa, 22.06.2013 akşamını “Halka ait alanı işgal ettiniz, meydanı boşaltın” çağrısı yaparak, savımıza kanıt olmuştur.
Ellerinde karanfillerle gelen, olaylar sırasında ölen arkadaşlarını anmak isteyen bu çok kalabalık yurttaşları halk kabul etmeyen polis, acaba meydanın hangi halka ait olduğunu kabul etmektedir.
Sadece %49.95’in mi?
Başbakan konuşmalarında benim memurum, benim polisin, benim öğretmenin diye sürekli devletin olan bu elemanlarını kendine mal ettiğine göre, onun polisinin de ondan ayrı düşünmesi kabul edilemez.
Türkçemizde çok güzel özdeyişler vardır.
“Armut dibine düşer”
Başbakan benim polisi dediğine göre olacağı budur. Yadırgamamak gerekir.
Mesleğim gereği yıllarca birlikte çalıştığım Türk Polisi bu olamaz. Benim dönemimin polisi iktidarın değil devletin polisiydi.
Tüm polis teşkilatının ayni mantıkla hareket ettiğini düşünemiyorum. Hala devletin polisi olduğunu gururla söyleyenlerin çoğunlukta olduğunu biliyorum.
Ne yazık ki olaylar başladığından beri, Başbakan kendi partisi içinde dahi olaylara ılımlı yanaşmayı isteyen değişik düşünenleri dinlemeyerek, her meydan konuşmasıyla olayları tırmandırmakta ve ateşi benzinle söndürmeye çalışmaktadır.
Bu mantık, mantık değil, Halk bu baskılara layık değildir. Dinlenmeli ve sorunları çözülmelidir.
Yazıyı yine bir özdeyişle bitirmek istiyorum.
“Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete”
23.06.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder