Bugün Gezi Parkı sürecinde yaşananlar, doğru
habere anında ulaşma konusunda elimizde Twitter gibi egemenleri
rahatsız edecek güçte bir araç olduğunu gösteriyor. Bu aynı zamanda tüm
dünyada yaşanan ama bizlere aktarılmayan her şeyin orada insan olduğu
sürece gizli kalamayacağı anlamına geliyor.
Başbakan Erdoğan:
“Sosyal medya toplumların baş belasıdır” dedi. Yanlış mı dedi? Hayır!
Ama eksik söyledi. Aslında demek istediği “kendi söylemleri dışında ses
çıkaran her şey ve herkes -ki buna sosyal medya da dahildir- diktatör
rejimlerin baş belasıdır: Susturulmalıdır!”
Geleneksel medya
öylesine susturulmuş ve acz içinde kalmıştır ki; eylemlerin başladığı 28
Mayıs gününden bu yana tüm iletişim neredeyse sosyal medya üzerinden
yürütülmüştür. Özellikle de Twitter.
Neden özellikle Twitter?
Çünkü
Twitter sadece bilgisayarlar, tabletler vb. aracılığı ile değil cep
telefonlarındaki kısıtlı internet bağlantısı üzerinden de aktif şekilde
kullanılabiliyor. 140 karakterde kısa, net, kesin bilgiler içerebiliyor.
Fotoğraf ve kısa videolar da eklenebiliyor. Takipçi sayısı fazla olan
kullanıcılar, hiçbir filtreye, sansüre takılmadan, on binlerce kişiye
yayın yaptığı anda yani gazetecilik deyimi ile söylersek “o an” da
ulaşabiliyor.
Başbakan neden Twitter’a baş belası dedi? Bu sorunun cevabı çok net: Tüm medya uyurken Twitter ayakta idi.
Nerede
ne oluyor? Kimin neye ihtiyacı var? Yaşanan polis şiddeti,
doktor-avukat ihtiyaçları, internet erişimi için Wifi şifreleri,
su-yemek dağıtım noktaları, sığınılabilecek apartmanlar… Aklınıza
gelebilecek her şey bu ortamda paylaşıldı.
Twitter sayesinde
halkımız sansürlenmiş-yönlendirilmiş medya haberlerinin farkına vardı.
Tüm dünya Gezi Parkı haberlerini manşetlere taşırken, ülkemiz
televizyonlarının neredeyse tek bir haber bile geçmediğine, onun yerine
penguen belgeselleri yayınladığına şahit oldu. Cumartesi öğlen Başbakan
konuşana kadar neredeyse hiçbir ulusal kanal konu ile ilgili haber bile
yapmadı, üç maymunu oynadı. Oysa Twitter, insanların fotoğraflı-videolu
yayınlarını paylaşma olanağı sundu. İnsanlar bu yorumlara kendi
yaşadıklarını kattı ve paylaştı. Artık farklı bir olanak vardı, insanlar
devletin kendilerine gösterdiklerini değil gerçekleri gördü.
Gezi
Parkı’nı canlı sunan Halk Tv, Norveç televizyonu olan VG TV
kanallarının linkleri Twitter üzerinden paylaşıldı. Yine direnişe
katılan insanlar tarafından ve bizzat direniş içinden yapılan yayınların
haber paylaşımları da Twitter üzerinden yapıldı. Kızılay’da elinde
sadece cep telefonu olan bir arkadaşımız www.ustream.tv üzerinden canlı
yayına geçtikten 10 dakika sonra Twitter sayesinde on binlerce insan
tarafından izlenir oldu. Cep telefonunun şarjı bittiği an bir başkasına
geçildi.
‘Twitter özgürlüktür’ diyebiliriz
New
York Üniversitesi Sosyal Medya ve Politik Katılım Laboratuvarı
tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 31 Mayıs 2013 Cuma günü sadece
öğleden sonra 16.00 ile gece yarısı 24.00 arasındaki 8 saatte atılan
tweet sayısı 2 milyon. Demek ki konuyla ilgili olarak dakikada 4 binin
üzerinde tweet atılmış.
Asıl ilginç olanı ise, diğer Arap Baharı
olarak adlandırılan olayların tersine, Gezi Parkı olaylarında
tweet’lerin yüzde 90’ı ülke içinden, bunların da yüzde 50’si
İstanbul’dan gelmiş. Yine atılan tweet’lerin yüzde 88’i Türkçe, sadece
yüzde 12’si uluslararası mesajlardan oluşuyor. Halbuki “Mısır Baharı”nda
tweet’lerin sadece yüzde 30’u ülke içinden atılmıştı.
Bugün Gezi
Parkı sürecinde yaşananlar, doğru habere anında ulaşma konusunda
elimizde Twitter gibi egemenleri rahatsız edecek güçte bir araç olduğunu
gösteriyor. Bu aynı zamanda tüm dünyada yaşanan ama bizlere
aktarılmayan her şeyin orada insan olduğu sürece gizli kalamayacağı
anlamına geliyor.
Tüm medya uyusun, sansür uygulasın…
Biz kendi “baş belası” araçlarımızı kullanmaya devam edeceğiz!
Twitter engellenirse
Büyüklerimiz
yaptıkları açıklamalarda internetten rahatsız olduklarını belirttiler.
Neyse ki “demokrat” olduklarından Twitter’ımıza dokunmamışlar. Biz bu
demokratlığı “ayağınızı denk alın, her an bir sansür uygulayabiliriz”
diye okuyalım.
Twitter’ı kesebilirler. İnterneti ve hatta
elektrikleri kesip tüm iletişimi ortadan kaldırabilirler. İnternet ya da
elektrik kesmenin iki taraflı sonuçları olabileceğinden bu daha az
olası. Ama Twitter yaygınlaştıkça kritik anlarda Twitter’a erişimin
engellenmesi söz konusu olabilir.
Uygulanacak sansürün yöntemine
bağlı olarak sansürü farklı şekilde aşmak olanaklıdır. Ama şimdilik
bilgisayarımızda ve telefonumuzda Tor adlı yazılımı hazır bulundurmakta
fayda var.
Tor ile yasaklanmış sitelere girebilir, mesaj
gönderebiliriz. Kullanımı ise oldukça basit. Kullandığınız işletim
sistemine göre programı aşağıdaki adreslerden indirebilirsiniz:
Windows:
https://www.torproject.org/dist/torbrowser/tor-browser-2.3.25-8_en-US.exe
Mac 32-bit:
https://www.torproject.org/dist/torbrowser/osx/TorBrowser-2.3.25-8-osx-i386-en-US.zip
Mac 64-bit:
https://www.torproject.org/dist/torbrowser/osx/TorBrowser-2.3.25-8-osx-x86_64-en-US.zip
Linux 32-bit:
https://www.torproject.org/dist/torbrowser/linux/tor-browser-gnu-linux-i686-2.3.25-8-dev-en-US.tar.gz
Linux 64-bit:
https://www.torproject.org/dist/torbrowser/linux/tor-browser-gnu-linux-x86_64-2.3.25-8-dev-en-US.tar.gz
Android:
Akıllı telefonunuz varsa Tor’u farklı şekillerde kurmak mümkün. En
kolayı “android market”te bulunan Orbot adlı yazılımı kurmak:
https://play.google.com/store/apps/details?id=org.torproject.android
Memet Harun Özer Bilgisayar Müh. Od. Yönt. Kur. Üyesi
Yorum Gönder