İstanbul adını kim verdi - Rıza Zelyut

İstanbul'a İstanbul ismini resmen veren kimdir? Şehri 1453'te fetheden Fatih Sultan Mehmet mi?
-Değil...
Sonraki bir Osmanlı padişahı mı?
-O da değil...
Bu şehre en eskiden Byzantion deniliyordu. Sonrasında Constantinopolis (Costantinople) denildi. Zamanla halk arasında İstanbul adı da kullanılmaya başlandı. İstanbul'a Osmanlı Devleti zamanında sadece "Der-Saadet" "Asitane", "Der-aliye" gibi unvanlar verildi. Hatta başkent anlamına gelen "Payitaht" bile isim gibi kullanıldı. Ama Osmanlı okumuşları dahi Kostantiniyye ismini kullanmaktan vazgeçmediler. Halk; ise İslambol diyordu.
Türklerin eline geçmesine karşın Batılılar bu şehre Konstantin'in Şehri anlamına gelen Konstantinople demeye devam ettiler.
Ta ki Türkiye Cumhuriyeti kurulup Mustafa Kemal Atatürk, bu işe el atana kadar.
Kemal Atatürk; Batı, özellikle de Rum Hıristiyanlığının hedefindeki bir şehir olan İstanbul'u öz adına kavuşturdu. Bunun nasıl olduğunu gelin yabancı bir kaynaktan öğrenelim:
***
Charles H. Sherrill, 1932-33'te ABD'nin Ankara Büyükelçisi idi. Gazi Mustafa Kemal'i ve yeni cumhuriyeti anlattığı eserinin giriş başlığı çok çarpıcıdır: "Costantinople Değil İstanbul"
Büyükelçi Sherrill burada İstanbul'u anlatırken diyor ki: "Biz yabancılar, bu eski şehir için Costantinople adını kullanmaya o kadar dilimizi alıştırmışız ki şimdi "İstanbul" demekte hayli güçlük çekeriz. Ama 1929 yılının ocak ayından beri bu şehrin resmi adı artık İstanbul'dur ve Costantinople yazılarak gönderilecek mektupların Türk posta idarecileri tarafından geri gönderilmesi ihtimali her zaman vardır. (Ö) 3 Ocak 1929'da Türkiye'nin posta  telgraf ve telefon genel müdürü, merkezi İsviçre'nin Bern şahrinde bulunan  Uluslararası Posta, Telgraf ve Telefon Teşkilatı'na bir mektup yazarakbundan sonra Constantinople yerine İstanbul adının kullanılması gerektiğini resmen bildirmiştir."
(Bakınız: Bir Elçiden GAZİ MUSTAFA KEMAL, Tercüman Yay. S.24)
İşte bu karardan sonra Konstantin Şehri, resmen İstanbul olmuştur. Böylece Türk ve Müslüman kimliğine kavuşmuştur.

PAPAZLAR VE YOBAZLAR

Konstantin Şehri'ni İstanbul yapan Atatürk'e Hıristiyan dünyası ölümüne düşmandır. Batılı siyasetçiler, "Kemalist!" diye kötüleyerek Atatürk ve düşüncesiyle o günden beri savaşmaktadırlar.
Ama bu savaşta yalnız değiller. Onlara; kendisini hakiki Müslüman gibi gören aldatılmış-kandırılmış kesim destek veriyor. Bunlar, Müslüman Türk çocuklarını Atatürk düşmanı olarak yetiştirmektedirler. Bunlardan bir sözde tarihçi televizyonlarda koşuşturup duruyor. Geçenlerde Taksim'e yapılan Atatürk  Anıtı'nı öyle bir anlatıyordu ki sanırsınız; İslam dünyasına bir put dikilmiş. Atatürk'e düşmanlığı İslam'ın bir şartı gibi gören bu zihinsel tutsaklar şunu iyi bilmeli: Mustafa Kemal; nasıl ki Konstantinople'u İstanbul yaptı ise Rum-Hıristiyan Pera'yı da Türk-Müslüman yaptı.
Bu cehline esir olmuşlara küçük bir bilgi verelim: Fetih'ten sonra İstanbul sur içi kısmı,  Müslümanlık kimliğinde Türkleştirilmiştir. O zamanlar Kalata denilen Haliç'in öbür yüzü Hıristiyan kalmıştır. Burası; Beyoğlu'na doğru genişlemiş, Pera diye anılan yerleşke ortaya çıkmıştır. Burası; Hıristiyan nüfusun yoğun olduğu alandır.
İngiliz General Allenby, 1919'da işgal orduları komutanı sıfatıyla İstanbul'a geldiğinde; şehre beyaz bir at üzerinde girmişti. Sebebi de Fatih Sultan Mehmet'in 1453'teki Konstantinople'a girişine tersten bir cevap vermekti.
İşte bu işgali coşkuyla alkışlayanlar; Pera zihniyetindekilerdi. O günlerde İstanbul'da bulunan Mustafa Kemal; bu Pera gerçeğini görmüş; acısını ciğerlerinde hissetmişti.
Nasıl ki Atatürk ve İsmet İnönü ikilisi; Konstantinople'u İstanbul yaptıysa, Pera'yı da Taksim yaptılar. Taksim Gezi Parkı, bu yeni kimliği; Türk ve Müslüman kimliği temsil ediyordu.
İşte bunu papazlar ve yobazlar çekemiyorlar; değişik gerekçelerle Atatürk'e ve eserlerine hakaretler yağdırıyorlar.
Devam etsinler bakalım...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget