Emin Çölaşan: “Koyun sürüsü (!) uyanınca”

Sevgili okuyucularım, olaylar Taksim’deki Gezi Parkı için başladı, eyvallah! Sonra giderek büyüdü… Çünkü Tayyip vesairenin “Koyun sürüsü” olarak gördüğü toplum bir anda uyandı, silkelendi, üzerindeki o inanılmaz ölü toprağını attı. Türkiye’nin tam 67 ilinde olaylar dün de sürüp gidiyordu. Bizim medyadan izlediklerimiz, olanların binde biri bile değil. Protesto eylemleri her yerde devam ediyor. Sizler sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerin merkezlerindeki protestoları -eksik bile olsa- izleme olanağına sahipsiniz. Bir de görünmeyenler var ki, esas hikaye orada! Kentlerde tencere tava tıngırtıları sürüp gidiyor. Eylem zamanı gelince araçlar korna çalmaya başlıyor. Özellikle evlerin ışıklarında yak söndür yapılıyor, semtler göz kırpmaya başlıyor. On binlerce, yüz binlerce insan sokaklarda. Peki bunlar niçin oluyor? Bunları Gezi Parkı ile özdeşleştirmek son derece yanıltıcı. Orası sadece ilk kıvılcımı ateşleyen yer. Olanlar, baskı rejimine ve padişah özentilerine karşı bir milletin uyanışını simgeliyor.
***
Bugün sokaklardaki büyük kitlelere sorun. Çok iddialı söylüyorum, yüzde 99’u Taksim’deki bu gezi parkının ne olduğunu bilmezdi. Oraya adımını atmadığı gibi, adını bile ilk kez duymuştu. Örneğin ben adını duymuştum ama oraya hiç girmemiştim. Gezi Parkı protestolarını başlatan insanların ellerine ayaklarına, yüreklerine sağlık. Muhteşem bir iş başardılar, Türkiye’yi ayağa kaldırdılar, “Koyun sürüsünün (!)” uyanmasına ön ayak oldular. Tayyip’lerin mayyiplerin artık oradan söz etmesi, orada neler yapılacağını anlatması, boş yere nefes tüketmektir. Olay artık bellidir: Adam yerine koymayıp tam tersine eşek yerine koydukları Türk Milleti, tepkisini göstermeye başlamıştır. Baskıcı bir tek adam yönetimi… Acımasız bir polis devleti… Meclis, hükümet, yargı, hukuk, iş dünyası ve her şey, adına Tayyip denilen o şahsın emrinde ve hizmetinde…
***
Evet, olaylardan korktular. 10 yıllık iktidarları döneminde ilk kez ciddi biçimde korkuyorlar. Bu süreç boyunca hep ezip sindirdikleri, hor gördükleri Türk Milleti meydanlara ve sokaklara dökülünce ne yapacaklarını şaşırdılar… Topluma bugüne kadar her gün afra tafra yapanlar, cart curt edenler 180 derece dönüş yaptılar. Üzerlerine haşerat öldürür gibi acımadan, gaddarca gaz sıkan polisler için soruşturma açtıklarını bile ilan ettiler! “Aman sayın vatandaşlarımız, lütfen sağduyulu davranın, sakin olun” demeye başladılar. Tayyip dil döktü: “Vatandaşlarımdan eylemleri bitirmelerini rica ediyorum.” Siz bunların daha önce böyle “Yumuşak ve alttan alan” çağrılar yaptığına, rica ettiğine falan hiç tanık olmuş muydunuz? Korkuyorlar… Devrilmekten ve hesap vermekten korkuyorlar. Başta bir tek adam var. İktidarının, partisinin vesairenin onun yanında esamesi bile okunmaz. Küçük dağları o yaratmıştır! Hiçbir şey bilmez ama bildiğini zanneder. Kulaktan dolma bilgilerle öylesine konuşur, başkalarının yazdığı metinleri önündeki görünmez cam aygıtlardan okuyup toplumu kandırmaya yeltenir. İşi gücü milletin sinir sistemini germek, asabını bozmak, ağzından çıkan nefret söylemleriyle ortalığı istisnasız her gün kızıştırıp bu kargaşadan siyasi rant elde etmeye çalışmaktır.
***
Adına Tayyip denilen şahsın birkaç gün içerisinde ettiği şu laflara bir bakınız: “Çapulcu…” “Alkolik…” “Onlar meydanlara 100 bin kişi toplarsa, biz bir milyon kişi toplarız…” “Partimize oy veren ve evlerinde zorla tuttuğumuz yüzde 50 var. Onlara aman sakin olun diyoruz…” Ne o, iç savaş mı çıkaracaksın! Böylesine duyarlı bir ortamda bile tehdit ediyor, aba altından sopa gösterip çok tehlikeli oyunlar oynamaya kalkışıyor. Yangına körükle gidip ortalığı tutuşturuyor. Bu gibi tehditler, vıcık vıcık sözler ülkeyi yöneten bir insanın ağzına yakışır mı? Bu şahsın çok bilmişliği (!), iktidar ekibi dahil herkesi küçümseyen ve aşağılayan tavırları ve acımasızlığı, Türkiye’nin önündeki en ciddi sorunlardan biridir. Uzman doktor olmadığım için bilemiyorum ama vatandaş gözüyle izlediğim kadarıyla, ciddi bir tedavi sürecinden geçmesi gerekir.
***
Evet, “Sokak” bunlara “Yeter artık” dedi… Ve paniklediler… Çünkü kendilerinin böylesine “Dokunulmaz ve ilah” olduğunu zannedenlere, kendilerine böyle dev aynasında görenlere kitleler tavır koymayı başardı. O beğenmedikleri, aşağıladıkları, “Biz ne dersek odur” anlayışıyla baktıkları “Çapulcular (!)” artık sokakta! Cuma ve cumartesi geceleri Ankara’da Kuğulupark önündeki gösterilere vatandaş kimliğimle katıldım. Ortalıkta polis olmadığı için hiçbir olay çıkmadı. Binlerce genç insan hem slogan atıyor, hem de eğleniyordu: “Bir baba hindi heeeey Allah, Tayyip’e bindi heeeey Allah…” “Mustafa Kemal’in askerleriyiz…” “Tayyip papucu yarım, çık dışarıya oynayalım…” Kim dışarı çıkacaktı!.. Üç bin kişilik koruma ordusunun arkasına sığınan Tayyip mi!
***
Böyle gergin ortamlarda ortaya mutlaka “İyi polis” rolü oynayan birileri de çıkar. Aynen Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü “İlkellik” olarak tanımlayan Abdullah Gül gibi! Sen o partinin içinden geleceksin, Çankaya’da oturduğun sürece önüne gelen her şeye otomatik olarak imzanı atacaksın, Tayyip’in vesairenin attığı her adıma ortak olacaksın, sonra olaylar kızışınca rol yapmaya başlayacaksın: “Polis ölçülü müdahale etmelidir. Orantısız güç kullanılmasın… Yönetenler kaygılara kulak vermelidir. Herkes sakin ve sağduyulu olsun. Herkesin düşüncesi saygıdeğerdir. Demokrasi demek sadece seçim değildir. Bu ülke hepimizindir!..” Günaydın beyefendi günaydın! Şimdiye kadar aklın neredeydi? 2002 yılından beri yapılan hangi işe karşı çıktın da, şimdi ortalık karışınca yol göstermeye kalkışıyorsun? Ayıptır yaaa, komik oluyorsun.
***
Sevgili okuyucularım, son olaylardan söz ederken yandaş medyanın o yüz kızartıcı, utanç verici durumuna da mutlaka değinmek gerekiyor. Bunların bol kepçe yandaş gazeteleri var. Sabah, Habertürk, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Star, Yeni Şafak, Akşam, Zaman… Say sayabildiğin kadar. Bunlar olayları görmezden geldi. Dün bile birinci sayfa manşetlerinin çoğunda Tayyip’in sözleri yer alıyordu. Televizyonların tamamına yakını yandaş: NTV, CNN-Türk, Habertürk, Kanal-D, Show, atv, Fethullahgiller… Bunlar olayları gizleme çabasındaydı. Taksim’de halk bunların canlı yayın araçlarını ters çevirdi. Burada sadece iki kanalı içtenlikle kutlamak gerekiyor: Ulusal Kanal ve Halk TV. İkisi de çok iyi, çok başarılı yayınlar yaptılar ve yapıyorlar. İkisinin de olanakları yetersiz. Arkalarında sermaye gücü, Aydın Doğan, Turgay Ciner, Ferit Şahenk ve AKP döneminde biti kanlanan öteki yandaş patronların parası yok. Çok zor koşullarda görev yapıyorlar. Bu iki kanalı da kutluyorum. Ellerine, yüreklerine sağlık.

SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget