Gazeteci-Yazar, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın
tutukluluğunun 5’inci yılı dolayısıyla Mart'ta yapılan bir toplantıda
Bekir Coşkun, Kılıçdaroğlu’nun gözlerinin içine bakarak, şöyle demişti:
“Önümüze düşün. Biz de ayağımızda çarık, elimizde asa, çıkınımızda kuru ekmek arkanızdan gelelim!..”
Peki, manzara bu mu?
Duralım!.. Derin bir soluk alıp; Neler oluyor, daha önemlisi neler olabiliri düşünelim.
Erdoğan söylemiş bile olsa, şu sözlere itiraz edebilir miyiz?
“İktidarın
güçlü olması, çalışkan, kaliteli olması demokrasinin çok ileri
standartlara ulaşabilmesi, iyi işleyebilmesi için asla ve asla yeterli
değildir. Sistem içinde en az iktidar kadar muhalefet de güçlü olmak
zorundadır. En az iktidar kadar muhalefet de kaliteli, seviyeli,
çalışkan olmak, çözüm, proje üretmek zorundadır. Bakın muhalefet,
iktidarın seviyesine ulaşamazsa en azından yaklaşamazsa o zaman
muhalefet görevi son derece sağlıksız, hukuksuz, antidemokratik biçimde
başka odakların eline geçer, aşırı uçların eline geçer. İktidar nasıl
boşluk kabul etmezse muhalefet de boşluk kabul etmez... Seçmen oy
verdiği partinin kaliteli ve seviyeli muhalefet etmesini, alternatif
proje üretmesini bekliyor. Bunu göremediği zaman da bir çaresizlik,
sıkışmışlık yaşıyor, kendince çıkış yolları aramaya başlıyor... "
Gezi parkıyla başlayıp, ülke geneline yayılan eylemler için 2 Haziran tarihli “Millet Muhtıra Verdi” başlıklı yazımda şöyle demiştim:
“Yıllardır
bu zulmü, haksızlık ve hukuksuzluğu siyaset kurumu görevini yapmadığı
için yaşamadık mı? Muhalefet milletin önüne düşse, bardak böyle taşar
mıydı? Millet adam gibi bir muhalefetin varlığından emin olsa, ‘İş başa
düştü’ der, doğayı oradan da ülkesini korumak için yollara dökülür
müydü? Bugün itibarıyla tablo şu: Hiçbir güvencesi olmayan insanlar
yürüyor, her türlü güvenceye sahip muhalefet de onların peşine takılıp,
adeta saklanıyor!.. Umarım daha fazla gecikmeden şunu anlarlar: Millet
sadece iktidara değil, Meclis’teki muhalefete de “ders ve muhtıra”
ver-miş-tir!..”
Gül ve iktidar ne olup bittiğini anlamak istemedi de sanki muhalefet çok mu anladı? Kılıçdaroğlu, “Gençlerin alnından öpüyorum, mesajı aldık” dedi, ama aldığı mesajın ne olduğunu ve ne yapacaklarını söylemedi. Bahçeli ise bu eylemlerde asla olmayacaklarını açıklayıp, “dibini görmedikleri kuyudan suç içmeyeceklerini” açıkladı.
Kısacası, gidişata el koyan millet alnından öpülüp, cami avlusuna terk edildi.
-Askerliğini Yapmamış Gençler Beyaz Kuvvet Öyle mi?-
Eylemler
günlerdir sürüyor; Sonu nereye varacak, nerede, nasıl bitecek?
Muhalefet partileri tribünde oturmayı tercih ettiğine göre,iyi niyetle
başlamış eylemler kimlerin elinde nereye savrulacak veya
yönlendirilecek? Bu güzelim eylemler üzerinden MİT ve Polis ya da
Erdoğan-Cemaat arasında her türlü provokasyona açık yeni bir savaşın
yürütülmeyeceğini veya yürütülüyor olmadığını biliyor muyuz?
Yasal
muhalefet partilerinin milletin önünde olmadığını gören iktidar, bir
kez daha tüm ceberrutluğu ile bu insanlara abanmayacak mı?
Gelen
sinyaller, verilen mesajlar hiç iyi değil... Erdoğan’la birlikte Afrika
gezisine çıkan Nagehan Alçı bildiriyor; Erdoğan cenahında, “Olayların arkasında Seferberlik Tetkik Kurulu olabilir, eylemciler beyaz kuvvetler” yorumları revaçtaymış!.. Askerliğini yapmamış gençler, hatta çocuklar “beyaz kuvvetler”
öyle mi? Aylardır birileri Genelkurmay’ın Kozmik Odası’na bir kez daha
girilmesi ve seferberlik yani işgâlde görev yapacak 100 bin kişinin
tutuklanması planları yapıyor. Eylemler üzerinden bu hesapların
görülmesinin varacağı noktayı kestirebilir misiniz?
PKK
ülke genelinde ellerini ovuşturup, safa sürüyor. Şehirlere doldurulan
patlayıcılar ne oldu, ne olacak, ne zaman devreye sokulacak?
Sahi teröristbaşı nelerde ve ne durumda? Şarabını mı yudumluyor?
Biz eylemlere dalmışken, Kıbrıs’ta, Barzani ve PKK cephesinde inanılmaz gelişmeler yaşanıyor. Yoksa bazı güçler daha büyük “açılımları” görmeyelim diye mi özellikle eylemlere odaklanmamıza katkıda bulunuyor? Düne kadar Erdoğan’ın elini, eteğini öpenlerin bir “çapulcu” hareketiyle saf değiştirmesi midenizi bulandırmıyor mu?
1
Mayıs mitingi... Reyhanlı patlaması... Gezi Parkı eylemlerinin
gidişatı... Bir bütün olarak düşünelim; Adeta birileri Türkiye’yi ve
Türk Milleti’ni birşeylerin testine tabi tutuyor, birşeylerin provasını
yapıyor gibi değil mi?
Emperyalizmin ellerini ovuşturması, ABD’nin gerçek patronu Joe Biden’in, “Türkiye'nin
geleceği Türkiye halkına aittir. Başka kimseye değil. Ama ABD, çıkacak
her sonuca kayıtsız kalacakmış taklidi de yapmaz" demesi ne anlama geliyor?
-Buradan İktidar Çıkar mı?-
Velev ki Erdoğan mesajı aldı istifa etti; “Tamam, bitti” denecek mi?
Ya
Erdoğan 13 Haziran’da erken seçim kararı alırsa? Eylemler gösterdi ki,
Meclis’teki muhalefetin iktidar olma, elini taşınaltına sokma, 10.5
yıllık ağır tahritabı onarma gücü ve cesareti yok. Bu şartlarda olası
bir seçimden yeni bir iktidar çıkması umudumuz var mı?
Sözüm bir kez daha muhalefet partilerine:
Bari umudumuzu çalmayın beyler!..
Gençleri, çocukları kurda kuşa yem ettirmeyin beyler!..
Millet kadar cesur olun beyler!..
Daha fazla gecikmeden millete, “bundan sonra görev bizimdir” deyip, ülkenin bağıra bağıra bir felâkete sürüklenmesine izin vermeyin beyler!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
6 Haziran 2013
Yorum Gönder