Zorbalara karşı çıkmayanlar mümin olamaz! - Yaşar Nuri Öztürk

Zorbalığa ve zorbalara tepki vermeyerek onlara itaati meşrulaştıran, hele bir de bunu dinleş-tirenlerin Allah’ın düşmanı olduklarını bize öğreten tek kitap Kur’an’dır.

Zorbalara karşı çıkmayanlar mümin olamaz! - Yaşar Nuri Öztürk
Zorbalığa ve zorbalara tepki vermeyerek onlara itaati meşrulaştıran, hele bir de bunu dinleş-tirenlerin Allah’ın düşmanı olduklarını bize öğreten tek kitap Kur’an’dır. İslam ümmetine ve Anadolu halklarına ilk kez bu satırların yazarı tarafından gösterilen bu gerçeğin ayrıntılarını, yeni çıkan ‘Kur’an’ı Tanıyor musunuz?’ adlı eserimden lütfen okuyun.
Tam bu noktada, insanlığın önünde dev bir meşale yakan Zühruf suresi 54-56. ayetleri gör-mekteyiz:

“Firavun, toplumunu küçümseyip horladı, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar yol-dan sapmış bir toplum idiler. Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince, biz de onlardan öç aldık; hepsini suya gömüverdik. Onları, sonra gelecekler için bir selef ve bir örnek yap-tık.”


Bu ayetleri, tefsir kurallarını (semantik ve hermenötik incelikleri) dikkate alarak değerlen-dirdiğimizde şu gerçeklerin altını çizmemiz gerekiyor:

1. Firavunların yani diktatörlerin horlayıp ezmesi ile toplumun ona itaati arasında bağlantı vardır. O itaat olmasaydı bu horlayıp ezme de olmayacaktı.
2. Firavunların horlayıp ezmesine isyan yerine itaatle karşılık verilmesi Tanrı’yı öfkelendirir; Tanrı bunun üzerine o itaatçı kitleden intikam alır.
Bu Kur’ansal gerçekler, zulme ve şirke karşı çıkışın ölümsüz önderlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından şöyle ifade edilmiştir:
“Dünyada her millet, icraatına ortak olduğu hükûmetin mesuliyetine ortak sayılır.”
Kur’an, bir kitlenin içinden birileri zalimlerle işbirliği yapmadıkça o kitlenin zulüm ve istilaya yenik düşmeyeceğini bildirmektedir. Kur’an, Zühruf 54. ayette kullandığı sözcüğü kullana-rak kendisini tebliğ eden Peygamber’e şu emri vermektedir:
“Gerçeği hakkıyla göremiyor olanlar seni asla küçümsemesin/ezip horlamasın!” (Rum, 60)

HZ. MUHAMMED NEYİN SEMBOLÜ?

Mesele gelip gelip şurada düğümleniyor: Hz. Muhammed, özgürlüklerin ve esaret tanıma-mamın sembolü müdür yoksa daha çok namaz kılmanın, daha görkemli sarık sarmanın sembolü mü? Kur’an, birinci şıkkı onaylıyor. Hz. Muhammed bu şıkka göre yaşadı ve onu miras bıraktı. Emevî, bu mirası yozlaştırıp ‘özgürlüklerin Peygamberi’ni ‘daha çok namaz kılmanın, daha görkemli Arap sarığı sarmanın sembolü’ haline getirdi.
Bu saptırma ve yozlaştırmaya ilk büyük isyan İmamı Âzam Ebu Hanîfe’den geldi. Arap fistanı ile Arap saltanatlarını dinleştirenler, İmamı Âzam’ı ‘namazsız ve isyancı bir din’ kurmakla, ‘ümmeti kana ve kılıca bulaştırmak’la suçladılar. İmamı Âzam, Hz. Peygam-ber’i özgürlüklerin ve esaret tanımamanın sembolü olarak öne çıkarmanın faturasını başıyla ödedi. Ve İslam tarihi asırlarca Emevî zihniyetiyle yürüdü hâlâ da o zihniyetle yürümektedir.
Ahzâb 57. ayete göre, “Allah’a ve Peygamber’e eziyet edenler lanetlenmişlerdir.” Pey-gamber’e eziyeti anlamakta zorluk çekilmez ama “Allah’a eziyet nasıl olur?” diye sorulmak-tadır. Zühruf 55. ayet bu sorunun cevabını getiriyor: Zulüm karşısında pasif kalarak zalim-lere dolaylı destek vermek, Allah’a eziyet etmektir. Allah bundan öylesine rahatsız ol-maktadır ki bunu bir intikam sebebi sayıyor.
Despotlara itaat, Allah’ı öfkelendiren tek kötülüktür. Hûd suresi 59. ayet bunu, ‘inatçı zorbaların emrine uymak’ şeklinde tanımlıyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget