Beyin sağlığından şüphe ediyorum! - Tünay Süer

Başbakanın şu son günlerdeki konuşmalarını dinledikçe tüylerim diken diken oluyor inanın. Sanki onun bedenine girmiş başka bir adam konuşuyor.
Akıl var mantık var. 10 küsur senedir başbakanlık yapmış ve halen bu görevi yürüten birisi halkı böylesine nasıl kışkırtır?
Başörtülülere Taksim Gezi Parkında saldırdılar, eylemciler camiye ayakkabı ve bira şişeleri ile girdiler VS.
 Oysa biber gazından kaçanlar ve yaralananlar ile revire dönmüş camide millet can derdindeydi Bu haberi caminin imamı da yalanlamıştı..
Halüsinasyon mu görüyor, acaba yanlış mı bilgilendiriliyor anlamadım gitti.
“Başbakan kendisine yapılan protestoları provoke ederek adeta iç savaş çıkmasını ister gibi.” Demiştim. Şimdi gibiyi kaldırıyorum İSTİYOR diyorum. Ne den mi?  Zira sözlerim beni haklı çıkarttı.
 Bakınız Mersin'e hareketinden önce Adana’da yaptığı konuşmada yine halkı kışkırtan bölücü sözler etti.
 Adana’da eylemcileri kovalarken yapımı devam eden 5 metre yüksekliğindeki alt geçit köprüsünden düşerek hayatını kaybeden Komiser Mustafa Sarı için şunları söyledi.
“Yani bu polis kimin polisi? Bu polis Türk polisi. Bu milletin polisi. İşte bir başkomiserimizi şehit ettiler”(!)
E, pes yani. Yalanın, iftiranın kuyruklusudur bu.
Masum bir şekilde taşsız, sopasız demokratik haklarımızı kullanarak yaptığımız protestoları üstelik gazları, suları, sopaları yiyenler bizlerken, bakın nasıl da çarpıtıyor.
Sanki rahmetli polisi protestocular kovalıyorlardı ve bilerek köprüden aşağı düşürdüler. Böyle bir yalanı nasıl söyler başbakan? Bu olaya üzülmeyen insan değildir. Bizler kimsenin ölmesini istemiyoruz.
Abuk sabuk her konuşmasında başbakan adeta kin kusuyor.
Polis için Türk polisi diyor bizler kimiz o zaman? Bizler düşman askerleri miyiz? Ayıptır ya makamına da saygısı kalmamış bu insanın. Türkiye’yi nasıl bir racon ile yönetmeye kalktığı ortadadır.
“Biz birkaç çapulcunun yaptıklarını yapmayız. Onlar yakarlar, yıkarlar. Çapulcunun tanımı budur zaten. Onlar kamunun mallarını yakıp yıkarlar. Sivil vatandaşın esnafın dükkânlarını tarumar ederler. Onlar sivil vatandaşın araçlarını da yakarlar yıkarlar. Onlar bu ülkenin başbakanına küfredecek kadar alçaktırlar. Polisimizi bunlara yedirmeyeceğiz. Bu meydanları anarşistlere, teröristlere mi bırakacağız.”
Bu sözlerle başbakan bence büyük suç işlemektedir.
PKK’nın yaptıkların bizlere mal ediyor. Allah korkusu da yok bu insanda. PKK ya yapmadığını, yapamadığını Türk Halkına misliyle ve acımasız olarak kendisi yapıyor.
MYK toplantısından sonra yapılan açıklamada Topçu Kışlasının inşa edileceği ve bu yetmiyormuş gibi Taksim AKM ‘nin de yıkılacağı Hüseyin Çelik tarafından kamuya duyuruldu. İnadım inat diyor.
Bu kararlar ile AKP kendilerini istemeyen Türk Halkına savaş ilanı değil de nedir? Milleti birbirine kırdırmak, kaos yaratmak için elinden geleni yapıyor.
CHP ve MHP ye birkaç soru ve öğüt.
Meclisteki BDP ‘i saymıyorum zira PKK uzantısıdır ve AKP ile işbirliği içindedir. Geri kalan CHP ve MHP gençlerimiz kendilerini savunmadan polis gazları, çivili sopalarla, tazyikli sularla yaralanıyorlar, ölüyorlarken neden beklenen muhalefeti yapmıyorlar?
(Bu arada canla başla halkın yanında olan CHP milletvekillerini tenzih ediyorum elbette.)
MHP her zaman AKP ‘in zor durumunda bastonu olduğu için muhalefetten bile saymıyorum. Bahçeli İktidarın gizli destekçisidir. Bakmayın siz yırtılırcasına attığı nutuklara. Takiye edebiyatını işletiyor.
Eylemleri desteklemiyormuş ve destekleyeni partiden atarmış! Bu nasıl bir anlayıştır?  Ey Bahçeli! Halk için orada değilsen o makamı işgal etmeye senin hakkın yoktur.
Böyle zor bir günde halkın yanında olmayan, örgütüne karışmayın diyen bir genel başkan derhal bu görevi terk etmelidir bence.
Bizim yok olmamızı isteyen emperyalist güçler bile Erdoğan’ın polis gücü ile 17 yaşındaki lise talebeleri dahil  kendi halkına acımasızca ve orantısız güç kullanmasını yadırgamaya başlayarak açıklamalar yapar duruma geldiler..
AP Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, Gezi Parkı protestoları nedeniyle Ankara’ya tepkinin dozunu arttırdığını söylerken, Almanya Başbakanı Angela Merkel ise Türk hükümetini protestoculara şiddet uygulanmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Dünyanın dört bir tarafından eyleme destek geliyor.
 Netice olarak, CHP Milletvekillerine de hadlerini bilmeyen milletvekilleri diye hakaretler yağdıran başbakanı durdurmak gereklidir.
Kısacası her ağzını açmasında tansiyonu daha fazla yükseltiyor ve ağzından çıkanı kulakları duymuyor.
CHP’nin, direnişçilere atılan ölümcül gaz bombalarını TBMM gündemine taşıması yeterli değildir. Zira çoktan anlaşılmıştır ki AKP sandalye çokluğu yine ile ret edecektir. İçişleri bakanlığına soru önergesi de yanlıştır Zaten emirler ondan çıkmıyor mu?
 Kılıçdaroğlu’nun "Şu an itibarıyla Başbakan olduğunu göster, polisi geri çek, yargı kararına uyduğunu kamuoyuna açıkla" “AKP istekleri kabul etsin bu iş tatlıya bağlansın “  sözleri de bence yanlıştır.
 Yani günlerden beri gençliğin nasıl bir güce karşın göğsünü siper ederek bu iktidardan kurtulma savaşı verdiğini halen anlayamadık mı acaba?
Diktatörlüğe, Türkiye’nin bölünmesine razı mı olalım? Bunca yaralanan, gözleri çıkanlara, ölenlere rağmen halen böyle bir iktidara teslim mi olalım?
Millet bu iktidardan çok çekti ve çekmektedir, bundan ötürü istememektedir. Ne yazık ki AKP’nin karşısında kuvveti bir muhalefet olsaydı bu günlere gelmezdik. Madem ki geldik halkın sesini dinlemeliyiz.
Dünya çapında ilgi gören neredeyse hayranlıkla izlenen bu halk hareketi karşısında CHP daha aktif görev almalıdır. Halka sahip çıkmalı Milli Hükümeti kurmalıdır. Çetin bir mücadele içinde olmalıdır.
Türkiye bugün tarihindeki en büyük ve en siyasi nitelikli halk hareketini Kürt’üyle, Türk’üyle, Alevi’siyle, Laz’ı, Çerkez’i ve diğer etnik kökenlerle el ele yaşamakta iktidara karşı kurtulmak için savaş vermektedirler.
 CHP, BOP eş başkanlığına ve dikta rejime, Türkiye’nin bölünmesine karşı çıkan tüm güçleri bir araya toplayarak Milli Hükümeti kurmalıdır. Yoksa başbakan Erdoğan çok canlar yakacaktır.
Zaten aleni bunu söylüyor. “Bizimle uğraşanlar bunun hesabını çok feci vereceklerdir” diyor. CHP'nin bu süreci doğru okuyup buna göre davranması gerekir.
Evet, Kılıçdaroğlu kan dökülmesini istemiyorsa yumuşak, nazik politikasını bırakmalı ve gereğini yapmalıdır.
TC.Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget