Gürbüz Evren: Halk direnişinin neden başladığını bir de benden dinleyin….

Sandıktan çoğunluğun oyunu alınca iş bitiyor… Ondan sonra her şeyi ben bilirim… Ben söylerim… Ben yaparım… Karşı çıkanı da yakarım….
Piskopatların demokrasiden anladığı özetle budur…

Son 1 haftaya o kadar çok şey sokup sokuşturdular ki, azınlık diye aşağıladıkları muhalefetin tabanı nihayet, hem de liderlerine rağmen uyandı ve birleşti…

Barış adı altında bölünmeyi ve teröristbaşına verdikleri tavizleri dayadılar milletin burnuna.. Yetmedi akil denilenleri gönderdiler her yere.. Karşı çıkana bastılar tehdidi, verdiler fırçayı… Yetmedi saldılar polisi üstlerine…
Yeni devlet düzenini getiririm, karşı çıkanı da bitiririm diye düşündüler… Halk da, bağrına taş bastı, attı içine, ama biriktirdi de bir yana…

Sonra alkolü bahane ettiler.. Gençliği koruyacağız dediler…. Türkiye’de kişi başına alkol tüketiminin yıllık 1,5 litre olduğunu, içki tüketiminde Avrupa’da sondan geldiğini bile bile milleti sarhoş yerine koyup hakaret ettiler…
İçenlere bastılar fırçayı, aldıkça alkışı, duydukça bindirilmiş kıtaların Türkiye seninle gurur duyuyor sloganlarını, bu iş tamam dediler, ayakları yerden kesildi…
Halk yine attı içine, ama bir yana da biriktirdi…

Baktılar pek ses çıkmıyor kimseden, "yıkarız, yakarız lan ortalığı biz" havalarına girdikçe girdiler… Yalaka medya da verdikçe verdi gazı, şişirdi bizimkileri.. Sonunda, aralarında konuşurken verdikleri isimleri telaffuz etmeden, "İki ayyaş"dediler, gözlerinden ateşler saçarak…
Halk bir kez daha sarsıldı… La havle çekti.. Yine içine attı, ama yine bir kenara biriktirdi..

Reyhanlı’da resmi makamlara göre 52 vatandaşımız katledildi… Bizimkiler hiç oralı olmadılar… Kendilerini unutturup herkesi suçladılar…
Halk yine attı içine, ama yine bir yana biriktirdi…

Sayılacak daha birçok örnek var, ama son birkaç günde yaptıklarıyla halkı dokunsan patlayacak bir hale getirdiler…

Peki, halkı harekete geçiren, öfke patlamasını tetikleyen ne oldu?

Bizimkiler İstanbul'a 3. Köprünün temel atma törenine için akın etmişlerdi. Açılış programı ve köprünün adı da, çok önemli bir mesaj vermek, son darbelerden birini vurmak üzere planlanmıştı.

Başta bir İmam, ardında eşleri yanlarında olmak üzere hepsi, bizim devlet büyükleri topluca sahneye çıktılar…

İlk kez böylesine önemli bir projenin temel atma töreninde, dünyanın ve Türkiye'nin gözü üstlerindeyken İmamlı, türbanlı, Ya Allah Bismillah'lı, Mehteranlı açılışı yaptılar. Burada önemli olan verilen fotoğraftaki mesajdı. “Ey millet, ey dünya bu fotoğrafa iyi bakın, çünkü artık bu devletin şeklini, içeriğini, kendini ve tipini değiştirdik. Bundan böyle artık bu, işinize gelirse” dediler…

İşte halk ekranlarda “yok ya, bu kadar da olamaz” diyerek, şaşkınlıktan dili tutulmuş bir şekilde izlediği bu manzaralar üzerine, artık içine atmayı, bir kenara biriktirmeyi bıraktı. Çünkü ne atacak ne de biriktirecek yer kalmıştı…

Baskıcı iktidarların sarsılması ya da bitmesi hiç olmadık konulardan kaynaklanan olayların sonucu yaşanmıştır. İşte tam bu sıralarda, İstanbul’da gezi parkında ağaç kesilmesine direniş vardı… O direnişe polisin müdahalesi, artık içine atacak yeri kalmamış halkın öfke birikimini tepkiye dönüştüren son dokunuş oldu… Ardından Gezi parkı direnişi tüm Türkiye’yi Gezmeye başladı…

İmam dedim, türbanlı eşler ve üst düzey yöneticiler dedim… Dualı, mehteranlı dedim… Bizim derdimiz bunlarla değil ki… Ama köprü temel atılışındaki bu görüntüler yeni bir devletin ve düzenin kurulduğunun mesajıdır, onu anlatmaya çalışıyoruz…

Mustafa Kemal de, Ankara’da, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni açarken, yanında nur yüzlü bir hoca vardı. Açılış töreni için dua eden bu hocanın yanında ellerini açmış Mustafa Kemal vardı… Çarşaflı, atkılı kadınlar da vardı fotoğrafta... Dualar edilerek, Bismillahirahmanürrahim denilerek, besmele çekilerek açıldı o Gazi Meclis….

O fotoğraf, ne o günün ne de bugünün insanlarından tepki görmedi, görmez de.. Çünkü bu toprakların insanları dinine, dini değerlerine her zaman saygı gösterir ve sahip çıkar… Ama bunun dışında çok daha önemli bir şey var… O fotoğrafta herkesin aldığı mesaj şuydu: Dualarla emperyalistlere karşı bir savaş başlatılıyordu, Milletin Meclisi açılıyordu ve bitti denilen milletin yeni ve de bağımsız devleti kuruluyordu…

Ama İstanbul'daki köprünün temel atılış törenindeki o fotoğrafta Ankara merkezli mevcut devletin ruhuna Fatiha okunuyordu… Eşbaşkanlıklarını yaptıkları Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefi Ilımlı İslam yani Amerikan İslamı’nın egemen olduğu devletin İstanbul’da kurulduğu ilan ediliyordu…

İşte halkın duyarlı kesimi bunu, adını koyamadığı bir şekilde hissetti… Sanki herkes birbirine, bunu hiç konuşmadan telepati yoluyla aktardı ve bu fotoğrafın ne denli vahim sonuçları olabileceğini kavradı…

Şimdi dikkatinizi çekeceğim 2 konu var. Birincisi, tepkiyi verenler ve sokaklara dökülenler CHP tabanı ve MHP tabanının önemli bir bölümüdür. Ama başka parti ve gruplar da var.

AKP tabanının çok az bir bölümü, "ne oluyor ya" diye sorgulamaktadır. Ama AKP tabanının önemli bir bölümü Erdoğan’ın ağzından çıkan her sözü kelam olarak kabul etmektedir. Bu gerçeği unutmayalım.

İkincisi, Cumhuriyet mitinglerinde milyonlar toplandı… Polis şiddeti falan yoktu… O mitinglerle halkın gazını aldılar… Sonra o mitingler unutuldu gitti… Başı çekenler ise Ergenekoncu damgası vurularak zindanlarda çürütülüyor…

Bu kez yine aynı kitleler sokakta, ancak karşılarında polis şiddeti var. Buna rağmen direniş sürüyor, çünkü halkın bir kenara biriktirdiği öfkesini saklayacak yeri kalmadı… Önemli olan, bu kez halkın gazının bir şekilde de olsa alınıp tepkinin, direnişin unutturulmasına fırsat vermemektir.
Bu da, tabanları kendilerinden daha önce uyanan partilerin liderleri ve yöneticilerin görevidir.

Gürbüz Evren / Siyaset Bilimci

Not: Ankara- Çayyolu’nda sokaklar, caddeler farklı noktalarda kendiliğinden toplanıp, buluşan göstericilerle dolup taşıyor… Aralarında dolaşırken, beni fark edenler, düşüncelerimi sorma nezaketi gösterdiler. Beni dinleyen bir grup genç kız, “Lütfen bunları facebook üzerinden yazıp paylaşır mısınız” deyince, bir kenara çekilip, göstericilere anlattıklarımı sizin için yazdım…. Lütfen yazının yayınlanış saatine bakın… Hatalar ve eksikler vardır mutlaka…. Lütfen hoşgörün… Bu şartlarda ve gece bu saatte ancak bu kadar oluyor… Şimdi tekrar yanlarına gideyim, çünkü bu tarihi anlar yaşanırken uyunmaz…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget